2.8

24 16 3
                                    

Ölümden korkma,
Herkese var ölüm.
Ölülerden korkma,
Ölüler öldü sen;
Yaşayanlardan kork!

Emre de ben de kötüydük ama Emre belli etmemeye çalışıyordu. Derin bir nefes aldım ama hiçbir şey düzelmiyordu ellerimle yüzümü kapatıp tekrardan ağlamaya başladım. En nefret ettiğim şey ağlamak, benim gözümde ağlamak acizlik, birilerinin ilgi için kullandığı bir şey gibime geliyor ama şuan bende ağlıyorum ve en nefret ettiğim şeyse her ağladığımda yüzümün kıpkırmızı olmasıydı. Hıçkırıklarım bir çocuğunkinden farksızdı, ardı arkası gelmiyor ve dış dünyayla sanki; tüm alakamı kesmişim gibime geliyordu. Emre telefonda konuşurken bile dikkat kesilmedim sadece Sema'yı düşünüyordum, polislerin dedikleri kafamın içinden çıkmıyordu bir türlü. Ağlayarak bir yere varamayacağımı söyleyen iç sesimle birlikte gözyaşlarımı sildim. Her şeye kendimi hazırlanmalıydım ama en kötü ihtimal bile olsa asla ağlamamam lazımdı Betül ve Fatma benim bile bu halde olduğumu görseler daha kötü olurlar diyerekten içimden, gözyaşlarımı sildim ellerimle. Emre telefon görüşmesini bitirince bende torpidodan şişedeki suyu çıkarıp içtim titreyen ellerimle. Ardından telefonumdan Betül'ün numarasını arayıp kulağıma götürdüm.

"Efendim güzelim?"

"Kuzum Sema'yı hasta haneye kaldırıyoruz. Sakin ol henüz hiçbir şey yok. Sadece... Yanında olalım dualarımızı eksik etmeyelim. Hangi hasta hane bilmiyorum Miraç'ı arayıp sorar mısın?"

"Ne! Nasıl oldu bunlar. "

"Betül anlatacak halde değiliz şuanda sadece hasta haneye gidelim."

"Tamam ben Fatma'yı da arayıp hasta haneye geçerim."

Tamam dedikten sonra telefonu kapattım. Her şey ne kadar da ani gelişmişti? Umarım iyi olursun Sema, henüz her şey için çok erken gitme...

"İyi değilsin biliyorum Simge. Ayakta durmak zorundasın çünkü; diğerleri de geliyor."

"Ayakta duruyorum zaten Emre."

Zira düşerdim ve kimse kaldıramazdı. Ben hayatım boyunca şuna inandım; bir insan bir kere düşünce, etrafındaki herkes bir tekme daha atar insanlar bunu gelenek haline getirmiş oysa ki düşen birine tekme atmak yerine elinden tutup kaldırmak gerekmektedir. O yüzden duygusuz biriymiş gibi görünmeye çalışıyordum aksi takdirde; insanlar beni pasif olarak görecektir.

"Tamam."

Emre araba sürmeye devam ederken bende sadece düşünmeye başladım. İçimde yaşamam gerekiyor acımı da mutluluğumu da, derin bir nefes alırken pencereyi açtım diğer elimle de radyoyu açınca başımı arabanın penceresinden dışarıya çıkardım. Şarkı Lil Zey'in Vuslat adlı şarkısıydı, bir zamanlar takıntılı bir şekilde dinlediğim şarkı şimdi ise eskilerden sadece anıları hatırlatıyordu.

Yıldızlar eskisi gibi değil

Sadece yıldızlar değil bende eskisi gibi değilim.

İçimde esiyo' hava serin
Tatlı bi' kokusu var gecenin
Saatler akıyo' su misali

Sadece saatler değil günler de akıp gidiyor.

Gördün mü bi' yıldız kaydı yine
Tozları belki düşer üstüme
Heyecandan pat pat kalbim hep

Çıkmaz Sokak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin