Beynim yerinden çıkacaktı sanki. Ne olduğunu anlayamıyordum. Başımda ve bacağımda çok şiddetli bir ağrı vardı. Sanki nefes alamıyorum. Gözlerimin kapandığını hissederken gördüğüm son şey kardeşimin gökyüzüne sahip gözleriydi...
-Harry'nin ağzından-
Y/n yere düşmüştü. Aksilik olacak ya önümüzde çok yüksek olmayan ama yine de yüksek sayılabilecek bir yer vardı. Y/n aşağıya düştükten sonra başını taşa vurmuştu.
-Harry: Y/N! Bana bak duyuyor musun beni? Gözlerime bak. Uyuma sakın!
Y/n beni anlamıyormuş gibi bakıyordu. Bacağına yerdeki dallardan biri girmişti ve başı kanamaya başlamıştı. Elim ayağıma dolaştı. Ne yapmam gerekiyor bilmiyordum. Tek bildiğim uyumaması gerektiğiydi. Kanamasını durduracak bir şeyim yoktu.bBöyle giderse kan kaybından ölebilirdi. Hayattaki tek varlığım olan kardeşimi kurtarmak gerekiyordu ama nasıl?
-Harry: Kardeşim kapatma gözlerini lütfen sende bırakma beni. Bak bana kapanmasın o güzel gözlerin.
Gözyaşlarım ben farkına varamadan bir bir dökülürken kardeşimin gözleri yavaş yavaş kapanıyordu. Y/n her daim gözlerinin toprağın bin tonunu sakladığını ve gözlerini çok sevdiğini söylüyordu. Kahverenginin bin tonuna sahip olan gözleri belki de onun mezarı olacaktı. Buna izin veremezdim. O benim en kıymetlimdi, tek ailemdi. Y/n daha fazla dayamıyormuş gibi gözlerime özür diler gibi baktı ve yavaşça gözlerini kapattı.
-Harry: Y/N KAPAMA GÖZLERİNİ NOLUR BIRAKMA BENİ!
Hava çok soğuktu ve yağmurda sanki yeryüzündeki kör gibi yanan yürekleri söndürmek istercesine çok hızlı yağıyordu. Gözümden akan yaşlara sanki yağmurla bir rekabet içine girmişti. Kardeşimin ölmesini istemiyordum. Ve birilerini bulabilirim diye koşmaya başladım.
-Harry: SESİMİ DUYAN VAR MI? LÜTFEN YARDIM EDİN!
Kendimi kandırıyorum sanırım. Gecenin bu saatinde bu tuhaf karanlık ormanda kim olurdu ki? Biz dışında. Ancak yanılıyordum. Biri bana doğru yaklaşıyordu. Yaklaştıkça iriliği karşında lâl olmuş gibi hissettim. Görüp görebileceğim en iri insan karşımda duruyordu. Ben kardeşimi kurtarmıştım. Tek ailemi kurtarmıştım. Ona bir şey olmasına asla izin vermem.
-X: Hey çocuk ne yapıyorsun burada çıldırdın mı?
-Harry: S-sadece kaybolduk. Kardeşim düştü. B-başı kanıyor. Bilinci kapandı.
-X: Hey önce sakin ol bakalım. Ben Hagrid ve kardeşine yardım edeceğim. Şimdi beni onun yanına götür.
İsminin Hagrid olduğunu öğrendiğim iri adamı Y/n'in yanına götürdüm. Y/n bıraktığım gibi duruyordu. Kanamaları artmıştı ve etrafında minik bir kan gölü oluşmuştu.
-Hagrid: Ow bu nasıl oldu? Onu acilen okula götürmemiz lazım.
-Harry: Ona bir şey olmayacak değil mi?
-Hagrid: Merak etme hiç bir şey olmayacak.
Hagrid onu hızlıca kucağına aldı ve bir yere doğru yürümeye başladı. Ben onun aksine ona yetişmek için koşuyordum. Yaklaşık on dakika koştuktan sonra önümüze kocaman bir şato çıktı. O kadar büyük ve görkemliydi ki gözlerimi alamıyordum. Hızlıca şatonun içine girdi. Arkasından onu takip ediyordum.
-Hagrid: PROF. DUMBLEDORE!
Sesi o kadar şiddetli çıkmıştı ki titrediğimi hissettim. Yanımızdaki tablo açıldı ve içinden bizim yaşlarımızda çocuklar çıkmaya başladı. İçlerinden beyaza yakın saçları olan bir çocuk konuşmaya başladı.
-X: Hagrid gecenin bu saatinde ne bağırıyorsun ve bu kız kim?
Uzun beyaz sakalları olan yaşlı bir adamın gelmesiyle çocuğun sorusu havada kaldı.
-Dumbledore: Hagrdi ne oluyor? Bu kız kim?
-Hagrid: Prof. ben verdiğiniz görev için yasak ormandaydım. Daha sonra bu iki çocuğu gördüm. Kız kafasını taşa vurmuş ve dallardan biri bacağına zarar vermiş. Bilinci uzun süredir kapalı.
Onlar konuşurken ben etrafımı inceliyordum. Etrafımızdaki çocuklar bize tuhaf tuhaf bakarken en çok dikkatimi çeken beyaza yakın saçları olan çocuktu. Herkes merak ve endişe ile Y/n'e bakarken o arkadaşları ile gülüyor ve dalga geçiyordu. Y/n hâlâ kan kaybediyordu ve biz burada öylece bekliyorduk.
-Harry: Neyi bekliyoruz? Hala kan kaybediyor görmüyor musunuz!?
-Dumbledore: Çocuk haklı Hagrid. Hemen revire götürün. Madam bu durumla ilgilenecektir.
Y/n'i revir dedikleri yere getirmişlerdi. Burası küçük bir hastane gibiydi. Görevli olan kadın hızlıca Y/n'le ilgilenmeye başladı. Bense kapıda bekletiliyordum. Yanıma yaklaşan uzun beyaz sakallara sahip yaşlı adamın gelmesi ile bakışlarım onu hedef almıştı.
🪄
Selammm.
Sınavlarım bu Cuma bitiyor. Ondan sonra daha aktif olacağım. Belki sahura özel ekstra bölümlerde gelebilir.
Bolca kalp ♡♡♡623 kelime...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SILLAGE*Draco Malfoy*
Fanfiction"İnsanlar iki kafa, dört kol ve bacaktan yaratılmıştı. Ancak bu hayatı yaşanılmaz kılıyordu. Tanrı ise buna bir çözüm buldu. İnsanlar artık tek kafa, iki kol ve bacaktan oluşuyordu. Ancak Tanrı tek bir şeyi ayırmadı. Ruhlarını. Böylece iki ayrı ins...