Yolculuk

74 21 4
                                    

Hava güneşli ve serindi, kuşların ve cırcır böceklerinin sesi sanki her yerdeydi. Orman o kadar büyüktü ki tek gördükleri şey ağaçlar ve daha önce oradan geçmiş olan kişilerin oluşturduğu yol iziydi; çam, meşe ve kavak ağaçlarıydı. Andrey nereye baksa yeni bir şey keşfediyordu sanki, aslında haklıydı tek gördüğü bir çiftlik evi ve bir kaç meyve ağacıydı, yaşam onun için yeni başlıyordu.

Uzunca bir yolculuktan sonra neredeyse güneş batmak üzereydi. Karsgov, etrafa iyice baktıktan sonra dağın hemen altında fazlaca derin olmayan bir mağara gördü, burada daha öncede bir kaç kez geceyi geçirmişti, güvenli ve sağlamdı.

Mağaranın yanına geldiklerinde attan atladı ve Andrey'i aşağı indirdi. Mağaranın önünde yaktığı ateşin eski közleri hala oradaydı, hatta yediği tavşanın kemikleri bile, sanki daha dün oradaymış gibi hissetti. Andrey'den fazla uzaklaşmadan bir kaç odun parçası toplamasını istedi ve yavaş ve sessiz adımlarla ormanın içine doğru ilerlemeye başladı, aç kalamazlardı yiyecek bir şeyler bulmaları gerekliydi. Biraz ilerledikten sonra sessizce dinlediğinde bir çıtırtı duydu yavaşça sese doğru yürümeye başladı, bu bir yabani tavşandı oldukça büyük ve etliydi güzel bir yemek olabilir diye düşündü. Sessizliğini hala koruyordu, kemerinin hemen altındaki ince ve küçük sivri bıçağı çıkardı, atış konusunda o kadar iyiydi ki gözünün görebilmesi onun için yeterliydi. Bıçağı yavaşça hizaladı sonrasında hızlı ve keskin bir atış yapmıştı, bıçak tavşanın kalbindeydi ,bir adım kımıldayamadı bile olduğu yere yığıldı , tavşanı aldı ve kamp alanına doğru geri döndü.

Andrey çok fazla odun toplamıştı bunun için hevesliydi, ilk günün heyecanı ile elinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyordu. Karsgov bunu gördüğünde,

"Aferin ama biraz fazla olmamış mı?" dedi ve gülümsedi. Karanlık neredeyse çökmüştü, Karsgov ateşi yaktıktan sonra tavşanı derisini yüzdü ve kurduğu sistem ile ateşin üstüne bıraktı. Andrey gözünü alamıyordu ilk defa tavşan yiyecekti biraz duraksadıktan sonra, tadının nasıl olduğunu sordu, Karsgov gülümsedi ve,

"Tadını seveceksin!" demekle yetindi.

Her şey bittikten sonra uyuma vakti gelmişti ama ortam çok sessiz ve sakin bir hal almıştı bundan Andrey'in haberi olmasa da Karsgov'u tedirgin ediyordu. Koku duyuları bir insana göre çok daha hassastı , bir şeyin yaklaştığını hissedebiliyordu hatta birden fazla şeyin, neredeyse zifiri karanlıktı göz gözü görmüyordu. Yaptığı ilk şey heybedeki ışıltı şişesini çıkarmak oldu, bir kaç yudum aldı ve yerine koydu, artık her şey daha netti. Karanlığın içinde ağaçların arasından onlara doğru yürüyen gözleri görebiliyordu.

Andrey'e sakin olmasını ve kılıcını alıp arkasına geçmesini söyledi. Andrey paniğe kapılmak istemese de kalp atışları çok hızlıydı, hiç olmadığı kadar adrenalin pompalıyordu, kılıcını kınından çıkarıp Karsgov'un arkasına geçti. Karsgov eldivenlerini çıkardı ve bir çemberin ortasında kalacak şekilde elinden alevler saçmaya başladı, artık her yer güneş kadar aydınlıktı, alevler çılgınca yükseliyordu. O çift gözler artık ağaçların arasından çıkmaya başlamıştı, bu bir kurt sürüsüydü, yaklaşık 5 tane sayabilmişti, kılıcını eline aldı ve beklemeye başladı. İlk hamleyi yapmaları uzun sürmedi, hepsi bir anda alevlerin içine girdi, korku neydi sanırım bilmiyorlardı, en zayıf olanı daha alevlerin arasından geçemeden yanmaya başladı , çığlıkları bütün ormanı inletiyordu.

Kurtlar hırıltılar içinde ilerlemeye devam ediyorlardı, Karsgov sessizliğini koruyordu, kurtlardan birisi aniden üzerine atladı, elini kaldırdı ve hızlı bir şekilde şok dalgası yeteneğini kullandı, o kadar sertti ki neredeyse toz toprak içinde kalmıştı, kurt havada uçarak alevlerin içine düştü çığlık atmaya bile fırsatı olmadı oracıkta ölmüştü. Kılıcını iyice kavradı ve kurtların o masmavi gözlerinin içine baktı sanki gözlerinde intikam alevi vardı. İki tanesi üstüne doğru koşmaya başladı çok sakin ve tetikteydi. Bir tanesi üzerine atlarken kılıcını boynuna temiz ve keskin bir hamleyle indirdi ama diğer kurt bu arada bacağını kapmıştı bile. Hızlı bir hamleyle kafa tasının içinde düz şekilde kılıcı sapladı, kurt oracıkta yığılı verdi, bacağından kanlar aksa da adrenalinin etkisiyle bunu hissetmiyordu.

Bir anda Andrey'in çılgınca bağırdığını duydu. Arkasını döndüğünde kurt üzerindeydi, sivri dişleri ile onu ısırmaya çalışıyordu, kurdu ne kadar kılıçla tutmaya çalışsa da başarısız oluyordu. Hızlı bir hamleyle kemerinden bıçağı çekti ve fırlattı kafasının hemen ortasındaydı, kurt yavaşça kendini bıraktı. Koşarak yanına gitti, kurdu yana iterek onu yerden kaldırdı,

"İyi misin?!", Andrey sadece,

"Evet.." diyebildi.

Kurtların hepsini alevlerin içine attı, yanışları ve kokusu her yeri sarıyordu. Ne kadar kötü de olsa artık güvendeydiler. Bacağının sızladığını yavaş yavaş hissetmeye başlamıştı, topallayarak heybesinin yanına gitti bir kaç ot ve suyu karıştırıp yaranın üstüne sürdü en azından mikrop kapmasını önleyecekti. Sabah olmasına neredeyse 3-4 saat vardı, şimdi tek yapmaları gereken sakin bir uyku çekmekti...

BEYAZ ALEV (Kılıç & Büyü)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin