MEMENTO MORI II

1K 53 51
                                    

"Ne!"
"Nasıl yani?"
"Kesin bir şey isteyecek karşılığında."

Halit başkan, toplu halde konuşan ekibi bastırabilmek için sesini yükseltti.

"Arkadaşlar, karşılığında hiçbir şey istemiyor. Öylece verecek bize Zehra'nın yerini."

"İyi de niye başkanım?" diye sordu Hulki. "Niye durup dururken bize iyilik yapsın bu herif?"

"Bunu bize iyilik olsun diye yapmıyor Hulki" dedi Halit başkan. "Elçi'yi cezalandırmak için yapıyor."

Hepsinin şaşkın şaşkın kendisine baktığını görünce açıkladı.

"Anladığım kadarıyla Zehra'yı kaçırma planından haberi yokmuş. Kendisinden habersiz, bireysel hareket ettiği için kızgın Elçi'ye. Bu yüzden de Zehra'yı verecek bize. Ama..."

"Hep bir ama vardır zaten" diye söylendi Pınar.

"Ama biz mekana gittiğimizde Elçi ve Ceren orada olmayacak" dedi Halit başkan.

"Yani Zehra'yı kurtaracağız, ama Elçi'yi alamayacağız, öyle mi?" dedi Hakkı dayı.

"Aynen öyle. Pazarlık bu."

"Başkanım," dedi o ana kadar sessiz kalmış olan Serdar. "Biz Elçi'yi eninde sonunda alacağız. O herif yaptıklarının bedelini ödeyecek, hele de bu son yaptığından sonra, mutlaka ödeyecek, kurtuluşu yok. Ama bugün, Zehra'yı kurtarmamız lazım. Bunun için şeytanla işbirliği yapmamız gerekse bile. Elçi'yi yarın düşünürüz."

Halit başkan cevap vermeden önce kısa bir an süzdü Serdar'ı.

"Bu benim tek başıma verebileceğim bir karar değil Serdar, biliyorsun," dedi sonra. "Mete başkanın onayını almam gerek. Ben sadece öncesinde sizi bilgilendirmek istedim." Aniden kalktı. "Benden haber bekleyin" diyerek odasına girdi.

Hulki derin bir nefes aldı. "Mete başkan onay verir değil mi?" diye sordu endişeyle. "Verir yani, itiraz etmez, niye etsin?"

Serdar kararlı bir ifade takınmıştı, ama bir yandan da yumruklarını öyle bir sıkıyordu ki, eklem yerleri bembeyaz olmuştu.

"Versin ya da vermesin," dedi katı bir sesle. "Sonuçta Yıldırım'ın Zehra'nın yerini bildiğini biliyoruz artık."

Pınar kaşlarını çattı. "Serdar sen... Mete başkan izin vermezse... Yıldırım'a gitmeyeceksin, değil mi? Yapmayacaksın bunu."

Serdar dümdüz baktı Pınar'a.

"Yapacaksın..." dedi Pınar endişeyle. "Serdar saçmalama! Yakarsın kendini! Mesleğini, geleceğini, her şeyi yakarsın!'

"Evet, yakarım!" diye patladı Serdar. "Eğer Zehra kurtulacaksa, kendimi de, her şeyi de yakarım Pınar, umrumda bile değil!"

"Tamam sakin olun, bir durun," diye araya girdi Hakkı dayı. "Hele bir haber gelsin, ne yapacağımızı ondan sonra düşünürüz. Serdar, sen de git bir elini yüzünü yıka, kendine gel, hadi."

Serdar hızlı adımlarla çıktı odadan. Hulki ağzı açık bir şekilde izliyordu olanları.

"Aşık bu adam Zehra'ya..." dedi hayretle.

"E günaydın Hulki," diye söylendi Hakkı dayı.

"Nasıl yani, hepiniz farkında mıydınız bu durumun?"

"Tabi ki farkındayız. Gayet bariz aralarındaki elektrik." dedi Uzay düz bir sesle.

"Fazla dillendirmek istemedik ama," diye araya girdi Pınar. "Durumları biraz hassas, malum... Gerçi artık saklanacak bir şey de kalmadı, her şey döküldü ortaya."

SEVMEK VE ÖLMEK ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin