10 🔥

179 9 36
                                    

ÖBA - Ömer'in Bakış Açısı

"Bir önceki yol ayrımında kaybettiler." dedi Emre. Gözlerimi yan aynadan alıp ona çevirdim. Onunkiler hala yola bakıyordu. "Altı yılda gözlem yeteneğin de körelmiş anlaşılan."

İfadesizliğimi bozmadım. "Başka neyim körelmiş?"

Bir anlığına bana baktı. Gözleri kıyafetlerimde oyalanmıştı. "Giyim zevkin. İbnelere benzemişsin."

Altımdaki pantolonun darlığını görmek için bakmama gerek yoktu. Giydiğim andan beri ağ kısmında sıkışan 20'min halinden belliydi zaten. Tişörtün de pantolondan aşağı kalır yanı yoktu. Canımı alacakmış gibi yakama yapışmıştı. En son böyle ergen pantolonlarından giydiğimde lise ikideydim, ertesi sene yeterince fazla zaman göt veren gibi gezdiğime kanaat getirip hepsinden kurtulmuştum ama görünen o ki Ömer liseye daha yeni geçmişti.

Haklı olduğunu düşündüğüm için Emre'ye bir şey demedim ama gözlerim bir kez daha aynaya kaymıştı. Emre'nin dediği gibi artık şu Aslım'ın, Ömer'in karısının arabasından bir iz yoktu.

Hale'yi evde bırakıp Emre'yle oradan ayrıldığımızda olayın üzerinden bir saate yakın zaman geçmişti. Bu yüzden çoktan gitmiş olduğunu düşünmüştüm. Aynalarda arkamızda sürekli aynı arabayı görene kadar.

Kroma mavisi bir Ford Focus. Yılını söylemek zordu ama yeni olduğuna emindim. En azından benim için yeni.

Aslında, uyanıp onu ilk gördüğümde bunu hissetmiştim. Bir işin peşini kolay kolay bırakacak biri değildi. Özellikle de kocasının peşini. Cevaplar istiyordu. Ama cevaplar onun beklentileriyle uyuşmadığında durup bunu kabullenmek yerine inkâr ediyordu. Doğrusu, onu suçlayamazdım. Herkes en başta böyle yapardı. Çünkü bir gerçeği yadsımak ona razı olmaktan çok daha kolaydı.

Emre bir yirmi beş dakika kadar peşimizden gelmelerine izin verse de daha sonra basıp onlardan kurtulmayı başarmıştı. Doktorumla hesaplaşırken bir de karı kız sitemiyle uğraşamazdım. Bunu da ona evdeyken yeterince açık bir şekilde göstermiştim.

"Seni alacağına emin misin?" Emre Bakırköy yazan tabelanın altından sağa saptı. Doktoru kast ediyordu. "Bu kadar yol gidiyoruz ama boşuna. Biz çoktan konuştuk. Seni diğer Ömer sanıyor işte herif."

"Benimle de konuşacak. Bir de bana anlatsın bakalım derdini."

"Sırf havasın amına koyayım var ya." Başını iki yana salladı. "Sırf hava."

"Sen hayırdır lan geldiğimden beri yok orospu çocuğusun yok havasın zartsın zurtsun." Bakması için kolunun altından kaburgalarına ani bir yumruk geçirdim. "Yürek mi yedin lan ben yokken?"

"Aynen. Yarrağı yedim kesmedi. Üzerine bi tatlı da iyi gider dedim. Bu ne ya?" Direksiyonu yana yatırırken başını hala kaburgalarına dayanmış yumruğuma çevirdi. "A, yumruk. Geçirsene bir tane." Ben hareket etmeyince gamzelerini ortaya çıkaracak kadar genişçe gülümsedi. "Geçirmişsin sanırım. Keşke haberim olsaydı."

"Emre bi siktir git."

O şakasına daha sesli bir şekilde gülerken cebimdeki telefonu çıkarıp bir kez daha benim doktorun yenilenmiş sitesine baktım. Adres hala aynıydı. Danışmadaki sekreter evden çıkarken aradığımda en erken haftaya yardımcı olabileceğini söylemişti ama benim vaktim yoktu. Hem de hiç yoktu. Sahip olduğum tüm vakit çalınmıştı.

Emre tarafından rahatsız edilmek istemediğimi belli edercesine omzumu cama yaslayıp köşeme çekildim. Telefonu sessize almıştım ama interneti kullandığım için kapatmadığımdan bildirimler tepeden yağmaya devam ediyordu. Bildirim çubuğunu aşağıya çekip gözlerimle bildirimleri takip ettim.

İkiz BedenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin