Hayat bazen çok saçma olabiliyor. Mesela ufacık bir yazı; saniyeler içinde olan bir olay ya da birinin söylediği birkaç kelime bütün hayatınızın değişmesine sebep oluyor bazen. Kaçmak mı yoksa kalıp savaşmak mı diye kendine sorana kadar kendini oyunun içinde bulursun. Ben de böyleydim; daha seçim yapmadan kendimi oyunun içinde bulmuştum ve bunun hiçbir dönüşü yoktu.
Sabah uyandığımda midemde bir yanma hissettim. Yanmanın sebebi dün yediklerim değil de yaşayıp kaldıramadıklarımdı.
Belki kötü bir kâbustur diye açtım gözlerimi. Gözlerimi açmam da bir o kadar zor olmuştu. Sabah saat daha altıydı sanırım. Hemen banyoya geçip gözlerime baktım yine şanslıydım, dün gece o kadar ağlamama rağmen gözlerim hiç kızarmamış ve şişmemişti. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra direk Doğukan'ın odasına gittim. Yatağı hiç bozulmadığına göre eve hiç gelmemişti.
Odama geri döndüm ve dün düşürdüğüm telefonu aramaya başladım. Fakat şu an parçalara ayrılmış bir samsungla karşı karşıyaydım.
Telefonu ve parçalarını toplayıp yerlerine yerleştirdim; yolda olduğunu ve eve geldiğini umarak Doğukan'a mesaj attım.
GÖNDERİLEN:DOĞUKAN
'Neredesin sen? Dur tahmin edeyim dün gece Shapka ya gidip bir güzel içtin ve odaya gidip sızdın. Konuşmamız lazım yarım saat içinde evde olmazsan ben geleceğim.'
Doğukan'a yazdıktan sonra balkona çıktım ve bir sigara iyi gelecekti bana. Normalde sigara bağımlısı bir kız değilim ama canım çok sıkıldığında tepe ye gider içerdim birkaç tane fakat şimdi gündüzdü. Acının gecesi gündüzü olmuyordu nasılsa.
İçeri girip yatağa oturdum. Durmadan düşünüyorum, düşünüyorum herkes acı çeker her insan büyür ama bunlar fazlaydı. Ben hayatım boyunca kendi saçlarımı kendim taradım, yemeğimi kendim yedim, okula tek gittim, tek geldim, ağladım ve gözyaşlarımı kendim sildim, üzüldüm ve saçlarımı kendim okşadım, kendi kendime sarıldım yıllarca kendi kendimi teselli ettim.
Ve şimdi o kadın; kalkıp ben senin öz annenim diye benim hayatıma karışamazdı. 18 yaşındayım ve 18 yıldır kendi ayaklarım üstünde durmaya çalışmıştım, evet düştüm defalarca ama her seferinde de kendim kalktım. Ve şimdi o kadına hiç ama hiç ihtiyacım yoktu. Benim tek ailem Doğukan'dı ve bu hep böyle kalacaktı.
Birkaç dakika sonra telefonum titredi ve Doğukan'dan mesaj gelmişti.
GÖNDEREN: DOĞUKAN
'Shapka'daydım evet, çıktım şimdi geliyorum okula gidelim kafan dağılır belki akşam konuşuruz babamla, hazırlan motorla bırakırım seni okula'
Bu çocuk galiba yine öldürecek beni ne okulundan bahsediyordu, bu konu ertelenecek bir şey değildi ve hatta ben okula gitmeyi bile düşünmüyordum. Daha fazla beklemeden ona cevap yazdım.
GÖNDERİLEN: DOĞUKAN
'Bu konu ertelenecek kadar basit bir şey değil Ulyanadan bahsediyoruz. Okula gitmeyi düşünmüyorum ayrıca.'
Birkaç dakika bile geçmeden hemen mesaj geldi.
GÖNDEREN: DOĞUKAN
'Sadece dediğimi yap, geliyorum şimdi'
Pekâlâ, daha fazla uzatmayacaktım hemen tamam yazıp gönderdim. Biraz sakindim dün geceye göre ve Ulyanayı görmeyi hiç istemiyordum. Yokluğuna alıştığım birini hayatıma alamazdım.
Kapının sesini duydum ve odadan çıktım. Doğukan merdivenlerden çıkıyordu ve daha konuşmama izin vermeden 'duş alıp çıkıyorum hazır ol çıktığımda' dedi. Kelimelerim boğazıma dizilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Dostu
Mystery / ThrillerSırlar, yalanlar.. Her şey simsiyah. Siyah. Hayatımda gördüğüm en güzel renk. Bütün kusurları örten bir mucize. Hiçbir insan siyah olamaz. Onun kadar mükemmel olamaz. Peki ben? Ben siyah falan değilim onun dostuyum; onun kadar mükemmel değilim ama...