Belkide dokunmadan

2.3K 176 7
                                    

Kendimle yalnız kalmalıydım. Düşüncelerim rahatlamalıydı. Hayatım boyunca hep kendi zihnimle mahkeme yapan bir insan oldum. Hareket edebilmek ve nefes alabilmek için beynimin içini susturmam gerekti. İçime yine düşmüştü işte o.
Asla peşimi bırakmıyordu. Bir yandan kendimi suçlarken bir yandan suçum olmadığını içten içe hep biliyordum. Çimenlere oturmuş dizlerimi kırıp bacaklarıma sarılmış, kafamı dizime koymuş öylece çimene bakıyorum.

İki sene önce olan başlayan bu lanet benden 2 kişiyi almıştı. İlk annemdi.. canımın diğer yarısı, diğeri ise...
" çok düşünüyorsun." Ülkünün sesi geldi yanıma gelmişti ama kafamı kaldırıp ona bakmadım.
" ne düşünüyorsun bu kadar?" Leya da burdaydı.
Kafamı yavaşça kaldırıp onlara baktım. Onlarda dizlerini birbirlerine çekip karşıma oturmuşlardı.
" hiç bişey." Dememle Ülkü tek kaşını kaldırdı.
" Ülkü lütfen, düşüncelerimi okumanı istemiyorum."
Kafa salladı.
" o zaman sen anlatacaksın." Dedi Leya. Derin nefes aldım. Bu aralar sık sık derin nefes alıyordum. Aldığım nefesler artık yetmiyordu.
" gelebilir miyiz?" Sağ tarafıma baktım.
Erkekler gelmişti. Ülkü onları onaylayınca hepsi gelip oturdu.
" eee tuana anlat?" Diyip konuya geri döndü Ülkü.

Çağana bakmamaya çalışıyordum.
" bişey düşünmüyordum Ülkü." Bıkkınca nefes verdim. Gözlerine baktım. Donmuş gibi bana bakmasıyla düşüncelerime girdiğini anladım. Artık çok geçti. Ülkü lütfen çaktırma kimseye diye geçirdim içimden.
Gözlerini benden çekti.
" okul çıkışı ne yapıyoruz?" Dedi Mete. Hepimiz ona yoğunlaştığımızda esat dikkatimi çekti. Gözlerini yere dikmişti.
" esat iyi misin?" Dememle diğerleri de ona baktı.
Elini kaldırdı. Susmamız içindi...

Bi kaç saniye sonra irkilip kendine geldi.
" esat iyi misin?" Dedi yağız.
" iyiyim. Bişeyler gördüm.Kocaman bir ağaç vardı. Bir anda gövdesi ikiye yarıldı. İçimden bir bebekle kadın çıktı. Bebek bembeyaz bir örtüye sarılıydı. Küçücüktü. Kadın ağlıyordu. Sonra bir adam geldi yanına bişeyler söyledi. Adam kötü biriydi sanki. Sonra görüntü silindi. Etraf simsiyah oldu. Sonra seni gördüm tuana."
Esat bana baktı.
"Biraz Daha büyüktün, büyük ihtimalle gelecektendi o görüntü, belkide öylesineydi. Silik olan bir erkek vardı yanında, kim olduğu bile anlaşılmıyordu. Beraber yarılan o ağaç kavuğunun içinden geçtiniz. Siz tam geçtiğinizde bir ses yankılandı. Ölüm perisi ve anahtar çocuk kapıdan geçti dedi. Sonra görüntü kayboldu.

     Esatın anlattıklarını ağzımız açık dinlemiştik.
" ölüm perisi..." dedim fısıltıyla bu ben oluyordum. Gözlerimi diğerlerine çevirdim.
" ölüm perisi benim."  Şaşırmıştım.
" o zaman anahtar çocuk kim? Ve neyin anahtarı?" Dedi çağan.
" kesinlikle bişeyler dönüyor." Kafamı konuşan yağıza çevirdim.
" ölüm perisi tuana evet ama anahtar çocuk kim onu bulmalıyız."
Ölüm perisi ve anahtar çocuk... nerden hatırlıyordum ben bu iki tabiri...
" tuana iyi misin?"  Çocuklara baktım.
" bi yerden tanıdık geliyor, bir yerden hatırlıyorum ama nerden bilmiyorum!"

    Hatırlayamamak beni öfkelendiriyordu. Ayağa kalktım. Volta atmaya başladım.
" bir yerde duydum ben bunları, dilimin ucunda ama hatırlayamıyorum.!"
Zihnimi rahatlatıp düşünmeye başladım.
" sakin  ol ve düşün tuana." Diye fısıldadım. Zihnime bir anda düşen görüntülerle olduğum yerde durdum gözlerim kocaman açıldı.
" masal kitabı..." diğerlerine döndüm.
" buldum. Siz derse dönün, ben gidiyorum, aradığımız şey abimin evinde, gidip alacağım. Valizlerimin içindeydi."

    Tam ilerleyecekken çağan ayağa kalkıp önüme geçti.
" tek gidemezsin, bende geleceğim. " dedi. Nefes verdim.
" çağan bişey olmaz, ben hemen gidip geleceğim. "
Kafasını iki yana salladı.
" hadi düş önüme."
Göz devirdim.
" bize de haber verin. Kızların eve geçer orda konuşuruz." Dedi esat onu onaylayıp hızla okuldan çıktık.

Abimin dairenin önüne gelince hızla yedek anahtarımı çıkarıp içeri girdim.çağanda arkamdan girdi.
" korkuyor musun?" Diyen çağana döndüm.
" bu sefer korkmuyorum. Umrumda değil. Neyse hadi odama gidelim."
Ben ilerlemeye başlayınca o da beni takip etmeye başladı. Odamın önüne gelmemle hızla kapıyı açıp içeri girdim.
" nasıl ?" Diyip yatağımın üstünde uyuyan abime baktım. Sonra çağana döndüm.
" hayal falan mı görüyorum çağan?"
Abim kıpırdamaya başlayınca çağanla birbirimize baktık.

       " tuana?" Abimin sesiyle gözlerimi kapatıp derin nefes aldım. Sonra gözlerimi açıp ona baktım.
" gelmeyecektim aslında ama çok önemli bir şey almam gerekiyordu. Gelmişken eşyalarımı da almaya geldim." Hızla dolabımın önüne gidip dolabın üstünden valizi aldım. Sonra dolap kapaklarını açıp kıyafetleri valize doldurmaya başladım. Kitap boş valizin içindeydi. Kıyafetleri üzerine koydum.
" tuana konuşalım mı biraz lütfen?" Abim kalkıp yanıma gelmişti.
Kıyafetlerimi doldurmaya devam ettim.
" konuşacak bişeyimiz yok bizim, sen beni öldürmeye çalıştın mı çalıştın. Kendi öz abim beni dinlemeden beni öldürmeye çalıştı."

      Asla dokunmuyordu.. temas sevmediğimi, dokunursa ne olacağını biliyordu.
" özür dilerim. Sadece 5 dakika lütfen."
Valizimi kapatıp çağana doğru ilerlemeye başladım.
Göz göze geldik.  Gözlerinden anladım. O da abimle konuşmamı istiyordu. Omuzlarım düştü abime döndüm.
" şuan olmaz. Yarın gelirim. Konuşuruz. Ben de yarına kadar biraz olanları düşünürüm."
Heyecanla kafa salladı.  Odadan çıktım. Çağanda arkamdan geldi.

      Bu kitabın sırrını çözmeliydik. Bir kitap benim kaderim olamazdı değil mi? Bir kitap benim hayatımı şekillendirmezdi....

Dokunuş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin