VII- YANANLAR VE ARDINDA KALANLAR

107 18 0
                                    

VII

YANANLAR VE ARDINDA KALANLAR

🌙

Sayfalarımızın aydınlanması için yıldıza basmayı unutmayın.

İyi okumalar Ay Işıkları!


🌙

Sinar içerideydi.

Aldığım nefesin ciğerlerime ulaşmadığını hissettim. Sidar'ın boğazından acı dolu bir haykırış koptu.

"Bırak beni! Kardeşim!" Diye bağırdı.

"Müdahale etsenize!" Diye bağırdım askerlere. "Ne bekliyorsunuz!"

"Komutanım söndürme çalışmaları devam ediyor. İçeriye girmek çok tehlikeli, hem Sinar Bey'in içeride olduğunun bir kanıtı da yok." Dedi asker.

"Ne demek yok! Üst katta uyuyordu kardeşim, içeride uyuyordu! Afra yalvarırım kurtar kardeşimi!" Dedi Sidar. Ağlıyordu.

"Lan bırak kolumu sikeceğim hepinizi şimdi! Bırak lan!" Diye bağırdı Bora. Kolunu hızlıca silkelediğinde kollarından tutan askerler de silkelendi. "Bırak!"

"Kamera kayıtları?" Dedim.

"Çıkan yangın sebebiyle elektrikleri kestik kamera kayıtları yok."

"Afra, çıkmadı Sinar! İçeride!"

Yaptığım risk almaktı.

Hayatım risklerden oluşuyordu zaten.

Bahçeyi sulamak için kullanılan hortumun yanına koştum ve üstümdeki kıyafetleri ıslatmaya başladım. Saçımdan ayakkabılarıma kadar sırılsıklam olduğuma kanaat getirdiğimde korumalardan birinin yanına gittim. "Ceketini ve gömleğini çıkart."

"Emrin başım üstüne binbaşı komutan Afra hanım." Dedi. Kıyafetlerini çıkartıp bana uzattığında Bora ve diğerleri bana döndü. Hepsi ne yapacağımı hemen anladı tabii. Zekiydiler.

"HAYIR!" Diye keskin bir sesle bağırdı Bora. "Kasım! Tut Afra'yı! Afra hayır! Gözünü seveyim! Başa çıkamazsın alevler sardı her yanı."

Kasım dediği bana kıyafetlerini veren koruma bana doğru atıldığında ona en sert bakışımı attım. "Uzaklaş keserim o bıyıklarını." Dedim. "Kül olanı yakmaya ateşin dahi gücü yetmezmiş." Külahıma da anlatsana bunları.

Eve doğru yürürken artık diğerlerini de korumalar tutuyordu.

"Afra yapma! Bırak beni! Bırak!" Diye bağırdı Tomris. "Komutanın duruyor karşında! Bırak!"

Kapının elektriği de kesildiği için kapıyı açamayacaktım. O yüzden mutfağın camına bahçede süs için dizili olan taşlardan birini fırlattım ve cam parçalanarak kırıldı.

Belime ceket ve gömleği bağlayıp kendimi yukarı çektim ve mutfağın zeminine atladım. Yüzüme vuran sıcak havayla beraber yüzüm buruştu. "Kül olanı ateş yakmazmış, hadi be ordan. Cayır cayır yanıyoruz kızım. Fiyakalı sözler senin neyine." Dedim kendi kendime mutfaktan çıkarken. Ev duman altıydı. Ceketi burnuma ve ağzıma siper edip dumandan etkilenmemeye çalışarak merdivenlerden çıkmaya başladım. Alevler salonun yarısını kaplamıştı ama merdivenlere ulaşmamıştı. "Lan Sinar! Neredesin oğlum?!" Diye bağırdım ceketi yüzümden çekerek. Şu iki hafta içinde yaşadıklarımı anlatsam roman olurdu herhalde.

BEYDORAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin