3.1

16 5 5
                                    

Zaman diye,
Ömrümüzü çürüttük.
Zaman diye,
Geleceğimizi kararttık.

Simge gile gelip düz direk olarak yatmıştım, gündüz olduğunda ise bir an olsun beni yatağımdan çıkarmamıştı. Kendimi kötü hissetmeme neden olsa da sağlığım için katlanmak zorundaydım. Saatler birbirini kovalarken ben sadece televizyonun önündeki kanepede uzanıyordum. Evde temizlik yaparken Simge ben sadece boş boş uzanıyordum kanepede, canım sıkılınca sehpanın üzerinde duran üç tanelik serinin tekini aldım, isimlerinden anladığım kadarıyla fantastik bir seriydi. Yabancı yazarları sevmesem de seri açıkçası görünüşüyle, ismiyle beni oku diyordu. Scott Sıgler adındaki yazarın uyanış, kaçış, kurtuluş adlı serisinin ilki olan uyanış'ı elime aldım. Mavi kitap kapağının üzerinde bir kızın gözü, dudakları ve burnu vardı yarım bir şekilde hoşuma giden kitap kapağını incelemeyi bırakıp açtım ve okumaya başladım.

Aralıksız olarak bir saatten fazladır okuyordum akışı o kadar iyiydi ki şuan, sayfa 65'deydim. Kitabı okumayı bırakmamın nedeni ise çalan kapıydı. Başımı kaldırıp kapıya bakarken Simge gelip kapıyı açtı.

"İyi günler hanımefendi."

Elinde bir çiçek buketiyle ve kocaman bir kutuyla duran adamı seyrederken kutuya kaydı gözlerim o kadar şıktı ki bi an benim için gelmesini istedim. Ardından bu düşünceyi hemen kafamdan silip kendimi tekrardan kitabı okurken buldum. Konuşmalardan ise uzaklaştım resmen gözlerim kitaptaki olayı görüyormuş gibiydi kulaklarım da aynı şekilde. Fantastik kurguları pek sevmesem de bu kurguyla büyük ihtimalle fantastik kurgulara başlayacaktım.

"Sema AYDIN."

Başımı kaldırıp etrafa baktım, Simge'yle göz göze gelmemiz bir oldu.

"Benim, bir sorun mu var?"

Dedim araya atlayarak, gözlerim Simge'ye tekrardan dönünce gülümsedi. Bir sorunun olmadığının göstergesi olarak.

"Şuraya imza atması gerekiyor, isterseniz siz götürün imzalasın."

"İmzamı alıp üstüme araba vesaire alamayacaksınız değil mi?"

Dedim çünkü artık herşeyden korkar olmuştum. Adam gülümserken yakasındaki kartı gösterdi.

"Sema hanım o biraz zor."

Dedikten sonra tekrardan güldü, bende gülümsedim Simge getirdiği kağıdı bana verdikten sonra bende imzaladım. Simge gidip tekrardan adama kağıdı uzatınca adam içeriye doğru indirdi eşyaları ve iyi günler dileyip gitti. Bana kim göndermiştir diye düşünürken Simge pek küçük olmayan çiçeğin içindeki küçük kartı bana doğru getirirken bende elimdeki kitabı tekrardan sehpaya indirdim.

Zaman diye,
Ömrümüzü çürüttük.
Zaman diye,
Geleceğimizi kararttık.
Sence de;
Yetmez mi bu,
Zamana bırakmalarımız?
- Miraç ATEŞOĞLU

Simge gidip kutuyu getirirken benim yüzümde bir tebessüm oluştu, merakla gelecek olan kutuyu beklemeye başladım. Bir kaç saniye içerisinde o da geldi. Kutuyu heyecandan titreyen ellerimle açtım, üstünde tüller vardı, tülleri teker teker ve yavaşça çıkarırken Simge konuşmaya başladı.

"Kızım hızlı olsana, meraktan çatladım burada."

Tekrar gülerken aynı şekilde devam ettim tülleri çıkarmaya. Son tül kalınca gözlerimi kapattım ve onu da çıkardım.

"Ya bu çok güzel ama."

Simge'nin lafı üzerine gözlerimi açtım. Karşımda kırmızı ip askılı bir elbise vardı, Simge eline alıp bana gösterirken dizinin arada bir yırtmacın olduğunu gördüm. Kıpkırmızı kesilirken kutuya tekrar baktım. Bir kaç kutu daha vardı heyecanla onları açmak isterken bir yandan da açmak istemiyordum. Elime dikdörtgen şeklindeki kutuyu alıp açarken içinde ne olduğunu merakla beklemek yerine yavaşça açtım, açmamla birlikte içinde bir not çıktı.

Çıkmaz Sokak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin