Herkese selamm. Uzun bir bölüm oldu. İyi okumalar dilerim hepinizee.
🪄
Başımda hissettiğim keskin ağrı göz kapaklarıma baskı uyguluyor ve gözlerimi açmamı engelliyordu. Aynı ağrı damarlarımda da kol geziniyor ve bedenimi tamamıyla ele geçiriyordu. Saçlarım yüzümü kapatmıştı. Hafifçe kıpırdandım ve herhangi bir yere bağlı olmadığımı fark ettim. Göz kapaklarıma uygulanan baskıya karşı gelerek gözlerimi açmaya çalıştım. Açılan gözlerime vuran ışık gözlerimi rahatsız etti ve geri kapama ihtiyacı duydum. Gözlerimi tekrar açtığımda yattığım yerden doğrulmaya çalıştım ve saçlarımı geriye attım.
Etrafıma baktığımda bir odada olduğumu gördüm. Bomboştu. Hiç kimse yoktu ya da ben öyle sanıyordum. Arkamı döndüğümde arkamda bekleyen ufak tefek bir yaratık olduğunu gördüm. Aslında Gringottstaki cin cücelere benziyordu ama bu daha farklıydı. Üstünde eskimiş bir çuval vardı ve daha ürkek gözüküyordu.
"Sonunda uyandınız bayan Potter."
"Nesin sen?"
"Ev ciniyim efendim. İsmim Dobby."
"Peki Dobby benim burada ne işim var?"
"Efendim size bir not iletmemi istedi."
"Ne notu bu?"
"Sadece dinleyin bayan Potter.
Kendini diğerine göre normal sanıyorsun?
Yanılıyorsun. Onun sadece sahip olduğu derin bir şöhret var.
Ya göreceğin rüyalar senin için bir kehaneti saklıyorsa?
En derinlerine bak! Gücünün kaynağına yüzünü dön.
Senin gücün parıltılı yaldızlarla dolu değil.
Senin gücün karanlıktan bile karanlık.
Kurtulmak istiyorsan şimdiden başlamalısın kendini yüceltmeye.
Tüm bu çabalar işe yarar mı bilinmez.
Ne yaparsan yap senin yolunun sonu karanlık olacak.
Aydınlığa hiç bir zaman kavuşmamış bir insan karanlığı sevebilir mi?
Senin tüm yollarının sonu aynı. Karanlık.
Karanlık senin en büyük korkun olacak.
Sevebileceğini düşündüğüm o karanlık senden en sevdiğini alacak.
Basit bir işaretin nelere sebep olacağını tahmin bile edemeyeceksin.""Dobby sen neyden bah-"
Ben henüz cümlemi tamamlayamamışken Dobby parmaklarını şıklattı ve bir anda ortadan kayboldu.
"Merlin aşkına! Cidden mi?"
Karanlık demişti. Ben zaten karanlıktım. Ben siyahtım. Hayat beni kendi karanlığına hapsetmişti. Sonraysa ben hayattan daha karanlık olmuştum. Ben karanlığa mecbur bırakılmıştım. Daha ne kadar batabilirdim bu karanlığa? Karanlık sadece sıfat olmayı reddetmiş ve benliğime bulaşmıştı.
Kaç yolum vardı ki hepsinin sonu hiçlik olacaktı? En sevdiklerimi henüz bir yaşındayken karanlığa kurban etmiştim zaten. Bu Karanlık benden daha kimi alabilirdi? Artık kimseyi karanlığa kurban edecek gücüm yoktu. O Karanlık benden iki kişi almıştı zaten.
Bir işareti hafife almamalıydım. Okul açıldığından beri bir kaç not daha almıştım. Bu işaret onlardan biri miydi yoksa tamamıyla beni hapsedecek bir işaret miydi?
Kahretsin! Kafam allak bullaktı. Öyle ki düşüncelerim yorulmuştu. Sadece uyumak istiyordum ama kim bilir ne zamandır ortalıkta yoktum. En son yemeğe gidiyordum. Etraf boştu ve bir kapı bile gözükmüyordu. Duvara yaklaştım ve elimi duvara değdirdim. Elimi çekmeden yavaş bir biçimde odayı turlamaya başladım. Belki kamufle olmuş bir kapı kulpu gibi bir şey bulurdum. 3 duvarda anormal bir çıkıntıya rastlamadığımda son duvara geçtim. Elime değen ufak bir tokmak gibi bir şey hissettim. İşte bu! Kapı kulpu. Kulpu çevirdim ve kapıyı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SILLAGE*Draco Malfoy*
Fanfiction"İnsanlar iki kafa, dört kol ve bacaktan yaratılmıştı. Ancak bu hayatı yaşanılmaz kılıyordu. Tanrı ise buna bir çözüm buldu. İnsanlar artık tek kafa, iki kol ve bacaktan oluşuyordu. Ancak Tanrı tek bir şeyi ayırmadı. Ruhlarını. Böylece iki ayrı ins...