16 🔥 Aslım'ın Defteri - Mazi

115 4 28
                                    




ABA - Aslım'ın Bakış Açısı

6 YIL ÖNCE

Botlarımla yerdeki su birikintilerine çarpa çarpa daha önce 3 kere gelmiş olmama rağmen hala bulmak için Google haritaları kullandığım telefonuma bakarak apartmanın yerini bulmaya çalıştım. Geç kalmamak için hızlı adımlar attığımdan nefes nefeseydim. Otobüsten indiğim an başlayan yağmursa her adımımda daha da hızlanıyordu.

Aslında özel ders vermeye gittiğim yer ufak bir verandası olan bir apartmandı ve dış kapısının etrafına mor ve pembe sümbüller takılmıştı, yani kaçırmam imkânsızdı. Yine de yol konusunda kendime asla güvenmezdim. İki senedir okuduğum okulun içinde bile kaybolabiliyordum.

Şimdi de harita açık olmasına rağmen döneceğim sokağı kestiremeyip yanlış sokaktan girmiş ardından bir yokuş inmiştim. On dakikalık yol sayemde iki katına çıkıyordu. Sabırsız nefesler vererek başka bir uzun sokağa döndüğümde uygulamada yerimi gösteren mavi yuvarlak kırmızıya çok yaklaşmıştı. Başımı kaldırıp mor sümbülleri arayarak ileriye doğru bakındım.

İşte.

Sonunda evi bulmuştum. Apartmanın girişindeki ziller arasından Salih Öztekin ismini bulup basarken stresten ayaklarımın üzerinde sallanmaya başlamıştım bile. Bir yere geç kalmaktan nefret ediyordum ama otobüs sandığımdan daha fazla trafikte takılmıştı ve sonrasında başlayan yağmur deli dana gibi sokaklar arasında dolaşıp evi ararken hızımı oldukça kesmişti. Normalde dersimin on beş dakika önce başlaması gerekiyordu. Ben 4.kata çıkıp üstümü başımı çıkarana kadar yirmi de olurdu.

Of!

Kendimi daha çok stresin içine batırırken yukarıdan basılan otomatik sesini duyar duymaz ağır demir kapıyı ittirerek kendimi yağmurdan kurtardım. Asansörün olduğum kata inmesini bekleyecek zamanım yoktu. Kendimi merdivenlere doğru atıp saçlarımdan sular damlaya damlaya yukarıya tırmandım. Apartmanın temiz merdivenleri ben adım attıkça çamurlu suyla kirleniyordu. Böyle yaptığım için kendimi kötü hissetmiştim, keşke çantamdan ıslak mendilimi çıkarıp geçtiğim yerlerin en azından balçığını temizleyebilsem diye düşündüm ama gerçekten hiç vaktim yoktu.

Elvan hoca, bölüm başkanımız, bana bu işi ayarlarken Salih hocanın dakikliğe çok dikkat ettiğini söylemişti. Öyle olacaktı tabii, adam koskoca profesördü! Ben de güya öğretmen olacaktım ama daha dersime bile zamanında gidemiyordum. Salih hoca da böyle düşünür müydü acaba? Ama sonra ona durumu açıkladığımda fikri değişirdi belki. Hakkımda böyle düşünmesini hiç istemezdim.

"Hoş geldiniz öğretmen hanım." Salih hocanın eşi Feryal Hanım beni ilk sefer geldiğimdeki gibi güler yüzle karşıladığında kısa bir nefes alıp dudaklarımı birbirine bastırarak mahcup bir şekilde gülümsedim.

"Kusura bakmayın Feryal hanım, ben yolu karıştırdım da.. trafik vardı bir de Üsküdar girişinde.. sonra yağmur da bastırınca, daha zor oldu tabi." Aslı ne anlatıyorsun allah aşkına bak kadın gülüyor haline. "Kusura bakmayın tekrardan biraz geç kaldım ama dersi uzatacağım mutlaka."

Bu dediğimin gereksiz olduğunu söyler gibi başını salladı ve kapıyı içeri geçmem için daha çok araladı. "Ne kusuru öğretmenim, haydi gel kapıda kalma."

İlk dersimin sonundaki kısa tanışmamızdan öğrendiğim kadarıyla Feryal hanım da öğretmendi, ama birkaç sene önce mesleğini bırakıp ailesinden ona kalan derneğin başına geçmişti. Yine de boynunda aşağıya sallandırdığı ipli gözlüğü, hâkim yaka şık bluzu ve siyah kumaş pantolonuyla hala öğretmen gibi görünüyordu.

İkiz BedenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin