Şuraya da size çok güzel bir şarkı bırakıyorum: https://www.youtube.com/watch?v=6nE0S_Dq4tE&pp=ygUndGhlIHNpbGVuY2UgbWFuY2hlc3RlciBvcmNoZXN0cmEgbHlyaWNz
ÖBA - Ömer'in Bakış Açısı
"Hale nerde?" diye bağırdı Emre mutfaktan. Elinin ayarı olmadığı için tezgâhtan kupaların çıkardığı takır tukur sesler geliyordu. Buraya gelene kadar tuzluk olduğunu düşündüğüm şeyi de düşürdü.
"Çıktı. Bir müdürden mi ne iyi para eden bir iş gelmiş."
"Mühendis olmak vardı valla," dedi orta sehpanın üzerinde kendine bir yer açmaya çalışırken. Bir yandan da iki adımlık yerden gelirken dayanamayıp ısırdığı sandviçini çiğniyordu. "Otur bilgisayarın başında tak tak iki klavye bas sonra al parayı bir ay ye. Biz de motor yağları içinde sürünelim ve sikeyim yapacağınız işi Ömer ya," Dün gece üzerinde sigara küllerimi biriktirdiğim ıslak mendilleri tek elle toparlayamayınca hepsini avucunda top haline getirdi ve gözlerini bana dikip ayağımın dibine bir basket attı. "Köpek bile sıçtığı yeri temizliyor abi. Bu ne ya. Oturacak yer yok amına koyayım."
Gözlerimi devirdim. Hale de çıkmadan önce benden ortalığı temizlememi rica etmişti ama o gidip Emre gelene kadarki süre içinde sadece tekli koltukta oturup halı izlemeyi tercih etmiştim. Dün gecenin karmaşası koltuğun üzerinde, yerde ve sehpanın üzerinde yatmaya devam ediyordu.
"Yer mi kalmadı Emre, geç diğer tarafa işte."
Bana dik dik bakmaya devam ederken ayağını orta sehpanın bir ayağına taktı ve onu da beraberinde temiz ve üzerinde sevişilmemiş karşı koltuğun önüne doğru çekti. Keyif pezevengi dedikleri. Emre tam olarak buydu.
"Nasıldı?" diye sordu bir dakika kadar sonra. Yarım ekmeği çoktan bitmiş, ağzını siliyordu. Dünkü yüzleşmeden bahsettiğini anlamıştım. Parmaklarımı diğer elimin parmakları arasından geçirip ellerimi birleştirdim. Onları kıtlatmak beni rahatlatıyordu. Dün yaşadığım her şey bir bir aklımdan geçti. Zihnim annemin perişan yüzünde biraz fazla oyalanmıştı. Dilimin ucuna birçok şey gelse de
"Beni diğer Ömer sanıyorlar." dedim kısaca. Yeterliydi. Emre'ye başka bir tramvatik hayal kırıklığına daha uğradığımı, arkamda tek bir kişi bile kalmadığını, ailemin bana düşman edildiğini ve tüm bunların hesabını öyle böyle büyük soracağımı söylemedim. Bunları dingin halimden çoktan anlayabilirdi.
"E dedik sana oğlum. Baya büyük prodüksiyon kurmuş bizim piç." Piç derken ondan bahsediyordu. Lanet olası diğer kişiliğimden. "Biraz daha ortaya çıkmasaydın ben bile inanacaktım onun gerçek Ömer olduğuna. Öyle iyi idare etti yani koskoca altı seneyi. Sıfır falso. Helal olsun harbiden."
Görmüştüm. Bir plana göre hareket ettiğini adım gibi iyi biliyordum.
Babasının kanatları altında son model bir Ford Focus alabileceği kadar iyi bir iş, evlenilecek bir kız bulup aile hayatına giriş, sosyal çevreyi genişletip etrafına diktiği insandan çember, benim ortaya çıkmamı engellemek için doktorla ayarladığı seanslar..
Bunu yaparken de babamdan yardım almıştı. Babam da Cem Çınar'dan. Ama tüm bunlar zaten kartlarda yazıyordu. Asıl soru tüm bunları nasıl planlayabilmişti?
Bana biraz bile fark ettirmeden tüm bunları nasıl ayarlamış, beni altı sene boyunca karanlığa gömmenin yolunu ne ara bulmuşlardı? Hayatım, tüm benliğim siyaha bulanmadan hemen öncesinde uzun süredir kendimde kaldığımı hatırlıyordum. Sağlamdım. Zihnim uzun süredir parçalanmamış, iyi çocuk Ömer'in kıyafetleri ya da onun planları içinde uyanıp ben kısa süreliğine uykudayken çevirdiği ufak tefek dolapları yoluna koymak zorunda kalmamıştım. Hatta birkaç hafta tedavimin iyiye gittiğine bile inanmıştım. Hal böyleyken, ortaya çıkabildiği birkaç saat boyunca tüm bu katakulliyi nasıl planlayabilirdi? Nasıl?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkiz Bedenler
Tajemnica / Thriller"Ömer, delirdin mi sen?! Karınım ben senin!" "Senin kocan yok artık kızım, sok kafana bunu." ~ Parçalanmış bir zihin, parçalanmış hayatlar.. İki farklı kalbin arasında kalmış bir kadın.. İkiz Bedenler bir kadınla erkek arasındaki aşktan çok daha f...