Tanıtım bölümüdür. Sayfalarımızın aydınlanması için yıldıza dokunmayı unutmayın.
İyi okumalar!
🌙
Bu kitap tamamen hayal ürünüdür.
Lütfen kitabımın yorumlarında diğer kurgulardan bahsetmeyin, karşılaştırma yapmayın çünkü saygısızlık. Böyle yorumlar gördüğüm taktirde silmek ve sessize almak zorunda kalacağım.
İlk bölümler epey kısa, gelecek bölümlerde düzeliyor.
Uyarı; Bu kitap uyuşturucu, alkol, sigara, kan, işkence, smut vb. 18 yaş üstü unsurlar bulundurur.
🌙
"İci les morts éduquent les vivants."
🌑
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Şizofren bir genç kadın ve yıllarını adadığı, hayalleri olan adamı bulma serüveni.
Tanrı yıllar önce gökyüzünden yer yüzüne bir zar attı, ruhları teker teker bedenlere dağıttı. Geriye tek ruh iki beden kaldı. Tanrı ilk kez çaresiz kaldı, onların ruhunu bir saydı. Kaderin kalemini kırdı bu hamle, kan kırmızısı mürekkep aktı, aktı, aktı. Bir bedenin, ruhun geleceği yer alan o kara kapaklı defter kana bulandı. Tam da bu saniyelerde dünyada acı bir çığlık duyuldu.
Küçük bir kız çocuğu ilk nefesini aldı, her şeyi anladı. Ciğerlerine dolan hava içini cayır cayır yaktı, zihnindeki gerçekleri yok saydı. Küçük kız çocuğu kaderini kırmızıya boyayan kan rengi mürekkebi sonsuza dek hiç hatırlamadı.
Ruhlar bir araya gelene dek yarım kaldı.
Duvardaki saatin akrep ve yelkovanı amansız bir yarış içinde dışarıya tıkırtılarını yansıtıyordu. Bu yarışın sonunda bir ölüm olacağının farkında değillerdi.
Kimse farkında değildi.
Davet saati yaklaştıkça salonun içi kalabalıklaşmaya başlıyordu. Fakat ne kadar kalabalık olursa olsun geç kalacak bir kişi vardı ve bunu o kişi dışında kimse bilmiyordu.
Afra Dora davet salonuna tam zamanında yetişip içeri girerken yıllardır yanında olan hayali arkadaşı ile karşılaşacağını da pek tabi tahmin edemiyordu.
Topuk sesleri davet salonunun hafif tınısına karışıyor, insanların gözlerinin üzerine dönmesini sağlıyordu. Henüz hiçbir şeyden haberi yoktu. İnsanlar kime baktıklarını bilmiyorlardı.
Bugünler için yetiştirilmiş, her anısında acı olan kadını tanımıyorlardı. Kimse tanımıyordu.
Bugünden sonra hiçbir şey aynı olmayacaktı. Kara kapaklı, içinden sızan kan lekelerinin geleceği mahvettiği o defter yıllar sonra tekrar açılacaktı.
Yedi hayat birden bire hayatın yoğun akışına sürüklenerek kendilerini tahmin bile edemeyecekleri şekillerde bulacaklardı.
Afra Dora'nın hayali arkadaşı, o ihale gecesi hayali olmaktan çıkıp gerçek bir varlık haline gelmişti. İşte tam da o anda, Afra Dora'nın zaten karanlık olan hayatı, hikâyenin daha da karanlık yönüne doğru kontrol edilemez bir hızla ilerlemeye başlamıştı.
Gizemli karakterlerin her biri, kendi içinde bir sır barındırıyordu. Bu sırlar, hikayenin ilerleyişine yön veriyor, karakterler arasındaki bağların kalın ilmeklerini daha da kalınlaştırıyor, düğüm ediyor, güçlendiriyordu. Peki bu sırların ortaya çıkması, hikâyenin gidişatını nasıl etkileyecekti?
Yedi hayat, yedi ölü, bir ceset. Bu korkunç olaylar zinciri, tüm karakterleri karmakarışık bir yola sürüklemişti. Fakat kimse nihayetinde hikayenin nasıl biteceğini kestiremiyordu.
Bu hikayenin sayfalarından yükselen yoğun kan kokusunu da hiçbiri alamıyordu.
Bu bir Beydora hikayesiydi ve bu hikayenin nasıl biteceğini kimse tahmin edemeyecekti.
Onların kaderi kaleminin ucunda olan yazar bile...
Ve en sonunda, hikâyenin son sayfasına döndüklerinde, okuyucuların aklında tek bir soru vardı:
"Beydora hikâyesi, gerçekten sona mı ermişti?"
Fakat Beydora tüm dillerde kader demekti ve yedi hayatın kara kaderi de kıyamete kadar sürecekti.
🌙
16.10.21
Ø
S I F I R D A K İ
B İ T İ Ş L E R
Kitap tüm konu, olay ve karakter bakımından şahsıma aittir.
Uyarılarımız da bittiğine göre size sevgilerimi sunabilirim, canım Beydora'm, zihnimin en kıymetli hediyesi sizlere emanet
Beydora; Zihnimin en derin eseri, çocukluğumun merkezi belki de. Ellerimizde elmalarımızla birsonbahar vakti çatı katındaki koltukta otururken kuzenimleilmeklerini attığımız bu kurgunun bu kadar derin düğümlere yol açacağını o zamanlar bilemezdim. Şimdi ise zihnime krallığını kurmuş durumda.
Beydora; Hiçbir dilde hiçbir karşılığı olmayan bu kelime yalnızca kitap için değil benim için de kader demek.
Bu bir Beydora hikâyesi, her karakterin derin hikâyesi var, her karakterin içinde gizlediği, kendinden bile sakladığı sırları var.
Bazı karakterlerin öyle sırları var ki, karakterin dahi haberi yok damarlarında dolaşan bu kıyametten.
Beydora belli ki yalnızca kader değil kıyamet de demek. Sonucunda herkesi öldürecek bir cennet.
