12. Bölüm: "Labirent"

1.4K 166 171
                                    

"Öyle mutlu görünüyordu ki, bütün yaşamı boyunca bir kerecik bile üzüntü çekmemiş olduğunu düşünürdünüz."

Samed Behrengi

Bölüm Şarkısı; Soner Avcu – Kayıp Şehir

Rei – Ben Alışığım

Rei – Ben Alışığım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ASİL EREZ

Eftelya taktığı taçla birlikte ormana doğru yürümeye başladı. Ben ise hala neden ısrarla çağırıldığımızı sorguluyordum. Kardelen teyzemin gözleri burada takılıp duruyordu. Dikkat çekmemek için başka yerlere baksa da yine bizde soluğu alıyordu.

İkinci kafama takılan şey ise çiçeklerin açtığı Ağlayan Orman'dı. Bu neredeyse imkânsız bir olaydı ama nedense bugün Eftelya'yla birlikte çiçek açmıştı orman. Bir bit yeniği aramam kadar normal bir şey yoktu.

Hepimiz Eftelya'ya odaklandık. Gittikçe ormana yaklaşıyordu. Yavaş yavaş gitti ve tam üç adım kala durdu. Hareket etmiyordu. Dönüp diğer aile üyelerinin olduğu yere baktığımda çok kısa bir an Kardelen teyzemin arkasına sakladığı parmaklarının uçlarının parladığını gördüm. Bu o kadar küçük bir ışık ve kısa bir andı ki tam emin olamamıştım. Ardından yüzüne dikkatlice baktığımda çatılan kaşlarını ve hafifçe hareket eden dudaklarını gördüm.

O büyü yapıyordu!

Ardından bir şeylerin ters gittiğini anlamış olacak ki kızının yanına gitti. Eftelya'nın sırtı dönük olduğu için neler olduğunu anlayamıyordum ama teyzemin yüz ifadesine bakılırsa hiç hoş şeyler olmuyordu. Gözleri tacı bulduğunda şaşkınlık yüzünden belli oluyordu ama sonra maskesini takarak soğukkanlı bir şekilde arkasını dönerek önce bize baktı. Sonra anneme doğru döndü. Ben de o tarafa döndüm ama gelen sesle birlikte yeniden arkamı dönmek zorunda kaldım.

Ormanın çiçek açan görüntüsü gitmiş, yerine içerisinin fırtınadan farksız olduğu bir orman gelmişti. Yani Ağlayan Orman kendi has haline geri dönmüştü. Diğer kişiler çiçeklerin gittiğini konuşuyordu sadece. Ormandaki bu yağmuru ve fırtınayı kimse görmüyordu anlaşılan.

"Sen de görüyorsun değil mi fırtınayı?" Can'ın bana yaklaştığında fısıldayarak söylediği şeylere kafamı salladım. Bana dönmemişti hala ormana bakıyordu. "Evet görüyorum."

Yeniden döndüğümde teyzemin anneme baktığını gördüm. Ben de anneme baktığımda göz göze geldik. Bana çok garip bakıyordu. Bu bakışma içimde hiç güzel şeyler hissettirmeyince Can'ın kolunu tuttum ve yavaş yavaş geriye adımlamaya başladım. Sadece onun duyacağı bir biçimde, "Gel Can gidelim, hadi!" diyerek hafifçe onu çekiştirdim. Beni ikiletmedi o da geriye doğru yürümeye başladı.

RUH İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin