14. Bölüm

1.2K 116 78
                                    

İkimizde susmuş saati izliyorduk. O vereceği hesabı, ben yaptığım şeyin doğruluğunu düşünüyordum.

Ve saat doldu. İçerden bir ses geldi anında...

O oturduğu yerden ayağa fırlayıp yanıma geçti benim gibi etrafı izliyordu.

"Geldi mi?"

"Sese bakılırsa, evet."

Sesler iyice artmıştı. Demir duvarları tırmalıyordu sanki. Kadın ağlamaya başladı. O ağladıkça sesler daha fazla çıkmaya başladı. Loş ışık gidip gelirken yanımızdaki masa lambası patladı. Kadın korkuyla çığlık attı.

Bölümler sallanırken biri açıldı ve içinden ölü bir adam göründü. Kadının ağlamaları yükselmişti. Sanki o ağladıkça kız güç alıyordu. Masanın üstündeki cam kalem kutusu yere düşüp paramparça oldu.

"Yeter!" öyle bir bağırmıştım ki sesimin yankılanması öbür bölümlerden duyuluyordu.

Ses kesilmişti... Yapamazdım. Ne kadar manyak olursa olsun ben bir insanı bile bile ölüme itemezdim.

Sessizlik olurken kapıya koştum. Kapıya hızlı hızlı vururken kapı açıldı.

Reşat amca kaşları çatılı bir bana bir arkamdaki kadına bakıyordu.

"Olmaz! Ben cani değilim! Asla birine bunu yapamam!"

"Sen yapmayacaksın zaten! Kendini ölüme itiyorsun çocuk! " diye bağırdı bana Reşat amca

Umrumda değildi. Onu öylece ölüme gönderemezdim.

"Git." kadının yüzüne bakıp söylediğim şeyle içime bir ürperti yerleşti. Umarım doğrusunu yapıyordum.

Şaşkınlıkla bana bakıyordu. "Git dedim!" diye bağırdım.

"Öleceksin ama" dedi kadın gözünüzden akan son damla yaşı silerek

"Bu benim sorunum." dedim kapının önünden çekilerek

Kadın hızlıca kapıdan çıktı ve merdivenlerden yukarı koşmaya başladı.

"Manyak mısın lan sen?" dedi sarp dibime girip "Ölmek istiyorsun?"

"Onun öylece ölmesine-"

"O kızını veya kocasını öldürürken bunları düşünmedi gerizekalı herif!" emin sinirle sözümü kesmişti.

"Olan bana olacak, siz karışmayın. Hem vardır illa başka bir yolu değil mi?" dedim reşat amcaya meraklı bakışlarla

Derince nefes verip konuştu. "Bir yolu daha var ama o yol uygulanmayacak!" dedi gözlerini kaçırarak

"Ne yolu?" dedim kaşlarım çatılırken. Neden uygulanmıyordu?

"eğer" dedi devamını getirmeyerek. Sözünü kesmeyip konuşmasını bekledik.

"Eğer onun istediği verilmezse ilk gören kişi ona kurban edilir."

Nefes alışlarım, bedenim, her bir hücrem... Titrememin göründüğüne yemin edebilirdim.

"Saçmalık!" dedi emin sinirle "Kadını alıp geri getireceğiz."

"Hayır." dedim kararlı şekilde. Olmazdı, bir insanı ölüme göndermek benim haddim değildi. Evet belki yerden göğe kadar hak ediyordu ama böyle bir şeye göz yummam ondan farkım olmasına en büyük engel değil miydi?

"2. Yoldan gideceğim."

"Saçmalama miran." dedi reşat amca kaşları çatılmıştı ve gerildiğini görüyordum.

"Bir kadını öylece ölüme göndermem."

Sarp'ın ağzı tam açılmıltı ki sözünü söylemeden konuşmama devam ettim.

"Ne olursa olsun, kim olursa olsun ve ne yapmış olursa olsun onu ölüme gönderecek hakka sahip değilim. Kimse değil!" sonunda ölüm mü vardı? Tamam. Zaten kaybedecek tek şeyim karşımdakilerdi. Onlarda bensiz yapabilirlerdi.

"öylece ölüme mi gideceksin yani? "dedi emin elini cebine sokarak

" Sanırım. "dedim omuz silkerek

" Kafayı yiyeceğim ya! "dedi sarp saçlarını karıştırarak merdivenleri çıkmaya başladı. Emin ise hiç bir şey söylemeden sarp'ın arkasından gitti.

" Çocuk emin misin? "dedi reşat amca yüzüme üzgünce bakarak

" Doğrusunu yapıyorum reşat amca. "dedim gülümseyerek

" Bu seninle ilgili değil. "

" Bu giden iki gereksizle ilgilide değildi ama beni tek bırakmadılar. Kadını ölüme gönderemem, ben ölmezsem üçümüzünde başı belaya girecek bu olayların sonu gelmeyecek. En azından içim rahat olacak. Kadın ölürse vicdan azabı duyacağım. "

" Peki evlat sen bilirsin ama düşünme şansın var unutma hala zaman varsa hala umut var demektir. "

" 2 gün sonra burada olmam gerekiyor değil mi? " dedim merakla

" Eğer kurban olmak istiyorsan 5 gün kuralı geçerli değil. Yarın aynı saatte burda bekle o seni alacak. "

Sanırım sona geldin miran ha?

Bir Morg SaklambacıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin