12. İmtihan

820 59 7
                                    

"Hifa.. Hifa'm hadi sabah namazına haydi kurtuluşa"

Kulağımın dibinde mırıldandığını duyuyordum.
Gözümü açıp Bir anda doğruldum yatakta tabiri caizse fişek gibi.
"Ahhğ!"
"Hiih ne oldu?"
Burnunu tutuyordu.
"Kafan beni dövdü." dedi gülerek.
"O kadar da hızlı kalkızmaz ki."

"Özür dilerim o kadar da dibime girmeseydin."
"Allah allah bir de üste çıkıyor, özrün kabul edilmedi."
"Ne?"
"Bayağı bak nasıl acıyor ya kırılsaydı benim burnum"
Gözlerimi şaşkınlıkla beleetip ona bakıyordum "Biraz daha abart kocacım"
"Necim necim?" sırıtıyordu.
"Belki öpersen geçer?" dedi.
"Yaaa demek geçer?"
"Hıı.."

Biraz çekinmiş olabilirim ama kocamın burnunu acıtmıştım değil mi hızlıca yanağına bir buse kondurup çekildim, o ne olduğunu anlamadan. Hızlıca kapıdan çıkıp lavoboya girdim abdest aldım odaya girdiğimde beni bekliyordu, birini öne, birini arkaya iki seccade sermişti.
Kaç şükür gerekirdi bu sahneye. "Sonsuz hamd sana Yarabbi."
O namazımızı kıldırmıştı, ellerimizi açtık dua ediyorduk şimdi kendimizden çok birbirimize...

...

Kahvaltı sofrasında babamı izlemekten doğru düzgün yemek yememiştim zaten içim almıyordu. Talha'nın ağzıma zorla tıktığı patatesleri çiğniyordum. Babamın ameliyat günü gelmişti, bilmiyordum hayatın ne kadar kötü şaklar yapabileceğini henüz...

Kapıda uzun bir bekleyiş, dudaklar kıpır kıpır duada ve okunan yasinler, dolu dolu olmuş, ağlamak için sebep arayan gözlerim...

Bir yanımda annem diğer yanımda diğer annem. Gitmemiş burada yanımızda olmuştu kayınvalidemler.
Ben mi annemi teselli etmeliydim o mu beni bilmem ama kimse konuşmuyordu.
Sarıldım ona gömdüm kafamı göğsüne içime çektim kokusunu uzun zamandır ona onu ne kadar sevdiğimi söylemediğimi fark ettim.

"Annem"

"Söyle kızım?"

"Seni çok seviyorum, Allah senden razı olsun, iyiki varsın."

Sarılışını sıklaştırıp "Ben de seni seviyorum annem." dedi.

Böyle bir bekleyişti...
Betül gelmiş hava almak için dışarı çıkmayı teklif etmişti.
İyi de gelmişti.
Talha sıcak çay getirmiş. Betül'e hoşgeldin deyip bizi yalnız bırakıp yan taraftaki banka oturmuştu.
Namazlarımızı kılıp, geri döndük. Amelşyatın uzun süreceğini biliyordum ama oldukça uzun sürmüştü.

Nihayet içeriden doktor çıktı..

...
Betül eline pansuman için gelmiş, kadın bir hemşire bunu yapmış yeniden sarıyordu. Gözüne biri çarptı o an, Murat..
Bakışlarını başka tarafa çevirse de gözleri yine o tarafa dönüvermişti.
Yanında ince uzun kızıl saçlı zarif bir kız ayaküstü Murat'a bir şeyler anlatıyor Murat da elindeki kupasını yudumluyordu. Bu gördükleri Betül'ü sinirlendirmiş içinden 'estağfirullah' çekiyordu.

İşi biter bitmez Betül telefonda Hifayı aramıştı,
"Kuzum Neredesin?"
"Hastanedeyiz, babam ameliyatta."
"Tamam işte kaçıncı kat"
"-1"
"Geliyorum."

Hızlıca merdivenlere yönelmişti ki az daha birine çarpıyordu.
"Hiih kusura bakmayın."
Kenara geçeceği sırada önündeki cüsse önüne geçti aslında bunu bilerek yapmamıştı hani olur ya biri sağa geçer yol vermek için o da aynı hamleyi yapar sonra sola aynı hamle öyle olmuştu ama Betül başını kaldırıp Murat'ı görünce
"Hah, şimdi de yol mu kesiyorsun? İnsan hiç mi değişmez!" deyivermişti.

Murat gözlerini başka yerlerde gezdiriyor, Betül' e bakmıyordu.
"Kusura bakma bilerek olmadı."
Deyip yanından geçip gitti. Genç kız arkasından bakakaldı, bunu beklemiyordu, o laf atardı üste çıkardı ama böyle yapması onu şaşırtmıştı.
İç sesi, 'hayırdır Betül zoruna mı gitti konuşmak istemeyen sen değil miydin?' deyince iç sesini haklı bulup yoluna gitti.

Hifa ile bahçeye çıkmış sohbet etmeye çalışıyorlardı,
Hifa arkada kocasının yanında oturan Murat'ı gördü, Betül arkası dönük olduğu için onu görmüyordu
Hifa biraz da yüksek sesle,"Eee senin görücülere ne oldu?"
"Aman Hifa ne olsun ben daha evlenmeyeceğim diyorum annem tutturmuş mühendis oğlan işi belli aşı belli bir görüş diyip duruyor."

"Niye öyle diyorsun canım belki gönlün ısınıverir."

O sırada Feyza ablasında kalan Zeynep de geldi yanlarına
"Hoşgeldin"
"Hoş buldum nasılsınız?"
"İyi olmaya çalışıyoruz, babam ameliyatta bekliyorum işte."
Hifa'nın yanına oturan Zeynep görüş alanına giren abilerine el sallayınca Betül de bu kız ne yapıyor diye başını arkaya çevirmesiyle Murat la göz göze gelmeleri bir olmuştu, hemen başını çevirdi.

Zeynep,"Yaa yazık abimciğim hastaneye alışamadı, bugün sabah ameliyatta bir hastayı kaybetmişler kadının iki küçük kızı varmış babaları hayırsızın tekiymiş, çok etkilenmiş. Pamuk kalplim ya suratı da hâlâ asık bana anlatırken ağlayacaktı resmen."

Hifa, "Allah sabır versin o kızlara inşallah ummadıkları yerlerden mutluluk onları bulur. Allah yardımcıları olsun. Murat da alışır zamanla herhalde."

Betül ise durgunluğunun sebebi bu mıymuş diye geçiriyordu içinden.
Pamuk kalpli ha?! Buna gülebilirdi işte.

...

"Doktor bey ?" diye atıldı annem öne.

Maskesini çıkardı doktor, "Bizi bir ara zorlasa da çok şükür iyi ameliyat güzel geçti, odaya alınacak." deyip geçti.

Ardından mutluluk gözyaşları süzülüp sonsuz hamd ... Hepimiz birbirimize sarılıyorduk.
"Hamd olsun Allah'ım."

İçeriden çıkan bir hemşire "Bu ilaçların temin edilmesi lazım." dedi.
Annem öne atıldı.
Talha, ben alır gelirim anne yorulma sen dese de annem gitmek istedi.

Bilmezdim annemi son görüşüm olacağını, ona bugün son kez seni seviyorum demiş olacağımı, İmtihanların ne denli zor olduğunu, hayatın hiç komik olmayan şakalar yaptığını..

...

Bu hüzünlü bölümün ardına ne diyeceğimi bilmiyorum :|

URVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin