yirmi üç

30.3K 1.4K 79
                                    

Söz verdiğim gibi bu aralar en fazla 4 gün arayla geliyor bölümler, bir süre daha böyle devam ederiz sanırım :)

Medyada bölümde geçen, Acar'ın odasındaki resim var.

Oylamayı ⭐️ ve yorum bırakmayı ✍🏻unutmayın lütfen

Bölüm Feris'in anlatımından...

İyi okumalar!

~~~

Ağırlıkları altında ezildiğim gerçekleri taşıyabilecek güce kavuşmak için bir süre yalnız kalmayı seçmiştim.

Yalnız kalmaya, daha doğrusu etrafımda zihinsel olarak etkisi altında kalabileceğim kimseyi tutmamaya bir ay boyunca devam etmiştim. Gecelerim ve gündüzlerim birbirine karışmış, dalıp gittiğim boşluklarda kendi kendime çırpınmıştım bu bir ay boyunca.

Nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyordum, bu bilinmezlik beni yere daha sert düşeceğim şekilde itip duruyordu. Düştüğüm yerde bazen hıçkıra hıçkıra ağlayıp bazen de sessizce 'neden' diye kendimi tüketmeyi hiç kesmemiştim.

Bir aydır Bursa'daydım, bir ay daha kalsam ya da belki iki ay... Değişen hiçbir şey olmayacaktı, içten içe bunu kabullenmiştim. Babamın ölümü, öğrendiğim gerçekler... Hepsi yerli yerinde duruyordu. Aylar da geçse bu değişmeyecekti.

Annemin geçen hafta hastaneden çıkmış olduğunu Tuğrul amcadan öğrenmiştim. Onu aramamıştım.

O da beni aramamıştı.

Bir şekilde benim neden ortalarda olmadığımı öğrendiğine emindim. Fakat annem, eşinin ölümünü çocuğuna tutunarak atlatmayı düşünecek o annelerden biri değildi. Annem için de babam için de öncelik hep birbirleriydi.

Bunun nedenini ise bir aydır daha iyi anlıyordum.

Ben onların bir parçası değildim. Biyolojik olarak da ruhen de ben onlara hiç ait olamamıştım. Kendimi onlara sevdirmeye çalışma umutlarım hep boşunaydı, çocukluk heveslerimdi.

Yollarımın onlarla nasıl kesiştiğini bilmiyordum. Soner abiden duyduğum cümleden hemen sonra bilincimi kaybetmiştim. Uyandığımda ise odada tek olmamı fırsat bilip apar topar, kimseye görünmeden hastaneden çıkmıştım.

Beni evlat edindiklerini varsaymak ilk aklıma gelendi. Çocukları olmamıştı ve bunun mantıklı olduğuna karar vermişlerdi belki de. Fakat işler diledikleri gibi gitmemiş, beni çocukları olarak görememişlerdi.

Basitçe kurguladığım bu senaryonun benden yıllarımı alıp götürdüğünü bilmek canımı yakıyordu. Bu ailede bulunmamın bana tek güzel armağanı Koray'dı.

Bana çocukluğumuzdan beri bir kez olsun yalan söylemediğini sandığım, her şeyim olarak bilmekte sakınca görmediğim adamdı. Bütün yalan haklarını tek birinde kullandığını öğrenmek, en az ailemin gerçek olmayışını öğrenmek kadar üzmüştü beni.

Uykudan sıyrılmaya çalışan bilincim arafta beklerken gözlerimi aralamadan bir aydır sürekli yaptığım gibi düşüncelerimin arasında dolaşıyordum. Aynı hisleri, aynı durumları aklımdan geçirip durmam bir işime yaramıyordu belki ama bunu yapmaktan kendimi alıkoyamıyordum.

Dün geceyi Mine abla ile birlikte hastanede geçirdiğimizi hayal meyal hatırlıyordum. Ateşim yükselmişti, onu evde uğraştırmaktansa hastaneye gitmeyi kabul etmiştim. Benimle ilgili bir sorumluluğu olmamasına rağmen bir aydır yanımdaydı, evine fazlasıyla uzun bir misafir olarak kurulmuştum. Bunu ara sıra kafama takıp ilk günlerde sürekli teşekkür olarak dile getirdiğimde beni kesin bir dille uyarmıştı. Rahat etmem için elinden geleni yapıyordu.

Aykırı ÇiçekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin