"Hiç ummadığın bir an da, o seni bulacak."
-Yıllar sonra 2024-
Sonbaharın mayhoş soğuk havasında, kulağımdaki son ses
müzikle, caddede müziğin ritmine göre ayak uyduruyordum. Rüzgarda saçlarım savrulurken yüzüme hafif tebessüm oluşturdum. Bu tebessüm olduğum durumdan memnun
olduğumun göstergesiydi. Çünkü arkadaşlarımla buluşmak için kafeye doğru yol almıştım.Sonunda bizimkilerle buluşacağım kafenin olduğu sokağa geldim ve kafenin kapısını açtığım an sıcak hava yüzüme işlemişti. Etrafa göz atarken, Melih’in elini havaya doğru kaldırmış, biz buradayız sinyalini vermeye çalıştığını fark edip hemen yanlarına doğru hızlandırdım adımlarımı.
Beste ve Melih Yan yana oturmuşlardı. Gülce ve Pamir de onların
karşılarında yer alıyordu, bana da masanın başına yer ayrıldığını gördüm.“Hoş geldin canım.”
Beste’nin sevecenle karşılamasına
öpücük atarak karşılık verdim.
Ardından Gülce’ye de bir öpücük verdikten sonra Melih ve Pamir’e içimdeki dostluk pıtırcıklarıyla
merhabalaştık.“Neden sizin pastanede buluşmadık?” diye bir soru attı. Gülce.
“Biraz farklı mekanlara gelelim. Havamız değişsin.”
Dedim.Anlarcasına kafasını salladı.
Melih mızmızlanır gibi yüzünü ekşiterek bana çevirdi bakışlarını.“Niye ya beleşe yiyip içiyorduk
ne güzel.” Dediğinde şaşırmış gibi ağzımı açtım ve
gülmeye başladım.Tam konuşacaktım ki araya
Pamir girdi. “Sende ne beleşçisin oğlum. Küçüklükten beri değişmedin.” Dediğinde hepimiz gülmeye başlamıştık.Melih ukalaca geriye
yaslanıp, “kardeşim insan yedisinde neyse
yetmişinde de öyle kalır."“Doğru sende haklısın, nerde beleş oraya yerleş
misali.” Dedikten sonra bana dönüp göz kırptı ve
beşlik çakmamı ister gibi elini yukarı kaldırdı.Onu onaylayıp keyifle beşliği çaktım. Melih sanki olası bir trip
atacakmış gibi bize sorgulayıcı bakış attı ve konuy değiştirir gibi birden garsonu çağırdı.“Benimle uğraşmayı huy edindiniz maşallah ya.”
“Yaaa bro kasma bu kadar şaka da mı etmeyelim,
gülmeyelim mi?” dedi Pamir gönlünü almak istercesine.Melih birkaç bakış atıp sonra dudaklarında bir
gülümseme belirdi.“Gülün be bro, gülmek bedava” dedi neşeyle.
Birkez daha gülüşürken garsonun gelmesi
hepimizin susmasına sebep oldu.Herkes siparişi verirken en son sıra bana gelmişti.
Bir latte söylediğimde genç kız bana alık alık
bakmaya başladı ve en sinir olduğum soruyu dile
getirdi. “Kaç yaşındasın?”İşte benim damarıma basılan soruyu yine
tanınmayan bir kişi sormuştu. Bu yüzden kafeleri sevmem ama sırf keyfim yerinde diye buraya
gelmiştim. Gözlerimi yumup sakin sakin nefesalmaya çalışırken sıcak bir elin yumruk yaptığım
elimi tutuyordu.Sakinleşmemi isteyen
arkadaşlarım ortamı bozmamak için beni beklemeden yaşımı söylediler. 19 yaşında olduğumu söylediklerinde kız inanamazcasına 19 mu diye tekrarladı.Gözlerimi ışık hızında açıp,
“Evet 19 bir sorun mu var?” dedim tersleyerek.Kız bozulmuş surat ifadesiyle kafede yaş sınırı olduğu için bu soruyu sorduğunu söyledi.
Nereye gidersem gideyim bana yaşımı sormaları üzüyordu. Bende biliyorum çok küçük gösterdiğimi
ama artık tahammül edemiyordum. Tamam soruyorlar söylüyorum bu kez kırıcı tepkiler alıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAMAK İSTİYORUM
ChickLitHayat çok zalim ve dayanılmaz bir evrendi. Ben çocukluğumu hastane köşelerinde geçirip, dünyaya ikinci kez gözlerimi açmıştım. Bu zalim dünya beni küçücük yaşta hastalıkla savaşmayı öğretmişti. Tüm gücümle hastalığa göğüs gerip tekrar yaşamaya karar...