Gözlerini açtığında Zafer karşısındaydı. Şaşkınlıkla bakıyordu Ahir'e. Nefes alış verişleri hızlandığından endişelendi ve bir bardak su getirdi hemen.
"Sakin ol, ben buradayım. Al, biraz su iç."
Öksürüklerin arasında, fırsat buldukça suyundan içti yudum yudum.
"Ne oldu birden böyle? İyi misin şimdi?"
"İyiyim. Sadece bir kabus..." elindeki bardağı komidinin üzerine koyarken doğruldu.
"Saat kaç? Şekerlemek istemiştim biraz, kendimden geçmişim."
"Uyandırmak istemedim." derken omzunu sıvazlamıştı Ahir'in.
"..."
"Aç mısın, yemek hazırlayabilirim istersen?"
"Hayır değilim. Sen yedin mi?"
"Evet, geldiğimde. Bir şeyler içmek ister misin?"
"Olur."
"O zaman kahve yapıyorum?"
"Güzel, olur."
Zafer, giderken yanında su bardağını da alıp inmişti mutfağa. Kahveleri hazırlarken Ahir de yanına gelmişti.
"Şekeri nasıl olsun?"
"Orta. Zafer?"
"Efendim?"
"Gelirken gördüm, sandığa benzer bir kutu almışsın."
"Evet. Hoş geldi gözüme. Dekor olsun istedim çalışma masamda."
"Evet, gayet hoş görünüyor."
Kahveyi beklerken biraz daha sohbet ettiler. Gününün nasıl geçtiğini anlattı Zafer. Hatta anlatmaya o kadar dalmıştı ki taşacak kahveyi son anda fark etti.
"Tezgahta makine dururken neden cezve?"
"Bilmem." dedi Zafer omuz silkerek."Bana çocukluğumu hatırlatıyor."
Kahveleri bittikten sonra Zafer, gelen aramaya cevap vermek için mutfağa gitti. Ahir de telefonunu kontrol etti. Ekran boştu. Telefonu cebine koydu ve Zafer'i dinlemeye çalıştı. Çok yaklaşmak istemiyordu. Ama olduğu yerden de neredeyse hiçbir şey duyulmuyordu. Zafer'in, kendine yaklaşan ayak seslerini işitince koltuğa oturdu hemen.
"İşten..."
"Ah, anladım."
"Haftaya bir parti var. Katılmam için ısrar etti inatçı Sinan."
"Neden gitmiyorsun ki, eğlenceli olur."
"Çok sevmiyorum kalabalık ortamları. Hem seni yalnız bırakmak istemiyorum."
"Saçmalama, sen git."
"Sen de gelirsen, neden olmasın?"
"Ben mi? Ne işim var benim orada. Çalışan bile değilim. Hem onca insan..."
Zafer işaret parmağını bastırıyordu susması için Ahir'in dudaklarına.
"İtiraz kabul etmiyorum."
"Ama..."
"Ne dedim ben az önce Ahir?"
Yüzleri çok yaklaşmıştı birbirine. Aralarındaki çekimin katsayısı artmıştı epey. Bir öpücük doğacaktı bu çekimden.
"Ben... Bardağı bırakayım mutfağa." deyip bir hışımla mutfağa ilerledi Ahir.
Zafer afallamıştı. Yüzündeki yenilgiyle karışık gülüşü sildi arkasını dönüp. O da mutfağa gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN ÇANAĞI
Художественная прозаTanıdığınızı sandığınız kişinin öyle olmadığını öğrenmek kadar acısı var mıdır?