2.7

24 15 6
                                    

Her şeye inanıp güvenen sen,
Güvenini bir kere kırana;
Bir daha güvenir misin?
Ben güvenmem!

Annemin de dediği gibi; yeni bir gün ve yeni ümitler. Annemde şöyle bir özelliği fark ettim; her daim yazmamış annem ya canını yakan olayları yazmış yada üzgün olduğu zamanlar yazmış ama hiçbir şekilde devamlı olarak yazmamış yani günlük gibi tutmamış. Yataktan kalkmayacak bunları düşünmeye devam ederken birden bire dışarı çıkma isteyi geldi, yataktan kalkıp yatağımı düzelttim daha sonra da kıyafet seçmek için dolabımın yanına gittim. Gardolabımı açıp içinden; beyaz crobumu, mavi yırtmaçlı kotumu aldım ve duşa gitmek için banyoya gittim. Yaklaşık yarım saat sonra duştan çıkınca siyah halka küpelerimi takıp saçımı düzleştirmeye başladım. Nereye gideceğime karar vermediğim için önceliğim hazırlanmaktı, saçımı düzleştirmemde bitince makyaj malzemelerinden sadece Eye-Liner alıp gözüme çektim sıra ayakkabıya gelince, beyaz sandalet ayakkabımı giyince hazırdım. Aynadaki yansımama bakınca biraz kendimi beğensemde hemen bu düşünceden çıktım ve odanın kapısına doğru ilerleyip, kapıya gelince merdivenlere doğru ilerlemeye başladım. Merdivenleri birer birer inmek yerine ikişer, üçer inmeye başladım merdivenleri inince karşıma babam çıktı ama umursamadan askılıktan beyaz çantamı alıp, telefonumu içine koydum. Özel tasarım olan duvara monte edilmiş, aynaya baktım saçımın dağıldığını görünce ellerimle düzeltip kapıyı açtım tam çıkacakken babam konuşmaya başladı.

"Nereye gidiyorsun?!"

Sert çıkışıyla irkildim, açtığım kapı açık bir şekilde öylece kalırken yüzüne dahi bakmadan konuşmaya başladım.

"Bu seni hiç alakadar etmez!"

"Hım öyle mi!?"

"Evet öyle."

Kapıdan çıkmamla beraber kapıyı arkamdan kapattım. Cüzdanımdan otobüs kartımı çıkarıp otobüs durağına doğru yürümeye başladım sanırım eskisi gibi hiçbir şeye hevesim kalmamıştı; ne okula, ne resme nede diğer şeylere derin nefesler alırken arkamdan birinin ayak sesini duymamla arkama döndüm.

"Sema hanım, Nazirhan bey sizi götürmemi istediler."

"Teşekkür ederim ama gerek yok, kendim gidebilecek yaştayım."

"Bana verilen emir bu yöndeydi Sema hanım."

"Tamam geliyorum."

Babam olacak o adamın ne kadar katı kuralları olduğunu bildiğim için itiraz etmedim, itiraz edip gitseydim de; bu sefer benim yüzümden işinden olacaktı çocuk o yüzden geldiğim yolu tekrardan giderken buldum. Cüzdanıma otobüs kartımı koyup, telefonuma baktım iki bildirim vardı bildirime girince ekranda arkadaşlarımla beraber geçen sene çekmiş olduğumuz bir fotoğrafın olduğunu görünce yüzümde tebessüm belirmişti. İnstagrama koyulan fotoğrafın altına 'Çok özledik ❤' yazılmıştı. Simge'nin beni de etiketlediği fotoğrafın altına bende yorum yaptım, 'Ne günlerdi ya, bir gün tekrarlayalım yine.' yazdıktan sonra gönder tuşuna basıp ekrandaki diğer bildirime baktım, Emre diye biri takip isteyi atmıştı profiline girip baktığımda, lisedeki sınıf arkadaşım olduğunu anladım. Arabanın yanına gelince kapıyı az önceki çocuk açınca bende arabaya bindim. Derin bir nefes aldım ve nereye gideceğimi düşünürken telefonum titredi, ekranı açıp kimin yazdığına bakınca Simge'nin yazmış olduğunu gördüm, mesaja girdiğimde,

'Müsait misin? Her zamanki kafede buluşalım.'

'Müsaitim, geliyorum.'

Yazıp gönderdikten sonra telefonumun ekranını kapattım.

"Nereye gidiyoruz Sema hanım?"

"Siz beni Taksim'e bırakın, ben arkadaşlarımla buluşacağım."

"Pekala."

Çıkmaz Sokak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin