Hava yeni yeni ısınıyordu. Hifa bu havaları çok severdi.
Zorlu bir taşınma sürecinin ardından artık istanbul'daydı. Okulu değişmişti fakat zaten 12. sınıfın ikinci dönemindeydi bir şekilde geçer ve üniversiteyi İstanbul'da aileside yanındayken okuyabilecekti.
Açtığı pencereden içine temiz hava çekti.
Kahvaltı edip okul için yola çıktılar.
Okula varınca heyecanlıydı bi o kadar tedirgin ..
Sınıfa girdiğinde öğretmenlerinin girmiş olduğunu gördü kısa bir tanışmadan sonra boş olan yere başörtülü kızın yanına oturdu. Önlerinde de iki kız oturuyordu.- Hoşgeldin ben Betül , diyerek elini uzattı.
Bu kısacık samimiyet Hifa'nın yüzünü güldürmüştü.-Hoşbuldum. Ben de Hifa dedi.
-Tanıştığıma memnun oldum.
Kısa süre sonra ders bitti ve önlerinde oturan kızlar Hifa ve Betül'e doğru döndüler .
- Hoşgeldin Ben Zehra.
Demesiyle irkilince kızlar gülmeye başladılar.
- Hoşbuldum ben de Hifa.
Diğer kız da isminin selin olduğunu söyledi. Betül ve Zehra sohbet etmeye başladılar kısacık tatil onları özletmeye yetmişti. Betül ve Zehra çok yakın arkadaş olduklarını fakat derste biraz fazla konuştukları için öğretmenler tarafından ayrıldıklarını aslında sınav seneleri olduğu için bir taraftan da iyi olduğunu söyleyip her ne kadar birlikte olmak isteseler de sanki birbirlerinden kurtulduklarına sevinmiş gibi espriler yapıp gülüyorlardı. Hifa da onlara katıldı. Oldukça samimiydiler. Kendi eski arkadaşlarını hatırladı. Okul çıkışı aramayı aklına not etti.
Ders Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi idi.
Zehra:
- Ay bu hocaya bayılıyorum. Hem genç halimizden anlıyor, çok da güzel şeyler anlatıyor şu yoğun tempoda bi soluk oluyor. Canım Fatma hocam yaa.
Dedi.Hifa da meraklanmıştı
Hoca içeri girince selam verdi. Hifa ile tanıştılar.
" Arkadaşlar sizce hayat ne demek? Kaçımız ne için var olduğumuzun farkında? Hayat: ye, iç, yat, uyu, okul bitir, çalış , evlen , çocuk büyüt , sonra öl ve herşey bitsin sizce bu koca kainat bunca nimet böyle sebepsiz, amaçsız ve geçici mi?"
Diyerek düşünmeye sevk ediyordu.Hifa hocanın söylediklerinin bir süredir sorguladığı anlamlandırmaya çalıştığı içini huzursuz eden sorular ve düşüncelerden olduğunu fark etti. Herkes hocayı dinliyordu.
Kızlardan biri,-peki ne ya hocam? Dedi.
- "Bir iğne dahi ustasız kendi kendine olmaz , hayatta hiçbir şey tesadüf değildir. Bu kainatın evrenin yaratılışı ve bu mükemmel insanın yaratılışı asla boşuna olamaz. Biraz kainatı incelemeye düşünmeye ve içimize yolculuk yapmaya ihtiyacımız var."
İçinde bir şeyler vardı Hifa'nın ama nasıl çıkacak ve ne yapcaklardı? ne istiyordu bilmiyordu. Varlıklı bir ailenin tek çocuğuydu. İstediği istemediği bir çok şeye sahipti fakat bir boşluk vardı.
Belki de bir arayış...Öğle arasında kızlar dışarı çıkmayı teklif ettiler. Hifa da kabul edip onlarla çıktı biraz dolaştıktan sonra Zehra:
- Hadi ezan okunacak namaza inelim, dedi.
Selin de dahil başlarıyla onaylayınca şaşırmıştı. Selin açık bir kızdı ve o namaz kılarken Hifa başörtü takmasına rağmen kılmıyordu. Sanırım içindeki rahatsızlığın sebeplerinden biri de buydu. Ama nerden başlayacaktı ki?-Kızlar benim abdestim yok. Dedi.
- Bizim de yok Hifa hemencecik alırız.
Diyen Betüle bir şey demeden peşlerine takıldı.
Biri başlangıç mı demişti?Abdest alıp tekrar başörtülerini bağladılar ve mescide indiler.
Zehra : "Allahım bizi huzuruna kabul ettiğin için sana sonsuz hamd, Rabbim huzurunda huzur bulanlardan eyle " dedi.
Hepsi bir ağızdan 'amin' derken Hifa' nin gözleri doldu. Kalbi ürperdi.
Selin Hifayı fark edince:
- Hifa ne oldu dedi?
Hifa gözyaşlarını tutamayarak.- şey kızlar yok birşey aslında ben namaz kılmıyorum, dedi .
Bir an sessizlik oldu
Betül anaç bir tavırla
- peki seni üzen namaz kılmaman mımı? dedi.Hifa kafa sallayıp "Sanırım" dedi.
-Peki başlamak istemez misin? Bugün bir fırsat ne güzel Allah bizimle özel görüşüyor huzuruna davet ediyor. Kaçırılan her namaz Cennete olan bir biletin yırtılması değil midir? Dedi.
Hifa:
-Bilmiyorum, yapabilir miyim?- Neden olmasın ki?
Hifa kalkıp Betüle sarıldı.
- Daha yeni tanıştık nasıl oldu anlayamadım ama size çok ısındım teşekkür ederim. Deneyeceğim dedi.- Bizde Hifa seni çok sevdik .
- Bak ne diyeceğim kızlar hani arada bir hep birlikte Eyyüb Sultana giderdik bugün de mi yapsak "Hifa sen de gel." Diyen Zehra yı herkes onayladı.
Hifa namazı kılmıştı çok değişik hissediyordu. Bir tarafı huzurla dolsa da diğer yandan sanki namaza hiç de layık olmadığı bir sürü günahının olduğu aklına geliyordu. Gözleri dolu dolu kıldı ve dersler bitince camii te doğru yola çıktılar.
Annesini arayacağı sırada gelen bildirim ile sosyal medyaya girdi. Kısa bir dolaşmanın ardından bir fotoğraf ve üzerindeki yazı dikkatini çekti camii resmi ve "Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım" (Zariyat 56) ayetini okudu.
Ne derlerdi ki buna internet onun neye ihtiyacının olduğunu, ve onu teselli edecek şeyleri nerden bilebilirdi. Şaşırdı.
Ve çok sonra anlayacaktı bunun tevafuk olduğunu, hiçbir karşılaşmanın tesadüf olmadığını.İlk bölümü nasıl buldunuzz?
Bir aksilik oldu ve bölüm silindi yeniden yükledim.
Hifa sizce nasıl biri?
Erkek karakterimizden henüz bahsetmedim, ilerleyen bölümde inşallah.
Olaylar gelecek bölümlerden itibaren şekil alacak, daha iyi anlaşılacak inşallahOy vermeyi unutmayın.
En güzele emanetsiniz.🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
URVE
Teen Fiction| TAMAMLANDI | Hifa ve Talha Hifa birçok şeye sahip olsa da onlarla tatmin olmamıştı. İçinde bir boşluk vardı. Aşkı fani şeylerde aramıştı. Ta ki Rabbine aşık Talha'yı görene dek. Tevafuk: Kaderin kalbe dokunuşuydu. Bazı imtihanlar, sabır, teslim...