Bahtını Kumarda Kaybedene İlk Şansı Küser

186 16 41
                                    

Hiç kumar masasına oturmamıştı. Oturmasına gerek kalmamıştı, kumar hep onun peşinden gelmişti. Apartman kapısını hızla geçip saklanmak istediğinde dahi ona yakalanmıştı. Şanssızlık da denilebilirdi ama mevzubahis durum öyle bir noktadaydı ki şanssızlığı uzun zaman önce kumar masasında kaybetmiş olmalıydı.

Halbuki o masaya hiç oturmamıştı.

Evdeki masasına oturmuştu sürekli, yine oturacaktı. Apartman kapısını geçerse başaracaktı.

Anahtar diskini kapının üzerindeki lense gösterdi. Kilidin açılma sesi bir kez daha geldi. Bir kez daha kapıyı zorladı ve kapı bir kez daha açılmadı.

Başını eğip alnını kapının cam kısmına dayadığında siyah saçları omuzlarından aşağı kahrından döküldü. "Yine mi? Hayır, bu gece olmasaydı en azından," dedi. Kendine mi mırıldanıyordu kapıya mı hayıflanıyordu o dahi emin değildi. Soğuk siyah demire değen alnını çekti. Kapının ardını gösteren camla karşılaştı, camdaki yansımasıyla karşılaştı ama bakmadı. İki adım geri çekildi ve önce sola ardından sağa baktı.

Her zaman kapılardan birinin önünde oturur olurdu. Yine oturuyor olmalıydı. En tatsız bahtsızlıktan her gün kepçeyle nasibini alıyordu ama o kadar olmamalıydı. Evi yokmuş gibi sokaklarda oturan çocuğun onun kapıda kalacağı gün evde oturası tutacağı kadar bahtsızlıktan söz edemezdi, kimse öyle bir şanssızlıktan söz edemezdi.

Tekrar sola baktığında gördü onu. "Fenyx," diyerek seslendi. Elektronik sigarasıyla sokağın duman trafiğine katkıda bulunan, çömelmiş vücudunun sırtını duvara dayamış olan çocuk onu duymadı. Sağ elini ağzına yaklaştırıp "Fenyx!" diye bağırdı.

Elektronik sigarayı ağzından çeker çekmez döndü, dumanı ona doğru üfleyip yüzünü dumanla gizledi. "Efendim Eiffel."

"Koş kilitçiyi çağır," dedi kaşlarını çatarak. Ne olacağını bildiği için yüz ifadesini erkenden hazırlamıştı.

"Ben niye yerimden kalkıyorum sen arasana." Eiffel yanılmamıştı.

Kilidi bozuk kapının camı, kapıdan beklenemeyecek derecede sağlam olduğundan kafasıyla camı kırıp kapıyı arkadan açma olasılığını düşünmedi bile. "Kredim bitti, eğer vereceksen arayım."

"Olmaz!" dedi çocuk ve sanki onu uzaklaştırıp götürmesini umarmış gibi lafından önce çektiği dumanı yüzüne üfledi. "Ben de senden isteyecektim."

"Eğer kilitçiyi çağırırsan kendiminkiyle beraber sana da yüklerim."

"Şimdi yükle?" dedi çocuk kalkan kaşlarına karşı düşen omuzlarıyla.

"Toplantıma geç kalmamalıyım."

"Bekleteceğini bildire-"diyordu ki çocuk Eiffel dayanamadı.

"Param yok tamam mı? Param yok, ne dememi bekliyorsun anlamıyorum. İlk dediğimde koşmuş olsan şu an varmıştın."

Fenyx ayağa kalktı. Pantolonuna vurarak elini silkeledi ve silkelenmiş eliyle saçlarını düzeltti. "Bu kadar acilse sen de gidebilirdin."

"Yürümeye mi üşendin? Birkaç adım at da içtiğin zıkkımın zehri vücuduna yayılsın."

"Tamam tamam," dedi Fenyx ve Eiffel'in arkasından geçerek sokağın kızın sağında kalan tarafına doğru yürüdü. "Zaten ona soracaklarım da vardı."

Kapıyla baş başa kaldığında başının yansımasını görmek düşünmeye başlamasını sağladı. Olasılık ya da seçim de diyebilirdi ama o kumar demeyi tercih ediyordu.

Fenyx'i her gördüğünde çocuğun içtiği o zıkkıma başlamakla onun biraz daha az içmesini sağlamak için türlü planlar kurgulamak arasında seçim yapıyordu, risk alıyordu.

Toy Olmayan YumurtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin