2.6

60 26 12
                                    

Önce yaşarken ölür insan,
sonraysa bedeni toprağın
altına girer ve Dünyayla
tüm bağlantısını keser.

Birini iyi bilirsiniz veya buna inanmak istersiniz. Sonra bir gün onun hakkında bir şeyler duyarsınız veya görürsünüz; ama inanmak istemezsiniz buna ve siz inanmadıkça onun hakkında daha çok şey görüp, öğrenirsiniz. Zaman insana; insanlara güvenmemesi gerektiğini öğretiyor. Bunu şu zamanlarda daha iyi anlıyorum, zamanla babama olan güvenim azaldı, arkadaşlarıma olan güvenim azaldı, en sonsa; tanımadığım insanlara olan güvenim azaldı. İnsan kendine yaslanıp dik yürümesi gerektiğini anladım ama fazlasıyla geç oldu.

Okuduklarım hala aklımdan bir türlü çıkmıyordu. Kasanın içine baktığımda birkaç tane daha zarf olduğunu gördüm odada daha fazla kalmamak için zarfları elime alıp, kasayı kapattım. Dolabı da kapatınca odaya baktım tekrardan gözlerimdeki yaşlar biri aktıktan sonra diğerleri de peş peşe akıyordu. Telefonumu çıkardım ve titreyen ellerimle annemin odasının fotoğrafını çektim, odadan çıkmadan önce derin derin nefesler alıp gözyaşlarımı sildim. Kilitlediğim kapıyı yavaşça kilidini açtım ve başımı kapının arasından çıkarıp etrafı kontrol ettim. Kimsenin olmadığını anlayınca çıktım dışarı anahtarla tekrardan kilitledim kapıyı, elimdeki zarfları arkama saklayarak odamın olduğu kata çıkmaya başladım, merdivenleri ikişer ikişer çıkıyordum birinin görmesinden korktuğum için. Kapının önüne gelince derin bir nefes aldım ve kapıyı açmak için elimi götürdüm kapıya.

"Ah Sema kızım, ben de seni arıyordum."

Olduğum yerde kala kaldım dönüp bakmadım dahi Handan ablaya, elimdeki eskimiş zarfları iyice saklamaya çalışsam da belli etmemek için zorla konuşmaya başladım.

"Ne oldu, Handan abla? "

Sesim olduğundan daha da kısık çıkmıştı.

"Çocuklar seni soruyordu kızım, o yüzden seni arıyordum."

"Anladım birazdan geleceğimi söylersin."

"Tamam ben gideyim."

Handan ablanın gittiğini ayak seslerinden anlayınca derin bir nefes alıp aceleyle içeri girdim ve kapıyı kapattım ardımdan.

"İlk ben gidicem."

"Ya hayı, abi."

İki yaramazın sesi yaklaşırken aceleyle zarfları okuma kitaplarımın arkasına koydum.

"Ben geldim ilk, yaşasın."

"Ben şenden, küçüğüm ya yajik bana."

"Neye yajik?"

"Tamam, tamam. Kavga etmeyin, hepimize yajik."

Dedim gülümseyerek, ben gülünce ikisi de gülümsedi ve ortamdaki gerginlik dağıldı az da olsa. Derin bir nefes aldım, hiçbir şey yokmuş ve olmamış gibi davrandım, yatağa oturdum ve öylece aynaya bakıp düşünmeye başladım. Düşündüğüm her saniye daha da düşünmeye devam ettim, bir el beni karanlığa çekti ve orada kalmamı istiyormuş gibiydi aklımdaki düşünceler, ardı arkası kesilmiyor kendimi, okuduklarımdan uzağa atamıyorum. Abim varmış, annem aslında sevmeyerek evlenmiş aklımdaki soruların biri bitmeden bir diğeri geliyor ve bunu sadece ben çözebilirim.

"Sema abla."

Bana dokunan minik adamla kendime geldim, minik civcive bakınca yalandan da olsa gülümsedim.

"Efendim kuzum?"

"Fındığı sevecektik."

Bu cümleyi kurmasıyla bir anlık da olsa düşündüm ve geri çıktım o düşüncelerden.

Çıkmaz Sokak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin