Evime giren hırsız değil. Ateşti.
Ben ona korku dolu gözlerle bakarken onun söylediği tek şey 'konuşmamız lazım' olmuştu. Gözlerimin dolduğunu anlamış olacak ki diğer elini omzuma koymuştu bana destek olurmuşçasına.
'Şimdi elimi ağzından çekeceğim. Sonra biraz konuşacağız beni dinledikten sonra eğer bana git dersen de gideceğim ve bir daha beni görmeyeceksin.'
Ona güvenmiyordum ama başka çaremde yoktu. Tek başıma hiçbir şey yapamıyordum. Ne bir adım ilerleyebiliyor ne de bir şeyler kat edebiliyordum. Sadece yerimde sayıyor ve yapabildiğim tek şey kaçmak oluyordu.
Korkarak sadece kafamı sallayabildim. Gözlerimin içine bakan Ateş'in bunu yapacağımı bekliyormuş gibi yavaşça elini kapattığı ağzımdan çekti. Benden bir adım uzaklaşıp hareket etmeme mesafe bırakınca salona doğru ilerledim.
Oturduğum kanepede kollarımı birbirine kenetleyerek ayaklarımı üst üste attım. Ateş karşıma geçti ve sinirli bir şekilde bana bakıyor vaziyetteydi. Ne kadar rahatsız olsam da bunu belli etmemeye çalıştım.
'Seni dinliyorum Ateş.'
'Bildiğin ve kafanda kurguladığın ne varsa hiçbiri bildiğin gibi değil ve hepsi yanlış.'
Konuya direk böyle girmesi, az çok neyden bahsettiğini anlamamı istiyor gibiydi. Anlamamış gibi ona bakarken gözlerimi bir kez bile olsun kırpmamıştım. Benden cevap bekliyor gibi bakıyordu ben de hiç beklemediği yerden cevap verdim.
'Sana güvenmiyorum.'
'Ya bana ya başkasına, birine güvenmen gerekiyor.'
'Kime mesela?'
'...'
Tahmin ettiğim gibiydi. Bomboş konuşuyorduk.
'Kime güveneyim Ateş söyle.'
Sesim öncekinden daha ciddi ve biraz daha yüksek çıkmıştı. Cevap vermeyince olduğum yerden kalkıp camın önüne gitmiştim. Ve bu sırf gözümden akan o damlayı görmesin diyeydi. Hiç beklemediğim o anda arkamdan o ses gelmişti.
'Bana güven, sadece bana.'
Sanırım hayatımda duyduğum en masum sesti bu. Hızla arkama döndüm. Tam arkamdaydı. Bana bakıyordu. Ya bir şey dememi bekliyor ya da ona ikinci kez bu şansı verip yenilgimi izlemek istiyordu.
'Bunun için bana sebep söyle'
'Başka çaren yok Derin.' İşte o ses tonu tekrar eski haline dönmüştü. Daha farklı düşünmüştüm sanırım ama yine ciddileşmişti.
'Ve doğruyu söyle Ateş, bu senin hoşuna gidiyor.'
'Hayır. Anlattıklarımı dinledikten sonra emin ol bana kendin gelip, kendin güveneceksin. Sana doğruyu anlatacağım sen de gitme diyeceksin.'
'Bence kendine bu kadar güvenmemelisin. Anlatacakların sana defol git dememi değiştirmeyecek Ateş. Peki şunu söyle bana? Sana git dersem, gitmek yerine şurada kafama sıkacak mısın?'
Ağzımdan dökülen kelimeleri o bile henüz hazmedememişti. Bana bakarken bile fark etmeden mermileri sıkıyor gibi hissediyordum fakat bedenime değil o mermiler, sadece ruhuma işliyordu.
'Hayır seni bırakıp gidecek ve Hazal'la evleneceğim.'
Sanırım bu cümle beni öldürmekten daha beter yapacaktı.
Evet kısa bir bölümdü ama bu kadar sürede bu kadar kısa bir bölüm gelebildi üzgünüm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Dostu
Tajemnica / ThrillerSırlar, yalanlar.. Her şey simsiyah. Siyah. Hayatımda gördüğüm en güzel renk. Bütün kusurları örten bir mucize. Hiçbir insan siyah olamaz. Onun kadar mükemmel olamaz. Peki ben? Ben siyah falan değilim onun dostuyum; onun kadar mükemmel değilim ama...