İzninizle dilencilik yapacağım biraz :')
Kitabı okuyorsunuz, buraya kadar geliyorsunuz ama ilk bölümde arkadaşlarımdan gelenler haricinde tek bir yorum yok maalesef.
Sizi gerçekten çok seviyorum, iyi ki varsınız. Bana ağır gelen şey okurlarımın bölümün üst kısmında yazan sayıdan ibaret olması.
"E Ceren, sana her bölüm en az 5 oy geliyor zaten, ne söyleniyon bize," demeyin çünkü onlar anam babam ben bi de arkadaşlarım hahxhdhachahgahxghagsg
Yani demem o ki yorum yapın minik kuşlar... İnanın en ufak bir etkileşim gelince evde çığlık atarak dolaşıyorum.
Bunu sadece kendi kitabım için söylemiyorum bu arada. Özellikle az okunması olan kitaplarda yorum yapmaya, en azından "biz buradayız, gerçekten de okuyoruz" demeye çekinmeyin olur mu?
İyi okumalar dilerim, sizi çok seviyorum💞
...
Birlikte.
Birlikte çünkü belli ki aramızdaki o bağ neyin nesiyse de, bunu sağlayacağa benziyor. Birlikte çünkü beni bütün bunların için sokan onlardı. Birlikte çünkü öyle hissettiriyor.
Yağmurun şiddeti azalmış, gök gürlemeyi bırakmıştı; oysa ben o gök gürültüsünün tam kalbimden geldiğine emindim. Korkuyordum, karşıma çıkabilecek olanlardan korkuyordum. Bilinmezlikten korkuyordum.
Gözlerinin içine bakmayı sürdürdüm durgun bakışlarla. Şimdi ne olacaktı? Orman? Evet, bir yerden başlamak lazımdı.
Ayağa kalktığında elini uzattı beni de kaldırmak için. Başta biraz tereddüt etsem de elinden destek alarak ben de ayağa kalktım. "Orman." Başını salladı.
"Orman," diye yineledi. "Denemek ister misin?" Şaşkın gözlerimi ona çevirdim ormandan. Direkt yapmamı mı istiyordu?
"Ayaz," dedim çatık kaşlarla. "Önce öğretmen gerekmez mi?" Güldü.
"Haklısın." Bir süre yeniden söze girmesini, en azından bir şeyler söylemesini bekledim; belki de bana talimat vermesini ama hiçbirini yapmadı. Eh, hal bu olunca bir şeyler söyleme görevi bana düşüyordu.
"Ne yapmam gerekiyor?"
"Aslında ormana girmek için yapman gereken tek şey özsel güçlerinden birinin açığa çıkmasıdır," dedi. "Bir kez güç kullandıktan sonra zorlanmadan girebilirsin, bir kez güç kullanmadıkça da kendini yırtsan yine giremezsin." Başımı salladım. Aklıma duyma meselesi gelmişti, bundan ona henüz bahsetmemek en iyisiydi.
"Güç kullanmadım," dediğinde başıyla onayladı. "Yani giremem."
"Ormana girmeyi deneyelim derken, gücünü açığa çıkarma denemesi yapmaktan bahsediyordum." Ağzım şaşkınlıkla aralandı, o ise sadece sırıtarak beni izliyordu. Bu kadar çabuk bana eğitim vermeye başlayamazlardı!
"Nasıl yani?" dedim. "Ama ben hiçbir şey bilmiyorum, güçleri bile."
"O konuda haklısın," diye mırıldandı. "Belki de sana önce onlardan bahsetmeliyim." Başımı salladım. Gece'ninki dışındaki şeyleri de öğrenmek istiyordum, özellikle de şu duyma ile ilgili olanı... İçten içe onun kullandığım bir güç olmamasını diledim.
"Her grubun ayrı bir gücü mü var?" diye sordum fakat işaret parmağını dudağıma götürerek beni daha fazla şey sormaktan alıkoydu.
"Yarın." Ofladım. Neden hep yarın? Hiçbir zaman bir şeyler için şimdi olmuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anyelta
Fantasy12, 17 ve 21. yüzyılda yaşamış olan bu 3 genç kız, yollarının bir şekilde kesişeceğinden tamamen habersizdi. Psikolojik tedavi görmek için İstanbul'un göbeğinden Ege kıyılarında küçük bir kasabaya taşınan Ada'nın kafasında çok fazla şey yoktu görece...