0.6

12K 598 69
                                    

Araba ile ilerlerken camdan gözüken ormana baktım. Çok huzurluydu. Arabayı Meriç kullanıyordu yanında semih abi arkada ise sırayla ben , savaş ve Tarık yan yanaydık. Kulağıma dolan şarkı ile ön tarafa baktım. Meriç dikiz aynasından bana göz kırptı. İçimde bir yerlerdeki o kız çocuğu çok heyecanlıydı. İlk kez pikniğe gidiyorum hem de ailemle. Ne kadar aile gibi olmasak da sayılırız değil mi?

İçim içime sığmazken şarkıya eşlik etmeye başladım.
(Şarkı mediada)

And I'd sing a song, that'd be just ours

But I sang 'em all to another heart

And I wanna cry, I wanna learn to love

But all my tears have been used up

On another love, another love
All my tears have been used up

On another love, another love

All my tears have been used up

On another love, another love

All my tears have been used up

İçimden geleni yapıyordum. Ben resmen dilediğim gibi yaşıyordum. Özgürce bağırıyordum.

Meriç kahkaha atıp bana eşlik etmeye başladı. Bir yandan da otomatik ile camları ve sunroofu açtı. Semih abi de bize katıldı. Saçlarım rüzgarla uçuştu ben daha çok bağırarak eşlik ettim. Çok güzel bir yolculuktan sonra araba göl kenarında durdu. 2 ağacın arasındaki masada Havva hanım ve Selim bey yiyecekleri çıkarırken bizden önce geldikleri için Baran ve Can da mangalı yakmaya çalışıyorlardı. Meriç ve semih abi arabadaki hamağı semaveri oraya doğru götürürlerken Tarık ve Savaş da şakalaşarak ellerindeki toplarla ilerliyorlardı. Ben ise indiğim yerde sabit onları izliyordum.

Ya ben hiç karışmamış olsaydım ya hep ailemle büyüseydim. Bana da sevgi ile baksaydı hepsi. Ben hiç şiddet görmeseydim...

Hiç taciz edilmeseydim...

Gözlerim doldu. Bu mutlu aile tablosuna bir ben fazla gelmiştim bu kaderde. Ben seçilmiştim. Hasta olduğumda sevilmemiş başında beklenmemiş hayatına değer verilmemiş olmuştum. Lanet olası göz yaşlarını hiç kontrol edemezdim zaten yine edemiyorum. Ellerimi yüzüme kapatıp sırtımı döndüm onlara. Usulca arabanın ardında dolaşıp gölün kenarına ilerledim.

Masadan 5 6 metre uzaklığa yürüdüm onları hala görürken çöktüm çimenlerin üstüne. Havva hanım mangal yakmaya çalışırken birbiri ile uğraşan oğullarının yanına ilerledi kafalarına okşayarak vurdu ne duyduysa gülmeye başladı. Selim beyde oğullarının yanına geldi onları ittirip mangalın başına geçti. Hepsi gülmeye başladı. Selim bey yakamadıkça onlar güldü ben ağladım. Sevgisiz büyüyen 10 Yaşında ki suya ağladım. Ağlamak içimden geldi ağladım. Bu yıla kadar düşünmekten uyuyamazken dün kendime söz verdim. her an içimden geldiği gibi davranacaktım . Çünkü o kıza mutlu olma sözüm vardı.

Gözümden akan yaşlar ile onlara bakmaya devam ettim

keşke.

keşke sizinle büyümüş olsaydım.

Ağlamalarım aklıma gelen her kimsesiz anımda daha da arttı ağlamam. Ne oluyor bana niye gözyaşlarım bitimiyor. Ağzımdan kaçan hıçkırıklar duyulmasın diye ellerimi yüzüme örttüm dirseklerimi dizlerime yasladım.

Daha önce hiç bu kadar ağlamamıştım.

"SUUU"

"SU"

Adımı bir kaç sesle duydum ama kafamı kaldıramadım. Bana sarılan ince kolların üstüne kalın kollar da dahil oldu bedenimi sardı. Ben durmadım. Ağladım.

Hᴇᴅᴇғ; Aɪʟᴇ ᴏʟᴍᴀᴋ!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin