Ölüm ve diriliş

1.7K 163 15
                                    

Öğrendiklerinin ağırlığını daha kaldıramamıştım ama bir yerden başlamak zorundaydım. Yağmurun büyülerinden biri sayesinde kendimizi saniyeler içinde okulda bulmuştuk. Herkese acil okula gelmeleri gereken mesaj çekip beklemeye başladık. Bahçedeyiz Yağmurla oturmuş diğerlerini bekliyoruz...
" tuana!" Kafamı kaldırıp sesin geldiği yöne baktım.
Bu okulun ilk günü müdür odasında azar işiten, sonrada duvara beraber resim yaptığım çocuktu... adını hala bilmiyordum. Bana doğru geliyordu bende ayağa kalkıp ona doğru gitmeye başladım.
" iyi misin?! Uzun zamandır yoktun.."  gözlerimde ne görüyordu bilmiyorum ama iyi şeyler görmediği kesindi. Bende yorgun hissediyordum zaten.
Kafa salladım. Konuşmak istemiyordum...
" sonradan duyduk.. başın sağolsun." Diyip elini ensesine attı.
" yorgun görünüyorsun. Çok kötü olmuşsundur eminim yani ne demeliyim bilmiyorum ama bişeye ihtiyacın olursa.." diyip durdu. Derin nefes aldı.
" diğerlerinden fırsat kalmaz ama yinede haberim olsun."

    Gülümsemek istedim ama yapamadım. Yanaklarım sanki tebessüm etmek istemiyordu..
" adını." Diyip yutkundum. Konuşmak bile zor geliyordu artık.
" adını hala bilmiyorum.."
o gülümsedi. Keşke bende gülümseyebilseydim..
" adım batu... batu Arslan.."
(Ateş ve buz kitabımı okuyanlar batuyu bilir isim benzerliği olsun istedim😁)
" beni zaten biliyorsun.."
batu tam bişey söyleyecekken gelen sesle lafı kesildi.
"Tuana!" Leyaydı bu. Okulun girişine baktığımda ülküyle hızlıca bana doğru geliyorlardı. Batuya döndüm.
" sonra görüşürüz." Diyip yanımdan ayrıldı.
Ülküyle Leya bana sarıldığında bende onlara sarıldım.  Saniyeler içinde Yağız'ın bağırışını duydum.yağmura bağırıyordu hemen kızlardan ayrılıp onlara doğru gittim. Yağız'ın önüne geçtim.
Bakışları benimle kesişir kesişmez sert bakışları yumuşadı. Sıkıca bana sarıldı. Bende ona sarıldım.
" iyi misin ?" Kolları aşırı sıkıydı. Bende ona sıkıca sarıldım
" iyiyim ama acil konuşmamız lazım yağız.."

Yağız geri çekilip merakla yüzüme baktı.
" çağan yaşıyor." Dedi yağmur pat diye.
" ne?!!" Herkesin verdiği tekin aynıydı.
" sen delirdin mi biz onu kendimiz gömdük!. Bizzat gözümle gördüm.! Tuanayı böyle bir planla mı öldürmek istiyorsunuz?!! Zaten kızın hayatını bitirdiniz?!! Sevdiğini aldınız!!"
Mete öfkeliydi, aynı diğerleri gibi.
" ister İnan ister inanma! Çağan yaşıyor ama hiç bişey hatırlamıyor. Tuanayı hatırlamıyor."
Herşey daha da çıkılmaz bir hal almıştı. Yağmur diğerlerine de olayı anlattıktan sonra çağanı almaya gitti. Bizim yapmamız gereken ise benim diğerleriyle yeni tanıştığımı zannetmesini sağlamaktı. Yağmurun dediğine göre çağan benle tanışmadan bir önceki gündeymiş.... Beni tamamen silmiş. Şuan tek tesellim hayatta olmasıydı...

     " ne zaman gelecekler ya?" Diyen esata baktım. Herkes ayaktayken ben bankta oturmuş stresle onu bekliyorum.
" sarılmadan duramam." Dedim fısıltıyla...
" napıcam ben?"
Kafamı kaldırıp diğerlerine baktım.
" kendini tutmak zorundasın.. eğer bişeyleri biz ona söylersek bu onun ölümüne yol açar." Dedi gölge
Konuşmadım.. tek yapacağım şey beni hatırlamasını beklemekti...

(Şarkı bence tam karşılaşma sahnesine uygun..)

    Ensemde bir rüzgar hissettim. Gözlerimi kapattım. Kalbim hızlandı.
" geldiler." Dedim fısıltıyla. Çağanı hissetmiştim. Rüzgar şiddetinş arttırdı.
" ölüm perisi anahtar çocuğu buldu.." yine kulağıma fısıldandı. Fısıltılar devam etti.
" anahtar çocuk anahtar çocuk olduğunu yeniden keşfetmeli..."
" ölüm perisi hafızasını ona geri vermeli.."
Kulağımdaki fısıltılara rağmen gözümü açıp ayağa kalktım. Okulun kapısına baktığımda ordalardı. Bize doğru geliyorlardı. Diğerlerini umursamadan onlara doğru gitmeye başladım. Diğerlerinin arkamdan geldiğini biliyordum. Yumruğumu sıktım. Koşup sarılmamak, öpmemek için... gülümsüyordu bana doğru geliyordu. Çünkü diğerleri arkamdaydı. Gamzelerini gülüşünü özlemiştim. Karşı karşıya durduğumuzda yüzüne bakıp gülümsedim. Beni tanımadığı için boş birine bakar gibi bakıyordu.  Gözlerinde bir ifade gördüm. Kaşları çatıldı. Kalbime bir sızı oldu. Onu gördüğüm içindi. Benimde kaşlarım çatıldı. Aynı etki onda da olmuştu... Leyayla Ülkü hızla gidip çağana sarıldıklarında onlara bakıyordum.
" özledik seni." Dedi Leya. Çağan şuanda benim Ege'yle tanıştığım gündeydi. Ondan sonrası yoktu. Benim adımı duyduğu ilk an yoktu...
" evet ya işlerim vardı görüşemedik." Dedi çağan. Olanları hatırlamıyordu. Kolumda bir kol hissedince sağıma baktım. Gölgeydi. Kolumu geri çektim. Bu iyi bir fikir değildi. Duygu karmaşasını durduramıyordum. Gülümseyip kafa salladı anladı...
" bu arkadaşlar kim?" Dedi çağan. Bakışlarım ona döndü.
" gölge ve tuana." Diyip gülümsedi esat.
" tuana bizim sınıftan, hatta bugün kızlarla ev arkadaşı oldu. Buralarda bizden başka kimsesi yok.. gölge de onun arkadaşı." Memnun oldum anlamında kafa sallarken gölgeye baktı ekini uzattı. Gölgeyle el sıkıştılar. Sonra gözleri bana değdi. Elini uzattı.
" memnun oldum." Dedi. Kalbimin terlediğimi hissettim. Siyah eldivenli ellimi ona uzatıp elini sıktım. Eldivenlerime baktı.
" vayy eldiven falan takıyorsun. Yakışmış." Dedi. Yutkundum. Şuanda ona sarılmam gerekiyordu. Yüzüne bakıp gülümsedim. Ellerimizi ayırdım.
" teşekkür ederim." Dedim

    " hadi artık sınıfa çıkalım."  Herkes Mete'yi onayladığında okulun içine doğru ilerlediler. Allahtan çağan gelmeden önce herkesin hafızasından onu öldüğü bilgisini çıkarmıştık. Batu yanıma gelip başsağlığı diledikten hemen sonra...
" sen gelmiyor musun?" Esata baktım. Diğerleri okulun kapısına gitmişti.
" Yeliz ablaya gideceğim. Birilerinin onlara olanları anlatması gerekiyor. Bunu da ben yapmalıyım..."
Esat gülümsedi.
"  tamam o zaman.." diyip okula doğru ilerledi. Bende okulun bahçesinden çıktım.

Dokunuş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin