16. bölüm

902 74 45
                                    


İlişkiler, günümüz dünyasında eksilen nüfusla ciddi önem arz etmeye başladı. Artık insanlar, aşkı, güveni bile bırakıp birlikte olmak için ilişkiye girme evresine geçmiş bulunmakta. Evlenmek için evlenmek, olsun diye yapıyorlar artık her şeyi. Bu yüzden kilitlenme mevzusu da giderek azalmış, hatta yokluk dönemine girmişti. Hayat eşini bulup beraber olman o kadar zor bir kavramdı ki bu günlerde.

Yine de Takemichi bulmuştu. Belki ona bunları öğretecek bir anneye veya eşini korkutacak bir babaya sahip olmamıştı ama ilerleyen zamanlarda evlat alındığı aile, ona gerçek bir ailenin nasıl olması gerektiğini az çok öğretmişti. İki beta erkekti ebeveynleri. Kendi ailelerinin onlara yüz çevirdiği bir çiftti ama buna rağmen, kendi aile kayıplarına rağmen ona bir aile olmuşlardı. Umutsuz, terk edilmiş bir çocuğa umut, hayat olmuşlardı. Takemichi çok şey borçluydu onlara. Şimdi bile, yaşıyorsa sebebi onlardı.

Geç bulmuştu çoğu şeyi ama sonuçta sahip olmuştu en sonunda. Şimdi de kimsenin kolay kolay sahip olamayacağı bir şeye sahipti. Onu seven ve her şeyden koruyacak bir alfaya. Dünyada her şeyi yapmak için yapan insanların aksine o, seviliyordu. Gerçekten kırmızı iplikle birbirlerine bağlı kaderlere sahiplerdi. Buna rağmen, onu yetiştiren ailesine, hayatında olan arkadaşlarına rağmen alfa ve omega arasındaki ilişki onu fazlasıyla korkutuyordu.

Kendi öz ailesi tarafından terk edilmişti. Çocukken çok itilip kakılmıştı. Izana sayesinde arkadaş edinmiş ve bir abiye sahip olmuştu. Sonrasında da kendisine yeni bir aile bulmuştu ama o korkusu hep içinde kalmıştı. Hiç belli etmeden usul usul işlemişti en derinlere. O kadar büyük bir yere sahipti ki... hele de Manjiro'ya olan sevgisi de eklenince buna, bu durum iyice katlanıyordu.

Manjiro'yla yaptıkları konuşmanın ardından yalnız dönmüştü evine. Manjiro süre vermek istemişti ona. İçten içe kahrolması çok canını yakıyordu. Takemichi'ye kendini daha nasıl ifade edebilir, nasıl kendine güven duymasını sağlayabilirdi? aklı almıyordu. Daha ne yapmalıydı?

Bir alfa, hele de kendini omegasına adamış, kilitlenmiş bir alfa, omegasının güvenini kazanamazsa yaşayamazdı. Bu durum, ölümlerin en beteri olarak. tanımlanırdı kitaplarda. Manjiro'nun yaşadığı acıyı tanımlayabilecek bir kelime yoktu, hal böyleyken.

"Onu seviyorsun." dedi, yine içinde olan ve omegası olduğunu öğrendiği o ses.

"Onları seviyoruz." diye ekledi. Alfası ve Manjiro tek bir kişiydi ama yeni yeni birleşiyordu aslında. Kabullenme süreciyle birleşme başlıyordu. Eşiyle kavuştuğunda yaşanıyordu.

Ama hem Manjiro hem de Takemichi içlerindeki ikincil cinsleriyle birleşmede sorun yaşıyordu, Takemichi'nin endişeleri yüzünden.

"Ya o da giderse?" dedi Takemichi, ilk defa omegasına cevap vermişti. Normalde hep o konuşur, Takemichi de duymazdan gelirdi.

"Beta babaların bırakmadı ama seni. Izana veya Senju da bırakmadı."

"Ama onlara bağlanmayacağım ki? Manjiro hayatımdan çıkmamalı, yani, o daha başka bir konu." sesinin tonu artmıştı Takemichi'nin. Şu an dışarıdan biri görebilseydi bu halini, kesin akıl hastanesine kapatılırdı. İkincil cinslerle konuşmak, yaygın bir durum değildi. Ama şükredelim ki, şu an odasında, yatağının içinde boş boş tavana bakarken konuşma içerisindeydi omegasıyla.

"Onlar da bizi seviyor Take. Mikey, Manjiro... aptal bir çocuk değil o artık. Gözlerinde ne gördüğünü biliyorsun, sen de gayet farkındasın her şeyin."

O konuşuyor ama aslında konuşmuyordu. Bu  durumda bile bunu sorgulamak varken zihni sadece karanlıktı. Karanlık, sadece ona dolu dolu bakan karanlık. Çocukken hep korkup kaçtığı o karanlık, şimdilerde kaçtığı yerdi. Artık ondan değil, ona kaçıyordu.

Elini, düşüncelerle bile hızlanan kalbine götürdü. Kalbi dahi sanki onun adını söylüyordu kendisine. Zaten asıl problem, her zerresi Manjiro'dan yanayken ondan uzak durmaya çalışmasıydı.

Gözlerini yumdu. Aklına, daha önce çevresinde gördüğü ilişkiler geldi. Yakın çevresinin, dışarıdan görüp şahit olduğu ilişkiler... hepsini düşündü. Hepsinde Mikey'i aradı. Onun, o düşündüğü ilişkilerdeki yerini.

ama düşünemedi bile.

Ne zaman Mikey'i bir başka ilişkideki sıfata koysa, bundan hoşlanmadı. Kendisinden başka biriyle düşünmüyordu. Sadece düşündüğü ilişkilerdeki yerini sorguluyordu ama o ilişkide kendi adını geçmediği için bile kızıyordu.

birinin take'e bir tane yapıştırması gerekiyordu...

Ani bir hareketle uzandığı yatağından kalktı. Derin derin nefesler alıp dolabına yöneldi. Camından içeri sızan ay ışığı, saatin ne kadar geç olduğunu belirtircesine dikiliydi gökyüzünde. Umursamadı, o an düşünmek istemedi hiçbir şeyi. Zaten içinde fazlaca yer edinen, öyle ki artık kendisine dahi yer bulamadığı, bedeninin her zerresinde gezinen duygular arasında endişe yoktu.

Sanki çok zor bir durumda bile kalsa Manjiro onu bulur gibi hissediyordu. Buna kulak veriyor, inanıyordu. Üzerindeki şortunu göz ardı ederek beyaz tişörtünün üzerine, kendisine ait olmadığına emin olduğu ve sahibinden habersiz dolabına attığı kapüşonlu sweatshirtü geçirdi.

hiçbir halta inancı yok ve çocuğun kıyafetlerini çalıyor... evet.

Aynadaki yansımasına bakıp gergin bir nefes alarak hızlı adımlarla önce odasından ardından da evden çıktı. Yolu umursamadı, nasıl olsa adımları yolu biliyordu. Tıpkı Manjiro gibi, onun adımları da kalbine doğru yol alıyordu. Saklamaya çalışsa da bu bir gerçekti. O ne kadar inat ederse etsin, kalp; her şekilde yolunu bulurdu.

•••

eveeeet bir hayli kısa bir bölüm oldu, farkındayım. hem de o kadar zamanın ardından...

bence de bana yakışmadı bspxndğdndsl

ama gerçekten çok yoğun bir dönemden geçiyorum şu an

ülkemden ve ailemden uzakta geçinmeye falan çalışıyorum djpdndşdndşem ebeveynlere bir kez daha saygı duydum, nasıl evi geçindiriyor bunlar oğlum?

biz geçinmekte güçlük çekiyoruz da sbpddnşdmdşdms

some students problems...

umarım bir sonraki bölüm çabuk ve sizleri tatmin edecek ölçüde gelir, inanın ben de istiyorum bunu. bu bölüm saçmaladıysam affola, kendinize güzel bakın ve marketlerin dahi kıymetini bilin, buradakiler rezalet de 👐👐

lider//tokyo revengers Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin