03-h

1.2K 148 178
                                    

Ne? Gerçekten az önce Jeongine sikerim mi demiştim? Hayır, buna inanmak istemiyordum. Daha tanışalı bi gün olmuş insana dediğim şeye bak, tamam aslında haklı bi cümle ama şimdi vakti değildi. Cidden çok utanmıştım. Salak gibi ekranla bakışıyodum Jeongin ise elleriyle yüzünü kapatmış sırıtıyordu.

"Ne diyosun Jeongin o i değil ı sen yanlış çevirmişsin."

Jeongin haa öyle mi bakışı atıp telefona yazmaya başladı.

"Hyunjin neden ı harfinde nokta olsun?"

Haklıydı
ı harfine nokta koymak benim salaklığımdı ama olsun, yapabiliceğim bi şey yoktu sonuçta.

"Her neyse hadi sen yap bakalım." Jeongin kafasını sallayıp telefonu çimlerin üzerine bırakmıştı ve elleriyle bi cümle yapıyodu. Bunun zamanla daha çok gelişip hızlı yapıp hemen anlayabiliceğimize inanıyordum, umarım da öyle olurdu. Jeongin çok uzun bi cümle yapıyo gibiydi dikkatlice onu izliyodum ve bitirmişti. Saf saf ona bakmaya başladım çünkü dediği şeyle resmen benimle dalga geçiyordu.

Yanaklarımı sikilmelik bulduğun için teşekkür ederim Hyunjin Hyung.

Ve sonunda da gülümsemişti.

"Heey Jeongin!!" ellerimle avuç avuç çim kopartıp hepsini Jeongine fırlatmıştım. Oda bana karşılık orta parmak çekmişti, ayıptı yani.

"Saygısız,pislik, cimri, putperestlik,atesit,sümüklü velet."

Jeongin kendini çimlere bırakıp sessiz sessiz gülmeye başladı. Şu anda onun gülüşünü duymak için her şeyimi verebilirdim, sadece Hyunjin demesi için canımdan fazlasını vermek isterdim. Hayatıma çok kişi almayı sevmezdim ya da çok sosyal olmayı da sevmezdim ama Jeongini ilk gördüğüm anda onunla arkadaş olmak istemiştim, çok farklı gelmişti gözüme, ilk başlarda sadece evet hayır ile anlaşıyorduk şimdi ise alfabe uydurmuştuk. Jeonginin neden konuşamadığını merak ediyordum ama onu kırmak da istemiyordum. Belki yani eğer doğuştan gelen bi şey değilse konuşabilir diye düşünüyorum ki umarım da öyledir. Gülümsemesi, saçları, her şeyi o kadar güzeldi ki, sürekli gülümsüyor ve her zaman da gözleri parlıyordu. Tatlı bi çocuktu ama onun hakkında daha çok şey öğrenmek istiyordum. Okulda nasıl, bu yüzden zorbalık yapam var mı, arkadaşları ile arası nasıl? Hepsini çok merak ediyordum. Eğer zorbalık yapan varsa onu korumak istiyordum, eğer arkadaşı yoksa hep arkadaşı kalmak istiyordum. Ve o an anlamıştım ki hayatıma gireli daha bir gün olan bi kişi beni böylesine etkiliyorsa sanırım benim için özel biriydi.

"Jeongin çimlere yatalım mı butuları izleriz?"

Jeongin o güzel parlayan gözleriyle bana bakıp tekrardan gülümsemişti ve oturduğu yerden kalkıp yanıma gelmişti. İkimizce yavaşca kendimizi çimlere bırakmıştık, böceklerden hiç hoşlanmazdım ama şu an hiç umrumda değildi. Onunlayken hiç bi şey umrumda olmuyordu tek bir şey hariç oda geçirdiğimiz zamanın güzel ve eşsiz olması. Jeongin elleriyle "Bulutları benzetme oynu oynayalım mı? Bir sürü bulut var." demişti gülümseyip başımı salladım, havada gerçekten benzetebiliceğimiz bir sürü bulut vardı. Ayrıca Jeonginin alfabeyi hemen sökmesine şaşırmıştım, gerçi hayatının çoğu kısmında işaret dili kullandığını da düşünürsek bu çok da acayip değildi.

Birlikte yan yana yatıp bulutlara bakıyorduk gök yüzü ile ilgilenmeyi belki o kadarda çok sevmezdim ama eğer hep böyle durucaksak sonsuza kadar izleyebilirdim.

"Hyunjin şu bir kaplumbağa gibi değil mi baksana!"

Aynı bir kaplumbağa gibiydi.

"Jeongin Jeongin bak şu da tilkiye benziyor! Aynı sen gibi bir tilki."

sessizlik , hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin