Bu bölümü birkaç aydır tanıdığım ve benim için yanımdaki çoğu insandan daha yakın olan Hesnaya ithaf ediyorum. Mesafeler olsada aslında çok fazla uzağımda değil. Yani uzakta olsan da yanımdasın Hesnacım seni seviyorum.
'Gerçek parçalara ayrılmaz, bu yüzden kendini tanıma yeteneğinden yoksundur; her kim onu tanımak isterse bir yalan olmak zorundadır.'
Franz Kafka-Aforizmalar
Bazen hayatınıza giren küçük mutluluklar vardır. Acılarınızın bittiğini düşünürsünüz. Oysa siz yerinizde durmuşsunuzdur ve acılarınız sizin yürümenizi beklerler.
Bir oyun gibidir hayatınızdaki acılar. Yürüdükçe düşürürler sizi. Ayağa kalkarsınız bazen yürümeye devam edersiniz ya da biraz duraklarsınız. O duraklamanız aslında sizin oyuna ara vermenizdir. Oyundaki pause tuşudur belki de. Siz o tuşta mutlu olursunuz. Acılar bitti dersiniz fakat sadece durmuştur. Bitmemiştir hiçbir şey. Devam edecektir aslında acılar.
Bir nevi güç depolamışsınızdır. Ya da pause tuşundan çıktığında daha fazla hayal kırıklığı, bittiğini sandığınız şeyin devamının sizi yıkması.
İnsanlar ikiye ayrılır. Acıların durduğu yerde her şeyi unutup mutluluğa odaklananlar ve anı yaşayanlar ya da bunun fırsat olduğunu düşünüp daha fazla güçlenip ders alıp hayata devam edenler, yani bunu değerlendirenler.
İlk insanlar acıların tamamen bittiğini düşünürler yani onlar için her şey son bulmuş ve artık mutluluk zamanıymış gibi. Oysa bitmemiştir. Bunlar kesinlikle güçsüz insanlardır. Bilinçaltına yerleştirdikleri şeyleri düşünüp onlara inanırlar. Yalanlara, sahtelere, doğru olmayan mutluluğa. Görmeleri gereken şeyleri görmezler. Beyinlerini aptal mutluluğa inandırırlar.
Oysa bir insan hiçbir zaman tam anlamda mutlu olamaz. Kendini kandırır, beynine inandırır ve bilinçaltına yerleştirir.
Diğer insanlar ise duraklama anında güç depolarlar. Bir bakıma hem dinlenip hem de önlerindeki diğer acıları diğer yokuşları görüp bunların bilincinde olup hazırlıklı olurlar. Kendilerini sonu olan mutluluğa kaptırmazlar.
Ben ise acıların bittiğini düşünüp karşımdakileri görmeyip kendimi bir günlük mutluluğa kaptırmıştım. Buna inanıp kendimi kandırmıştım. Her şey bitti sanıp bilinçaltıma bunu yerleştirmiştim. Aslında bir tarafım bitmediğine inanıyordu fakat ben bunu yok etmiştim. Daha sonradan öğrendiklerim beni tamamen yıkmış ve mutluluğumu yok etmekle birlikte acılarımı da arttırmıştı.
Dayım yakalanmıştı. Artık bitmişti. Beni yakalayıp öldürmek için uğraşan bir adam peşimde değildi. Bunun için mutluydum evet ama sonra?
Peki Ateş? Peşimde olan şimdi de o değil miydi?
Ya da Doğukan? Onu öldüren dayım değil miydi?
Dayımın hapiste olduğunu öğrendiğimde mutlu olmuştum. Sevinmiştim ve her şey bitti demiştim. Ama beynim Ateşi görmemiş ya da görmüş ama yok saymıştı. Bu da benim tutunduğum o mutluluğu kırmış beni daha fazla güçsüzleştirmiş ve zayıf kılmıştı. Ben pause tuşunda mutluluğu yaşamıştım fakat daha sonra bu mutluluğun bedeli daha büyük acılarla karşıma çıkmış ve beni yıkmıştı.
Zayıftım.
Acizdim.
Benim yakalanmama sebep olan adam dışardayken gülmüş ve bunların hepsinin bittiğini düşünmüştüm. Oysa hiçbir şey bitmemişti ve daha fazla kötüleşiyordu. Dedikleri gibi, belki de hiçbir zaman mutluluğum uzun sürmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Dostu
Mystery / ThrillerSırlar, yalanlar.. Her şey simsiyah. Siyah. Hayatımda gördüğüm en güzel renk. Bütün kusurları örten bir mucize. Hiçbir insan siyah olamaz. Onun kadar mükemmel olamaz. Peki ben? Ben siyah falan değilim onun dostuyum; onun kadar mükemmel değilim ama...