(Sondaki mesajımı lütfen okur musunuz?)
Eğer kitabımı sevdiyseniz benim için mor kalp bırakır mısınız.?"Ölmek ve doģmak kardeştir. Yaşamak ise kaderindir..."
[Beste'nin Anlatımından]
Feryatlarımızın duyulamaması, kurtarılmayı beklemek o kadar zor ve çaresizlik ki... size tarif edemiyorum. Arkadaşlarımla birlikte alevlerden uzak kalmak için camın altına sığınmıştık. Bodrum katı olduğu için camlar yüksekte kalıyordu. Şöyle bir etrafıma baktığımda hocamın çaresizce haykırmalarını kimse duymuyordu.
Diğer taraftan arkadaşlarım korkudan tirtir titriyorlardı. Dumanlardan dolayı oksijenimiz
azalmıştı. Sadece eskiden çok sevdiğim atölyeden kurtulmak istiyordum. Evime gidip annem ve babama kocaman sarılmayı, kardeşimle kavga etmek istiyordum.Dayanamıyorum. Dört duvar arasında ateşlerin içinde kalmak, uzun bir süre unutamayacağım bir travmaya dönüşecekti. Dumandan etkilenmemek
için kıyafetlerimizle ağzımızı kapatıyorduk fakat
yetmiyordu. Yine o lanet olası dumanın kokusunu alıyorduk.Dehşet verici ateşlerin içinde yaşamak için yalvarıyorken, Tamay'ın eli dudaklarının üzerinden Melih'in bacağına düştüğünü fark ettiğim ve
korkarak Melih'in kolunun altından çıkıp yanına gittim. O da bir anormalliğin olduğunu anladığı vakit ona seslenmeye başladı."Tamay? Tamay iyi misin?"
"Tamay ne olur aç gözlerini." Diye haykırdım. Açmıyordu gözlerini.
Omuzlarından tutup hafif hafif salladım fakat tepki vermiyordu.
"Hayır, hayır, hayır." Diye bağırdım. Olamaz dedim... Olamaz."Kızım ne oluyor?" hoca ağlamaktan helak olmuş vaziyette yanımıza geldiğinde Tamay'ın hareketsiz bir şekilde yattığını gözünce korkuyla yere oturup kucağına aldı. Yangınlar neredeyse tüm sınıfı kaplamış biz
ise çok küçük bir alanda birbirimize kenetlenmiştik.Lakin Pamir ve Gülce ile aramız açılmıştı. Alevler onların tarafında çok hararetlenmişti. Ben iki dere bir arada kalmıştım. Hangisi için
üzüleyim. Karşı tarafta kapana kısılmış arkadaşlarım mı? Yoksa baygın halde olan arkadaşıma mı?"Evladım, uyan kuzum ne olur uyan. Size bir şey olursa dayanamam ne olur uyan kuzum."
"Hocam neden kimse duymuyor bizi? Yardım çağırın. Bir şeyler yapın yoksa burada yanacağız." Dedi sınıftan bir arkadaşımız.
"Telefon çekmiyor evladım. Kimseyi arayamıyorum. Her yeri alev sarmış kimse gelemiyor. Yardım beklemekten başka çare yok."
Hocanın çaresizliği yüreğimi burkmuştu. Haklıydı. Bu kadar yakarıştan sonra sesimizi duyan olmadığı için çaresizliğe boyun eğmemiz gerekiyordu. Lakin dışarından gelen siren seslerini duyduğum an daha çok ağlamaya başlamıştım. Melih ve diğer erkekler hışımla birbirlerine
destek olup birbirlerinin sırtlarına çıkmaya başladılar.Bu zamana kadar aklımıza gelmeyen bu yardım çabasını şimdi gerçekleştiriyorduk. Pencereleri açıp yardım çağrısı yapmaya başladılar. Pamir ve Gülce'ye döndüğümde kurtulduk diye bağırdım lakin Gülce de Tamay gibi bayıldığını görünce Pamir'e bağırdım.
"Pamir lütfen dayan. Kurtuluyoruz Gülce'yi iyi koru dayan ne olur."
"Dayanamıyorum! Kahrolası yangında sıkışıp kaldık dayanamıyorum!
Birer birer gidiyorsunuz. Sizi koruyamıyorum lanet olsun!" bir yandan Gülce'nin baygın bedine sarılırken bir yandan haykırarak bağırıyor ve ağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAMAK İSTİYORUM
ChickLitHayat çok zalim ve dayanılmaz bir evrendi. Ben çocukluğumu hastane köşelerinde geçirip, dünyaya ikinci kez gözlerimi açmıştım. Bu zalim dünya beni küçücük yaşta hastalıkla savaşmayı öğretmişti. Tüm gücümle hastalığa göğüs gerip tekrar yaşamaya karar...