Yazar'dan
Andrey korku dolu bakışlarla etrafı izliyordu, kale surları içinde yükselen alevler bütün her yeri kaplamıştı. Etrafı bir çok ceset, uzuvları kopmuş ve yanan insanlarla doluydu. Korku içinde yere çöktü, kulaklarını kapatarak çevresinde yankılanan çığlıkları duymamaya çalışsa da hâlâ duyuyordu, gözlerinden süzülen damlalarca yaş, alevin ışığında parlarken sadece,
"Korkuyorum anne..." diyebildi, olduğu yerde titreyerek ağlıyordu.
"Andrey! Andrey kalk oğlum kalk, uyan! kendine gel!"
Andrey'den
Gözlerimi açtığım da, yatağın içindeydim. Neredeyse terden sırılsıklam olmuştum, her şey bir rüya mıydı? o kadar gerçekçiydi ki hala çığlıkları duyabiliyordum. Beni uyandıran Robert'ti, tedirgin olduğu her halinden belliydi, sanırım durumum onu korkutmuştu. Bir bez parçası ile başımda ki terleri silmeye çalışıyordu.
"İyi misin evlat? Sesin bütün koridorda yankılanıyordu."
"İyiyim, kabus gördüm sanırım."
"Benimle gel, salonda senin için bir bitki çayı hazırlayacağım sonrasında derin bir uyku çekebilirsin."
Şömine gece yarısı olsa bile hâlâ yanıyordu, masanın bir köşesine oturarak ateşin çıtırtısını izlemeye başlamıştım. O kadar sessiz ve sakindi ki, gözümü alamıyordum. Dışarıda sağanak yağmur vardı, bir anda salonun içinde yankılanan gök gürültüsü sesiyle irkilmiştim.
Robert elinde iki fincan ile masanın diğer köşesine oturdu.
"Al evlat, sıcak sıcak iç."
İçinde tanımadığım bir çok bitki parçası vardı, kokusu da bir o kadar garipti. Fincana bakışlarımı fark etmişti sanırım, biraz duraksadıktan sonra,
"Görünüşüne aldanma evlat, bu benim özel tarifim. İçine bal özü ve biraz şeker kamışı attım, tadını seveceksin."
Bir kaç yudum aldığımda yanıldığımı fark etmiştim, gerçekten tatlı ve hoş bir tadı vardı. Bir fincan daha isteyip istememek konusunda kararsız kalmıştım.
"Anlat bana evlat, rüyanda seni korkutan şey neydi?"
Aslında düşünmek bile hâlâ tüylerimi ürpertiyordu ama anlatmam en doğrusu olacaktı sanırım. Olanları anlattığımda bir müddet sessizce dinledi ama bakışları değişmişti, garip bir şekilde beni süzüyordu.
"Orada ölenler arasında tanıdık biri var mıydı evlat? iyice düşünmeni istiyorum."
"Hatırlamıyorum.. Sadece cesetler, çok fazla kan vardı, tek hatırladığım titreyerek ağladığım." Bunu söylerken bile titriyor ve korkuyordum, yanağımdan süzülen yaşları elimin tersiyle silip çaydan bir kaç yudum daha aldım.
"Sadece rüya evlat, sadece rüya... Bu konudan kimseye bahsetme, aramızda kalması en iyisi. Şimdi odana geç çay birazdan etkisini göstermeye başlar, güzelce uyu."
Öylede olmuştu, yürürken bile vücudumun gevşediğini hissedebiliyordum, yatağa geçtikten bir kaç saniye sonra uyuya kalmıştım.
***
Robert,
"Uyan kardeşim, acil konuşmamız gerek." Karsgov gözlerini zar zor açarak yatakta doğruldu,
"Sabaha kadar bekleyemez mi, bu kadar önemli olan ne?"
Robert,
"Konu oğlun kardeşim, anlattıkları hiç mantıklı değil, her an buraya saldırabilirler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ALEV (Kılıç & Büyü)
FantasyKılıç ve büyünün çağı, krallıklar, krallar ve onlara yol gösteren büyücüler, savaş ve kan dolu bu dünyada, ötekileştirilmiş yaratıklarla savaşan insan üstü güce sahip savaşçıların arasında lanetli ama özel bir çocuk doğar. Oy vermeyi ve iyi veya köt...