AYDINLIK GÜNLER

802 58 35
                                    

Uzun bir toplantı sonrası, herkes ortalığı toparlarken Pınar o gün yeniden işe başlamış olan Zehra'nın yanına gidip sarıldı.

"Ay Zehra, nasıl özlemişim seni burada görmeyi var ya!"

"Bir de bana sor," dedi Zehra iç çekerek. "Boş boş oturmaktan patladım gerçekten. Nihayet doktordan izin çıktı da döndüm sahalara."

"Hem de ne dönüş," dedi Pınar sırıtarak. "Bu kez de zengin bir ailenin, korumalarla gezen zengin ve şımarık kızı oluyorsun demek."

"Yani, Halit başkanın söylediği gibi otelde gizli toplantılar yapılıyorsa, içeri sızmadan bilemeyiz. En iyi yöntem de müşteri olmak."

"Eğlenceli olacak gibi," dedi Pınar.

"Ya ya, ne demezsin," diye  huysuzca söze girdi kenardan onları dinleyen Serdar.

Pınar güldü. "Aman Serdar ya, bir operasyonda da Zehra'nın kocası ya da sevgilisi olmayıver, ne olacak yani?"

"Özellikle de gerçek hayatta zaten sevgilisi olduğun göz önüne alınırsa," dedi Uzay düz bir sesle.

Gürcan muzip muzip baktı. "Yani. Hadi eskiden ancak bu şekilde yaklaşmaya fırsat bulabiliyordun Zehra'ya, ama artık gerek yok."

Pınar ve Gürcan kahkahayı bastılar. 

"Size de malzeme lazımmış ha!" diye söylendi Serdar.

O sırada bir köşede ekmeğini yemekle meşgul olan Hulki araya girdi.

"O konuda da size hala bozuğum bak. Yav anlamışsınız bu ikisinin birbirine aşık olduğunu, kimse bana söylemedi!"

"Ya ne deseydik Hulki?" dedi Pınar. "Lise öğrencileri gibi kolunu dürtüklerip, Zehra'yla Serdar var yaaa, birbirine aşııık mı deseydik?"

"Yani," diye onayladı Gürcan. "Hem istihbaratçı değil misin sen, herkes anladı, sen nasıl anlayamadın?"

"Bu mevzulara benim kafam pek basmaz gardaş."

Ortada dönen konuşmaları sessizce ve gülümseyerek izleyen Zehra, konunun uzayacağını hissedince müdahale etti.

"Neyse arkadaşlar, boşverin şimdi bunları, operasyona hazırlanmamız lazım. Ben üzerimi değiştirmeye gidiyorum, siz de son kontrolleri yapın, sonra çıkarız."

Herkes işinin başına dönerken Zehra odadan çıktı.

...............

Serdar daha sonra Zehra'ya bakmak için odasına gittiğinde, kapıyı çalmadan içeri girdi. Zehra aynanın karşısında makyajını tamamlıyordu. Üzerinde uzun ve muntazam bacaklarını açıkta bırakan siyah, kısa bir etek ve beyaz askılı bir bluz vardı. Saçları dümdüz halde çıplak omuzlarından aşağı dökülüyordu, ayağındaki yüksek topuklu ayakkabılar ise düzgün fiziğini iyice vurguluyordu.

Serdar kalp atışlarının deli gibi hızlandığını hissetti. Onu oldukça zorlu bir gün bekliyordu anlaşılan.

"Ama bu haksızlık," dedi Zehra'yı tekrar süzerek.

Zehra onun geldiğini fark etmişti, ama Serdar'ın aynadan gördüğü bakışları hoşuna gittiği için o ana kadar sesini çıkarmamıştı. Serdar'ın konuşmasıyla işini bitirip ona doğru döndü.

"Neymiş o haksızlık olan?"

Serdar çapkın bakışlarını bir kez daha baştan ayağı dolandırdı Zehra'nın üzerinde.

"Yani sen bütün gün bu şekilde benim yanımda olacaksın, ama ben sana dokunamayacağım öyle mi?"

Zehra ağır adımlarla Serdar'a doğru yaklaştı ve kollarını boynuna doladı.

SEVMEK VE ÖLMEK ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin