I'm A Little Monster / Episode Two

639 64 61
                                    

Elinde tuttuğu son kitabıda kitaplığa koyup arkasında duran çalışma masasına ellerinden destek alarak kalçasını yaslamış kalıplı adama baktı.

"Oldu mu?"

Jungkook gülümseyip başını salladı.

"Mükemmel oldu. Aferin, Park."

Jimin'in sinirlenip kendisine soyadı ile seslenmeye başlamasından sonra İkili birbirine bu şekilde hitap etmeye başlamıştı; Jeon, Park. Jungkook bunu her ne kadar eğlendiği için sürdürse de Jimin Jungkook'a her an sinirli kalabilme kapasitesine sahip olduğu için ona her seferinde soyadı ile sesleniyordu. Bu onların iletişim şekliydi. Jimin her zaman sızlanır ve bir şeyler yüzünden huysuzlanırdı ve Jungkook onu alaylı bakışlarla süzer sivri dili ile her ne kadar en az kendisi kadar sivri dilli olan Jimin'in kendisine karşılık vereceğini bilse bile onunla resmen dalga geçerdi.

"İyi, kendi işlerinide bana yaptırmaya başladığına göre iyi bir maaş bağlarsın bana. Malum, senin isteklerini yerine getirmekten kendi işlerime vakit ayıramıyorum. Belki uşak tutarım."

Jungkook kıkırdayıp omuz silkti.

"Olur."

Jimin sinirli adımlarla kendisinden uzun olanın önünde durdu. Saçma sapan şeyler için Jimin'in üzerinde büyü kullanıp onu yanına çağırıyor, ve gereksiz işler yaptırıyordu. Şayet büyü etkisi altında olmasaydı Jimin onun canını okur ve kendisine emir verdiği için özür bile dilettirirdi ama işte, şartlar eşit değildi.

"Bana bak ukala Jeon, bu sondu. O aptal büyülerini üzerimde kullanmaya devam edersen sırrın ikimizin arasında kalmaktan çıkar. Herkese her şeyi anlatırım."

Jungkook'un sinirle kaşları çatıldı. Karşısındaki genci belinden tuttuğu gibi kendisiyle yer değiştirdi ve küçüğünün sırtını masaya iyice yaslayıp üzerine eğildi.

"Beni tehdit mi ediyorsun minik Jiminie? Şu saatten sonra ben olmadan nefes alabileceğini mi sanıyorsun?"

Parlak boynuzlarının saçlarının arasından süzülerek ortaya çıkmasına izin verdi. Yan bir sırıtışla elini Jimin'in çenesine atıp baş parmağı ile okşadı yumuşakça. Bakışları sarışın olanın dudakları ve çenesini okşayan başparmağı arasında gidip geliyordu.

"Aşık olduğun bu şeyler seni bana mühürledi. Unutma Park."

Jimin parıl parıl parlayan boynuzlara titrekçe bakıp iç çekti. Ne olursa olsun bu şeyler gözüne asla korkutucu gelmiyordu. Aksine her gördüğünde büyüleniyordu saçtığı ışıktan.

"Onlara aşık olduğum kadar senden nefret ediyorum."

Bakışları birbirini bulduğunda ikisininde yüzü ifadesizleşti. Jungkook burukça gülüp elini çenesinden çekti. Omuz silkip bir adım geri gitti.

"Sen bilirsin. Beni sevmek zorunda değilsin ama emirlerime uymak zorundasın."

Jimin sinirle Jungkook'u omuzlarından itip masa ile onun arasından çıktı. Emir kelimesinden nefret ediyordu, hele de kendisine karşı kullanılıyorsa.

"Aptalca emir vermek yerine yardım istesen anlarım, saçma sapan, kendin yapabileceğin halde sırf keyfin öyle istediği için beni çağırmanı anlayamam ama. Sen aciz misin? Kendi işini kendin göremiyor musun? Hiç olmadı yap bir büyü, iki dakikaya hallet her şeyi. Saatlerdir şu kitaplığı düzenliyorum. Elini tek bir şeye bile uzatmadın Jungkook. Ne bu? Beni emrin altında bir hizmetçi olarak görmek sana zevk mi veriyor?"

Jimin kaşları çatık bir şekilde sinirle konuştuğunda Jungkook onun büzülü dudaklarına odaklıydı.

"Senin benim yanımda olman bana zevk veriyor."

Jimin şaşkınlıkla kaşlarını havaya kaldırdı. Doğru duyduğundan emin değildi.

" Ha? "

Ağzından çıkan küçük mırıldanma ile Jungkook istifini bozmadan konuşmaya devam etti bakışları hala küçüğünün dudaklarındayken. Bir kere öpse ne olurduki?

"Sinirli sinirli söylenerek oradan oraya koştururken seni izlemek hoşuma gidiyor. Büyü üstünden çekildiğinde karşıma geçip bana böyle hesap sorman çok hoşuma gidiyor. Dünya üzerindeki en korkutucu varlık olmama rağmen benden hiçbir şekilde korkmaman, karşımda sesinin bile titrememesi hoşuma gidiyor. Bana güzel olduğumu söylemek istercesine baktığın her an hoşuma gidiyor. Seni emrim altında biri olarak görmüyorum, sadece bütün bunlar bana zevk veriyor ve bende öyle değilmiş gibi davranıyorum."

Jimin öylece susup hiçbir cevap veremediğinde Jungkook gözlerini onun gözlerine çevirdi. Utanmıyordu fakat kutsal bir varlık olarak bir insanın karşısında bu hale düşmek değişik hissettiriyordu. Hem düştüğü durumdan rahatsızdı hem de saçma bir şekilde rahatlamış hissediyordu.

"Seni evine yollatayım. Benim biraz daha işim var."

Jimin'in yanından geçip sandalyesine oturdu. Masanın üstündeki telefondan şoförünün numarasını çevirirken sandalyesinin geriye çekilmesi ile aleti elinden düşürdü. Hemen peşinden Jimin kucağına yerleşti. Gözleri anın şokuyla genişlerken elleri öylece Jimin'in iki yanında kalmıştı. Asırlardır dilden dile anlatılıp insanlara korku salan bir yaratığın şu an bu durumda olması inanılır gibi değildi ama işte, en az Jungkook kadar tehlikeliydi Jimin de.

"Aşıksın sen bana."

Jungkook gülümseyip ellerini Jimin'in beline yerleştirdi. Onu biraz daha kendine çekip sırıtırken konuştu.

"Diyelimki öyle, ne yapacaksın?"

"Sen önce itiraf et sonra ben marifetlerimi gösteririm."

Sarı saçlarını savurup gözlerini çok hafif kısarak Jungkook'a gülümsedi. Masum yüzünün aksine içinde bir tilki yatıyordu.

"En az senin benden nefret ettiğin kadar aşığım sana."

Jimin gülümseyip kucağında oturduğu bedenin yüzüne yaklaştı. Bir elini uzun olan gencin saçlarının arasına daldırıp hafifçe geriye doğru çekti ve Jungkook'un yüzünü kendi yüzüne doğru kaldırdı.

"Çok aşıksın o zaman."

"Bilmem, çok mu nefret ediyorsun benden?"

Jungkook gülümseyip sordu.

"Çok."

Yüzlerindeki gülümseme kıkırdamaya döndüğünde Jimin mırıldandı.

"Seni seviyorum Jungkook, sandığının aksine."

Jungkook'un bakışları ömrü boyunca ilk defa şefkat doldu. Hayatında ilk defa bu kadar dolu hissetti. Güzel olan bütün duygulara ilk defa merhaba dedi.

"Bende seni seviyorum, Jimin."

Jimin Jungkook'un saçlarına biraz daha asılıp onu kendine daha çok yaklaştırdı.

"Sana benden başkası yok, Jeon."

Jungkook gözlerini ayırmadan fısıltılı sesi ile konuştu.

"Bana senden başkası hiç uğramadı zaten, Park."













Çok ama çok kısa bir bölümden merhaba. Yazarlık hayatım boyunca yazdığım en kısa bölüm 😬

Aktiflik bozulmasın diye yazılmış minik ama etkili bir bölüm oldu bence. Fic şu sıralar büyük ilgi görüyor ve gerçekten minnettarım. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Keyifli okumalar 💜

Lunastelll🎑⭐

27.08.2022

One Shots Series -{Jikook}-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin