*Medyaya bir şarkı bıraktımm, iyi okumalar!
Sarsılmıştım.
Şoka uğramış, yaralanmış, şaşırmış, üzülmüş ve biraz da tedirgin olmuştum. Kısacası, sarsılmıştım.
Salondaki koltuklardan birinde oturmuş, ellerim önümde, bacaklarım koltuktan aşağı sarsarken karşımda açık olmayan televizyona bakıyordum. Bulduğum kağıtlar önümdeki sehpada öylece duruyordu çünkü zihnimi toparlamaya hazır değildim. Boş gözlerle televizyon karartısını seyrederken beynimi ne susturabiliyordum ne de kontrol altına almayı başarabilmiştim.
İşte Tuna beni tam da böyle buldu.
Öğleden sonra, saat üçe gelirken, anahtarı çevirip içeriye girdi. Derin bir oh çekerken odada olduğumu düşünerek yüksek sesle seslendi.
''Maya?''
Kapının hemen karşısındaki salonda, koltukta derin bir sessizliğin ortasında öylece oturduğumu fark ettiğinde neredeyse yerinden sıçradı. Kaşlarını çatıp salona adımını atarken ''Maya?'' dedi bir kez daha.
Kafamı çevirip ona baktım.
''İyi misin? Ne oldu?''
Sesi paniklerken adımları hızlandı. ''Yoksa-''
''Hayır.'' Dedim sadece. ''Bir yere geçip gelmedim, sakin ol.''
Yanıma oturup oturmamak konusunda tereddütteydi. Önce orta sehpanın üstündeki kağıtlara ve hala dopdolu olan soğuk kahve bardağına baktı, ardından bana.
''Her şey yolunda mı?''
''Evet.'' derken sesim çok kısıktı. Cevabın hayır olduğu barizken onu ikna etmeyi beceremezdim.
Beni rahatsız etmekten korkarak ve bu bile benim canımı acıtacak kadar hassaslaşmışken ağır hareketlerle yanıma oturdu.
''Bir şey olmadığına emin misin?''
Sesi yumuşak ve temkinliydi. Gözlerine bakarken vicdanım öyle ağır basıyordu ki bunu nasıl kontrol edebilirdim bilmiyordum. Onu acımamalıydım, bu kırıcı ve aşağılayıcı olurdu fakat her bir kelimesi zihnimden çıkmayan günlüğü ve ona ait olan odada şahit olduğum görüntülerle beslediğim hüzün büyümeyi bırakmıyordu.
Yutkundum.
Beklenmedik bir hareketle ona doğru yaklaştım. Öyle ki bir an sarılacağımı bile düşünerek şaşırdı, bedeni buna ani bir tepki verdi.
''Eminim.'' dedim. ''Sadece biraz üzgünüm.''
Kaşlarını bir kez daha çatarken ''Maya, sen misin?'' dedi.
Onu şaşırtarak güldüm. ''Ben de insanım dedik ya...'' diye mırıldandım.
Benim hamlemden güç alarak bana doğru biraz daha yaklaştı ve aramızdaki mesafeyi kapattı. Omuzlarımız birbirine değerken yüzüme doğru eğildi. Tüm bu üzüntümün kendimle ilgili olduğunu sanmasına izin verdim.
''Zaman geçiyor, farkındayım.'' dedi sakinleştirici bir ses tonu ile. ''Ait olduğun yeri özlüyorsun, çok normal.''
Kafamı aşağı yukarı sallarken neredeyse bir kez daha gözyaşlarına boğulacağımı, o an orada ona her şeyi anlatacağımı düşündüm.
''Doğru.'' diye fısıldadım.
Bana üzüldüğünü gösterdi, usulca dizimi sıvazladı. ''Seni birkaç saat yalnız bıraktık hemen melankoliye bağlamışsın. Hadi. Toparlan. Bir elimi yüzümü yıkayayım da sana bir kahve yapayım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ AY (Düzenleniyor)
Science Fiction*WATTYS 2023 Yarı Finalist* Maya, sıradan bir günün sonunda evine dönerken bir inşaatın içerisinde duyduğu seslerle yolunu değiştirir. Bu soğuk havada, inşaatta kalmış siyah kediyi yanına almak ister fakat işler istediği gibi gitmez. Merdivenlerden...