Şarkı: Sezen Aksu - Masum Değiliz
Öyle koyasım geldi:)Ya bizim Azerbaycan'dan okurumuz varmış... Ağlıyorum çok tatlısınız teşekkür ederim onlara da;)
Satır araları boş kalmasın lütfenn<3
İyi okumalar dilerim miniklerim...
...
Leyla burada.
Hilal'in cümlesi zihnimde yankılandığı sırada diğerlerinin apar topar ayağa kalktığını gördüm. Sanırım Ayaz Hilal'e bir şeyler söylüyordu ama ben söylenenleri anlamaktan bile aciz durumdaydım.
Hissedebiliyordum, birazdan kıyamet kopacaktı.
Gitmek için hazırlandıklarını gördüm ve sonra Çınar'ın gri-yeşil gözleri benimkilerle buluştu. Adımı birkaç kez seslendiğinde ben de onlar gibi ayağa kalktım. Başımı hızla iki yana silkeledim, biraz daha kendime gelmiş gibiydim. Diğer herkes gibi ben de hızlı adımlarla ilerleyen Manolya'yı takip etmeye başladım.
Yemek yiyen insanların masalarının yanından geçerken herkes bize bakıyordu ama aynen onlar gibi ben de umursamadım. Fazlasıyla garip bir şey mi yapıyorduk? Neden biz sürekli izleniyorduk?
Yemekhaneden çıktığımızda Manolya arkasına bakmadan son hız ilerlemeye devam ediyordu, neler olduğunu sorgulayan tek kişi ben miydim? Bir şeyler olacağının hayli hayli farkındaydım ama bunu engellemem mi gerekiyordu? Hiçbir şey yapmadan Manolya'yı takip ediyordum sadece.
Koridoru geçip okulun mutfağına girdiğimizde durduk, en arkadan gelen Gece kapıyı kapattı. İçerde gördüğüm kişi Leyla mıydı?
"Manolya," dedi hafifçe gülümseyerek. "Bizim köyün delisi."
"Kuzenim olman sana tolerans göstereceğim anlamına gelmiyor Leyla," dedi Manolya onun ne dediğini umursamayarak. "Bırak şunu."
O bunu söylediğinde elindeki minik hapı ancak fark edebiliyordum. Ocaktaki tencerede bir şey kaynıyordu, bu durumun bana çağrıştırdığı tek şey Leyla'nın iksirimsi bir şeyler yapıyor olduğuydu ama... Bu da çok mantıklı gelmiyordu.
Cadılar da gerçek miydi?
"Seni bu kadar ilgilendirmesini gerçekten anlamıyorum," dedi Manolya'ya doğru birkaç adım atarak, ama öncesinden dediğini yaparak elindeki hapı tezgaha bıraktı. "Arkadaşların için mi?"
"Başka neyi umursayabilirim, aptal!" Manolya'ya baktım, yüzünü göremiyordum ama gerçekten sinirli olduğu çok belliydi.
"Manolya'yı bilmiyorum," dedi Çınar ileri doğru birkaç adım atarak ve olayın içine girdi, biz ise yalnızca arkadan izlemeye devam ediyorduk. "Ama ben tüm Anyelta halkını umursuyorum. Tüm grupları." Elini ona uzattı. "Bir anlaşma yapalım, ne dersin?"
"Ah, küçük, tatlı Çınar," dedi Leyla gülerek. Çınar'ın yüzü düştü, elini yavaşça indirdi. "Her zaman diğerlerini kendinin önüne koydun."
"Bizimle anlaşma yapmak işine gelir," dedi Ayaz hafifçe gülümseyerek. Geldiğinden beri bu tarafa bakmamıştı, kapının yanına duvara yaslanmıştı ve Leyla'yla göz teması bile kurmuyordu. "Konseye yetiştirmemiz işten bile değil, biliyorsun."
"Ben de aynı şeyi söyleyebilirim sanırım," derken bana baktı ve kaşlarım istemsizce çatıldı. "Yanında kaçak gezdiren sizsiniz, sevgili üst anya grubu." Ayaz geldiğinden beri ilk defa ciddileşti ve bu sefer direkt olarak Leyla'ya baktı. Tam bir adım atacaktı ki Manolya ondan önce davrandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anyelta
Fantasy12, 17 ve 21. yüzyılda yaşamış olan bu 3 genç kız, yollarının bir şekilde kesişeceğinden tamamen habersizdi. Psikolojik tedavi görmek için İstanbul'un göbeğinden Ege kıyılarında küçük bir kasabaya taşınan Ada'nın kafasında çok fazla şey yoktu görece...