14. bölüm

1.3K 108 119
                                    



Bugün, bir başka aydı sanki sabah. Camımdan içeri giren rüzgar eşliğinde gün ışığı, bir başka vurdu bedenime. Aynadan baktığım yansımam diğer günlerin aksine parlıyordu. Her zaman duyduğum ama hiçbir zaman inanmadığım o ışıltıya ilk kez kendim şahit olabilmiştim sonunda.

Nedeni neydi peki?

Manjiro'ya bir şans vermem mi ya da durmadan dibime girip peşimden bir an olsun ayrılmayışı mı? Sevilmek her zaman, insanı bu kadar güzel mi hissettirirdi?

Biraz daha bu hallerde gezinirsem, daha önce Manjiro'ya şans vermediğim için kendime kızacağım.

Başımı iki yana sallayıp son zamanlarda iyice uzayan saçlarımı kafama göre topladım. Topuz da değildi at kuyruğu da, garip bir şekli vardı. Odamdan çıkıp mutfağın yolunu tutarken ilk önce banyoya gitmeme nedenim mutfaktan gelen, beni cezbeden kokulardı. En son bu kokuyu aldığımda annem ve babamla beraberdim.

Mutfağı salona bağlayan duvardan başımı hafifçe çıkarıp karşımdaki şaheserle mest oldum bir süre. Yani, hadi ama? Sizin de evinizde yemek yapmaya çalışan bir adet Manjiro olsa siz de öylece durup seyredalardınız. Ah ama doğru, sizin bir Manjiro'nuz yoktu değil mi? Tüh!

Kendi kendime gülerken biraz abartmış olacağım ki bakışları beni bulmuştu.

"Orada duracağına gelip yardım etmeye ne dersin?"

Başımı iki yana salladım anında.

"Seni kabullenmemin karşılığında her iş senindi, unuttun mu?"

Az önce ben başımı sallarken çatılan kaşları havalanırken hoş kahkahası harika kokularla buluşmuş ve istemsizce kocaman gülümsemiştim.

"Yemek senin işin diye biliyorum?"

Tek kaşımı kaldırıp duvarın ardından tamamen çıkıp masanın üzerine oturdum.

"Cinsiyet ayrımı mı yapıyorsun şu an sen?"

"Aman efendim, ne haddime?"

"Kaşınma Mikey, yoksa yenilmez falan demem sallandırırım seni balkondan aşağı."

Pişirdiği omleti tabaklara hazırlayıp tam önüme geldi ve ellerini iki yanıma sabitlerken üzerime doğru eğildi.

"Yapma ya?" derken biraz daha eğildi ve tam dudaklarımın üzerinde durdu. Konuşsa birbirine kavuşacaktı dudaklarımız. "Denesek mi?" dudakları dudaklarıma sürtmüş ve sonrasında tamamıyla bastırmıştı dudaklarını. Hareketsizce öylece kaldı önce. Ben ne olduğunu anlamadan da öpüp geri çekildi ve beni sandalyeye oturtup önüme servisleri koydu.

Az önce n'oldu, ben anlamadım?

"Sen ne tatlı olmuşsun böyle."

Manjiro kesin bana büyü yaptı. Bu olanların başka açıklaması olamaz.

"Ne diyorsun sen be?"

Şu herif yüzünden ilişkideki öküzün ben olduğumu söyler dışarıdan izleyen biri.

"Önümde olan yemekten daha cazip duruyorsun, diyorum. N'apsak, kızışsak mı ki?"

Kızışsak mı ki ne geri zekalı? Hödükçe seks teklifi mi?

"Sana dalarım çocuk, adam gibi kahvaltını et."

Hoş kahkahası yeniden kulaklarımı şenlendirirken önüme koyduğu tabağa odaklanmaya çalıştım. Son zamanlarda her şey öyle güzel hissettiriyordu ki, normal hayattaki en sıradan aktivite olan nefes almak, yürümek bile daha zevkliydi. Ve bu fazlasıyla korkutucuydu.

lider//tokyo revengers Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin