Birbirinden farklı konularla oluşturulmuş her biri birer bölümden oluşan Jikook ficidir.
#bunny 1
#minkook 5
#kookmin 25
#jimin 49
#jungkook 56
Lunastelll🎑⭐
Başlangıç Tarihi:15.03.2022
*Fic hakkında bilmenizi isterimki aklıma gelen fikirlerden ya da karşıma çıkan fanartlardan hayal ederek kendi yazdığım her bir kurgu birer bölümlük bir fic olacak. Uzun bir hikaye yazıp okuyucuyu bekletmektense tek kitapta birden çok kurgu yazıp hem kendimi hem okuyucuyu sıkmadan bir şeyler yazmak daha iyi olacaktır. Aynı zamanda yazmak isteyipte ben bunu yapamam dediğim birçok konuyu tek bölümde deneyimlemiş, ayrı ayrı on onbeş kitap yazmaktansa tek kitapta birden fazla hikaye oluşturmuş olurum diye düşünerek başlıyorum.
**Sık sık bölüm geleceği sözünü vermemekle beraber, ben bugün yazmak istiyorum deyip yazmaya başlayacağımı, keyfime göre hareket edeceğimi bilmenizi isterim. Sizin açınızdan bölüm bekleme derdi olmayacak çünkü her hikayenin finali tek bölümde verilmiş olacak zaten. Tavsiyem kitabı kütüphanenizden çıkartmamanız ve ben bölüm attıkça canınız isterse, keyfiniz yerindeyse çıtır niyetine bir bölümlük güzel ve kaliteli şeyler okumanız.
***Bölümler ne acayip uzun olacak ne de aşırı kısa. Her şeyin tadında olmasını istiyorum. Olurda çok beğenilen bir bölümle karşınıza çıkarım o zaman yoğun istek olursa part 2 yayınlarım. Tabi bunlar için şu an erken ve lafı çok uzattım.
****O zaman ilk kurgumuzla başlayalım diyorum, keyifli okumalar.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Komiser Jeon, sıkıldım."
Çıldırtıyordu. Yaramazlık istediğini belli eden flörtöz sesi kulaklarını her doldurduğunda Jungkook'u çıldırtıyordu ve sanki Jimin bunun farkındaymış gibi, ki Jungkook farkında olduğuna kalıbını basardı, ukala gülümsemesini yüzüne takınmış küçük bir bebek gibi mızmızlanıyordu.
Jungkook onu duymamazlıktan geldi. Önündeki mavi dosyaya yüzünü biraz daha yaklaştırıp yazılanları okumaya devam etti.
"Komiser Jeon, acıktım. Bari bana yemek verin."
Jungkook başını yukarı kaldırmadan gözlerini Jimin'e dikti. Doğru söyleyip söylemediğini anlamaya çalışıyordu. Nezarethanedeki tahta bankın üstünde yan bir şekilde uzanmış dirseği üzerinde yatıyordu. Elini yanağına yaslamıştı ve tombul yanaklarıyla beraber büzdüğü dolgun dudakları daha çok ortaya çıkmıştı. Yüzünde tatlı bir gülümseme vardı ama bu onu tehlikeli gösteriyordu. Sanki ne yaptığının farkındaydı.
Sonunda doğru söylediğine karar verip derin bir nefes aldı ve başını kaldırıp tekerlekli sandalyesini sağ tarafa doğru sürükledi Jungkook. Telefonunu eline alıp bir numarayı tuşladı.
"Buraya atıştıracak bir şeyler yollayın."
Bakışları Jimindeydi ve o telefonda konuşurken an be an yüzünde büyüyen sırıtmanın geniş bir gülümsemeye dönüşmesini hiçbir mimiğini yansıtmadığı yüzüyle incelemişti.
Bazen, gerçekten bu çocuğu anlamıyordu. Jimin öyle bir şeydi ki doğruyu bile söylese sanki işin içinde bir oyun, bir yalan vardı ama ona uyum sağladığınızda yüzüne koyduğu tam şu an ki gibi olan o gülümseme size bunu unutturuyordu. Yalan söylüyorsa bile umursamıyordunuz. Büyüleyiciydi. İşte bu yüzden tehlikeliydi.