I-YABANCI

510 37 70
                                    

YABANCI

Sayfalarımızın aydınlanması için yıldıza dokunmayı unutmayın.

İyi okumalar!

🌙


Şeytanın kuklası.

Kapının önünde çaresiz yatan şeytana kulak ver, al evine. Onu besle, eğit, büyüt, koru. Ama sevme. Şeytan hiçbir zaman tatmasın sevgiyi, şefkati. Eğer onu seversen sert kabuğunu kırar, özündeki meleği çıkarırsın ortaya.

Şeytana tüm kötülükleri yap, ellerini, gözlerini, kanatlarını al ondan ama onu öldürme. Kendine bağlı kıl. Sana minnettar olmasını sağla.

Kapında çaresizce yatan o küçük şeytanı al evine, karanlık, soğuk, ıssız bir odaya hapset.

Özünden olmasını asla umursama.

Şeytanın aklıyla, zihniyle oyna. Ona deli muamelesi yap, bir zaman sonra deli olduğuna inanacak.

Ve yolun sonuna geldiğinde kapında yatan o çaresiz şeytanın aslında bir melek olduğunu, onu eğitenin şeytan olduğunu fark et. Ama artık çok geç.

Şeytanın kuklası olan melek artık şeytandan da acımasız, zalim.

🌙

Afra Dora

Hayatın su misâli aktığını acı günlerim sona erdiğinde anladım. Dakikalarca nefessiz kalışımın ardından nefes aldığımda mesela. Kolumu kaldırmayacak kadar yorulduktan sonra bir yudum su içmeme izin verildiğinde anladım. Metrelerce yüksekten ellerim ve ayaklarım bağlı suya atıldıktan sonra iplerden kurtulup yüzeye çıktığımda anladım.

Bu anlattıklarım eğitim hayatımın ufak bir kısmı bile değildi mesela. Mesela. Mesela. Mesela. 'Mesela'lar çoktu.

Ve beni eğiten -defalarca öleceğimi düşünmeme sebep olan- kişi ise ismini bile bilmediğim büyükannemdi. Annemin annesi.

12 yaşında bir gün içinde ailemi kaybettikten sonra daha acılarını bile yaşayamadan büyükannem tarafından eğitime alınmamla her şey başlamıştı.

12 yaşıma kadar sesini bile duymadığım, varlığından hiç söz edilmeyen korkunç gözleri -veya bakışları- olan kadın bana dört kelimelik cümleyi defalarca tekrar etmişti.

"Binlerce kişiyi eğitebilir misin?"

"Ben binlerce kişi tanımıyorum ki," Binlerce kişi tanımıyordum ki nasıl eğitebilirdim? Hem daha 12 yaşındaydım.

"Binlerce kişiyi eğitebilir misin?" O kadar korkunç konuşuyordu ki henüz ufak bir çocukken bile üzerimde olan korkusuzluğa rağmen dizlerim titreyecek kadar korkmuştum ondan.

"Bilmiyorum."

"Binlerce kişiyi eğitebilir misin?" Son kez sormuştu. Bağırarak.

"Evet! Evet binlerce kişiyi eğitebilirim!" Can havli ile kurduğum bu cümlenin hayatımı yönlendireceğini o zamanlar tahmin edemiyordum. Ama hayatım bu cümle ile tıpkı bir heykel misali ince ince oyulmuş, kusursuz bir biçime sokulmuştu.

BEYDORAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin