Lütfen okurken yer yer yorumlar yapar mısınız? Onları okumaya bayılıyorum... Bir de gerçekten okuyan birilerinin varlığını görürsem evde zıplayarak dolanırım biraz, öyle işte xbshdbcshdcvhsdc
İyi okumalar dilerim sizeeee <3
...
Başımdaki inanılmaz kuvvetli ağrı, etrafımda olup bitenleri idrak etmemi engelliyordu ve dahası, çöktüğüm yerden kalkacak mecali bile bulamıyordum.
Beynim bedenime komut vermeyi bırakmış gibiydi ama beni yöneten başka bir güç vardı.
Ne kadar uzun olduğunu bilmediğim bir sürenin sonunda sesler bana boğuk da olsa gelmeye başlamıştı; aralarında iyi olup olmadığımı sorgulayan Gece'nin sesini seçebilmiştim. Neredeyse ağlayacak gibiydi. Yine de yerimden kalkıp iyi olduğumu onlara söyleyemiyordum.
İyi miydim ki? Düşünebiliyor olmam iyi olduğum anlamına mı geliyordu?
"Ada!" diye adımı seslenen sesi duydum ama kime ait olduğunu çözemiyordum. "Ada! Bana bak!"
Başımı güçlükle kaldırdığımda dehşet içinde bana bakan Ayaz'ı gördüm ama ben ona baktığım anda yüzündeki o ifade silindi. İyi olduğuma ikna olmuş gibiydi ya da her şey çok kötüydü ve bunu benden saklamayı planlıyordu. O anda nedense ortada büyük bir sorun varmış gibi hissetmiştim.
Neden olabilir acaba? Az önce bir Anyeltalı tarafından resmen büyülenmiştim!
O anda aklıma Ela'nın gelmesiyle etrafıma bakındım ama ilgiyle beni seyreden, yanıma çökmüş arkadaşlarımdan başka hiçbir şey göremedim. Gözlerimi sırasıyla onların üzerinde gezdirdim.
"Ela... O nerede?" Gece'nin gözleri şaşkınlıkla aralandı.
"Ela mı?" Histerik bir şekilde güldüğünde daha da tedirgin olmuştum, evet, kesinlikle benim bilmediğim şeyler vardı! "Bence o... Onu sana sormamız gerekiyor Ada."
"Ne?" Güldüm. "Sanki onu öldürmeye çalışan benmişim gibi konuşuyorsunuz." Hiçbir şey söylemeden öylece bir birbirlerine, bir bana baktıklarında bir şaşkınlık nidası daha kopardım. "Ne?! Yok artık!"
"İyi gözükmüyorsun, ki bu gayet normal," dedi Çınar sakin bir sesle. "Eve gidip biraz dinlenmek sana iyi gelecektir. Yarın konuşabiliriz, değil mi?" Başımı iki yana salladım.
"Ben iyiyim, size gidelim. Lütfen, bana neler olduğunu..."
"Hayır," dedi Ayaz buz gibi bir sesle, şaşkın bakışlarımı gözlerine diktim. "Eve gidiyorsun. Yarın da gelme, dinlen. Evden çıkma, Ada."
"Ama..."
"Ayaz haklı," diyerek bu sefer sözümü kesen Gece oldu. "Konuşacak çok fırsatımız olacak sonuçta, değil mi? Hem zaten hafta sonu..." Manolya'nın sert bakışlarını üzerinde hissettiğinden olsa gerek sözü yarıda kesildi.
"Bunu sonra konuşacağımızı söylemiştik, değil mi?" dedi Manolya. "Kesin olmayan bir bilgi, Ada'ya netleşince söyleriz zaten." Gece başını salladı. Manolya sürekli Gece'nin bana bir şeyler anlatmasını engelliyordu, fazlasıyla sinir bozucu olmaya başlamıştı!
Bir an gelir de Gece ile uzun süre yalnız kalmayı başarabilirsem ondan çok şey öğrenebileceğimi fark ettim, zira bana her şeyi anlatmak için yanıp tutuşuyordu.
Koridorun tam ortasında yerde oturmamın ve etrafımda başıma üşüşmüş arkadaşlarımın saçmalığını yeni frak ediyordum, öyle ki etrafımızdan geçen insanlar bize dik dik bakmaya başlamıştı. Biz geldiğimizde bu koridor bomboş değil miydi? Öyle olmalıydı, Ela ile o kadar şeyi açık bir şekilde konuşmuştuk ne de olsa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anyelta
Fantasy12, 17 ve 21. yüzyılda yaşamış olan bu 3 genç kız, yollarının bir şekilde kesişeceğinden tamamen habersizdi. Psikolojik tedavi görmek için İstanbul'un göbeğinden Ege kıyılarında küçük bir kasabaya taşınan Ada'nın kafasında çok fazla şey yoktu görece...