Talha, Hifa kızı 9 yaşında görmüştü, evlerine gelmiş 5 yaşındaki bu minik kız kucağından hiç inmemiş, onunla oynamış , kısa saçlarını bağlatmış, günün sonunda da dizlerinde uyumuştu. Bu tatlı kız şimdi büyümüş fakat tatlığından birşey kaybetmemişti. Hifa kendisini hatırlamasa da o unutmamıştı. Bir daha görmemiş hatta kaç senedir aynı şehirde olduklarını da bilmiyordu. Hayat onları böyle yeniden karşılaştırmıştı.
Herkesin arkasından içeri giren Hifa hoşgeldiniz derken girdiklerinde fark etmediği kızın "hoşbulduk" diye ona sarılmasıyla şaşırdı.
"Ben Zeynep "
Talha'nın annesi Nermin Hanım "Bu benim kızım Zeynep." diye tanıttı."Ahh ben bir an görmemişim. Memnun oldum ben de Hifa." dedi.
Zeynep sevecen deli dolu hareketli bir kızdı.
Sadece Hifa'nın duyacağı bir sesle "Öyle abime bakarsan görmezsin tabi." deyip kıkırdamıştı.
Hifa şok halinde "Yo yok hayır yanlış anladın " diye birşeyler gevelese de utanmıştı. Yanında ki kız da bir ona bir de diğer taraftan abisine bakıyordu.
Hifa rahatsız hissedip hazırlıklar için mutfağa gitti. Mutfağı hanımlar için salonu da erkekler için hazırlamışlardı. Annesi pek dikkat etmese de babası daha dini hassasiyete sahipti.Hifa'nın yanına gelen Zeynep:
"Ya darılmadın değil mi? Ben şaka yapmıştım. Bazen insanlarla yeni tanıştığımı bile unutuverip böyle şeyler deyiveriyorum. Benim de yapım böyle. Aff özür dilerim. Şimdi yeniden tanışalım unutalım gitsin olmaz mı?""Yok sorun değil gerçekten." dedim.
"O zaman ben Zeynep 18 yaşındayım hemşirelik 1.sınıf öğrencisiyim. Malatya' da memlekette okuyorum."
"Ooo harika aynı yaştayız ama ben 12. Sınıfım az kaldı inşallah. Öğretmen olmak istiyorum."
"Ayy ne güzel bence senden çok güzel öğretmen olur. Çok yakışır."
"İnşallah."
Yemekleri içeri götüren Hifa babasıgili de dinliyordu bir yandan.
"Eee Talha ne okuyordun sen? Kaç senedir de buradaymışsın hiç haberimiz olmadı belki bir yardımımız olurdu?"
"Tarih okuyorum. Yok sağolun Hasan amca. Ben de bilmiyordum sizin burada olduğunuzu."
"Maşallah Allah gönlüne göre versin. Bundan sonra görüşelim."
"Gönlüm yanılır da Allah hayırlısını versin."
Hifa içinden o nasıl güzel sözdü o öyle diye, GeçirdiHifa işini bitirmiş tam gidecekken Akif amcanın sesiyle durdu.
"Sen nasılsın? Hifa kızım. Aha küçücük bir şeydin bize geldin de Talha' nın kucağından inmemiş Talha Talha diye diye peşinden sürükleyip, tüm gün oynamıştın."
Demesiyle Hifa'nın rengi kırmızıdan da mora dönmüştü sadece önüne bakabiliyordu. Yok artık yani hatırlamıyordu bile.
Talha'nın da kızarmış ama gülmemeye çalışan suratıyla babasına bakması ve Hasan Beyin boğazını temizlenmesiyle Akif Amca:
"Eee şey tabi küçültünüz o zaman neyse. Nasıl gidiyor okul" diye toparlamaya çalıştı.
Hifa kapının yanından her an kaçacak gibi durup:
"İyiyim, okul da iyi teşekkür ederim. Siz de iyisiniz inşallah. " Dedi.
"Şükür Elhamdülillah" diyen adama kafa sallayıp gerçekten kaçarcasını çıkıp mutfağa gitti.
Bir daha da girmezdi.Yemekler yenmiş sıra mutfağı toplamaya gelmişti Zeynep de Hifaya yardım etmek istedi, birlikte Mutfağı toplamaya giriştiler.
"Ay elinize sağlık hepsi de çok güzel olmuş hele balkabağı tatlısı abim severse ben hiç sevmezdim ben bile 2 tabak yedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
URVE
Teen Fiction| TAMAMLANDI | Hifa ve Talha Hifa birçok şeye sahip olsa da onlarla tatmin olmamıştı. İçinde bir boşluk vardı. Aşkı fani şeylerde aramıştı. Ta ki Rabbine aşık Talha'yı görene dek. Tevafuk: Kaderin kalbe dokunuşuydu. Bazı imtihanlar, sabır, teslim...