"Adı ne dedin amcanın? " dedim sarp'a bakarak
"Reşat" dedi sarp etrafa bakınarak.
"Yardımı olacağından emin misin?"
"Evet, yani umarım."
"Senin ummana mı kaldık? Bittik." dedi emin yüzünü ağlar gibi bir hale getirerek. Adam hala piçlik, dalga geçme peşindeydi ya.
"En azından bir yolumuz var ne denesek kar gerizekalı." dedi sarp ona bakarak.
Allah'ım sen sabır ver! Hala atışacak konu buluyorlardı.
Ve sarp'ın adımlarını kesmesiyle bizde durduk. Bakışlarımız sarp'ın baktığı yöne döndü. Küçük bahçeli bir evdi ama çok görkemli duruyordu. Bahçesindeki çiçekler eve ayrı bir hayat katıyordu. Gerçi bu evin yanındaki diğer evlerinde pek farkı yoktu. Burada kesinlikle yaşanırdı.
"Burası mı?" dedim sarp'a dönerek.
"Evet."dedi ve çok beklemeden evin bahçesine adımladı.
Kapının önüne geldiğimizde kapı çalmaya tereddüt eden sarp'a baktım.
" Noldu? "
" Amcamla kavgalı olduğumuzu ve uzun süredir görüşmediğimizi söylemiş miydim? "
" Hayır gerizekalı. Sen genelde önemli kısımları atlarsın!" dedi emin sinirli şekilde
"Tamam sakin sen çal kapıyı, biz konuşuruz." dedim kavgayı önlemeye çalışarak. Birde bunların kavgasını çekemezdim. Zaten zar zor izin almıştık hastaneden. Emin hasta numarası yapmıştı izin için sarp'ta emine bakacağını, emine bakacak birinin olmadığını söylemişti. Bende cezam yüzünden dışarı çıkamadığımı biraz dolaşmak istediğimi söylemiştim. Evra hanım çok burun kıvırmıştı ama sonunda ikna olmuştu. Aynı anda izin almamız işimizi daha çok zorlaştırmıştı.
Sarp derin nefes alıp kapıyı tıklattı. Ve bir adım geri çekildi. Gözlerini bana dikip 'buyur' der gibi bakınca göz devirip kapının önüne geçtim.
Çok geçmeden kapı açıldı. Saçları bembeyaz, uzun boylu esmer bir adam çıktı karşımıza. Sanırım sarp'ın kime benzediği anlaşıldı.
Adam sarp'ın yaşlı haliydi resmen.
Kaşları çatık adam yüzlerimize anlamaz şekilde bakarken arkamızdaki sarp'ı görmesiyle anlamazlığı yerini sinire bırakmıştı.
"Neden geldin lan sen hayırsız!" diye çıkıştı sarp'a.
"ayıp ediyorsun amca." dedi sarp gözlerini yere dikerek
Gözlerini kapatıp derin nefes aldı yaşlı adam. Tekrar gözlerini açıp direkt karşısında olan bana baktı.
"Siz kimsiniz?" diye sordu. Bunlara vakit yoktu. En azından benim için
"Bunlara vakit yok. Biz size bir şey danışmaya geldik."
Kaşları daha fazla çatılırken 'ne? ' der gibi baktı hepimize.
"İçeri geçebilir miyiz?"
Biraz tereddüt eden yaşlı adam hafif geri çekilerek kapıyı sonuna kadar açtı ve içeri girmemizi bekledi.
İçerde koltuklara yerleşmiş, sedef teyzenin ikramlarını dağıtmasını izliyorduk. Sedef teyze Reşat amcanın karısıydı. Çok tatlı kadın ve sürekli bizimle muhabbet etmeye çalışıyordu. Çocukları yokmuş öğrendiğim kadarıyla. İkramlarını nasıl yaptığına kadar her şeyi anlatırken reşat amca tam tersi konuşmamızla ilgilenmiyor, çayını yudumluyordu.
Sedef teyze biraz soluklanmak için susarken fırsat bu fırsat diyip konuya girdim.
"Biz sizinle bir şey konuşmak için geldik Reşat amca." dedim adama bakarak. Yaşlı adamın bakışları bana dönerken konuşmaya başladı.
"Onu anladım evlat. Dinliyorum?"
"Morg'da çalışıyoruz."
"Biliyorum."
"Bir olay yaşadık. Ve emin olun hiç tadı olmayan bir olay."
Kaşları çatılırken ben anlatmaya başladım. Konu ilerledikçe dikkatini daha çok bana veriyordu. Arada emin ve sarp'ta araya giriyor ve gördüklerini ayrıntılı anlatıyorlardı. O kadar dikkatli dinliyordu ki sarp konuşurken bir kere olsun gözünü kaçırmamış yada kaşlarını çatmamıştı.
"Ee reşat amca yardım edecek misin?"
Biraz sessizlikten sonra konuşmaya başladı yaşlı adam.
"Annesini istiyordu öyle değil mi?"
"Evet" dedim beklemeden.
Durup düşünmeye başladı. Aklımda olan soruyu sormak istiyordum.
"Bir haftada üç ceset kayboldu. Birdaha görünmedi. Neden bu gitmiyor?"
Adam tekrar yüzüme baktı.
"Çünkü onu gördün. Diğerlerini görmüş müydün?"
"Hayır efendim."
"ona istediğini vermeden gitmeyecek." dedi yüz ifadesini bozmadan.
"Efendim bizim çalıştığımız morg'a kimsesiz olan cesetler gelir. Ve kız annesini istiyor. Biz nasıl bulalım?"
"ona istediğini vermeden gitmeyecek." az önce dediğini tekrar etti ciddi ifadesini bozmayarak.
Biz sesimizi çıkarmadan düşünmesini bekledik tekrar
"Bu kız başlangıç. Önünü kesmezsek devamı gelecek." dedi Reşat amca sessizliği bozarak.
"O ne demek?" dedi emin anlamayarak yaşlı adama bakıp.
"Artık sadece o kızı görmeyeceksiniz. Eğer önünü kesmezseniz oraya gelen bütün cesetleri o halde göreceksiniz."
Dediği şeyle gözlerim irileşirken devam etti.
"kızı ne zaman öyle gördün?" sorunun bana olduğunu biliyordum.
"2 gün oldu." dedim.
"3 gününüz kaldı." dedi emin şekilde
Neye 3 günümüz kaldı? Sanki içimi okumuş gibi cevapladı.
"5 gün kuralı. 3 gün içinde kızın istediğini ona vermezseniz bunun devamı gelecek. Nasıl bulursunuz bilmiyorum ama 3 gün süreniz var. Son saatide onu gördüğün saat olacak." dedi yaşlı adam.
"Tamam bulur verir kurtuluruz." dedi emin sanki çok kolaymış gibi.
"birlikte bulursunuz ama birlikte veremezsiniz." dedi reşat amca.
"nedenmiş?" dedi emin kaşlarını çatarak.
"ilk gören kişi tek başına teslim eder." dedi gözleri bana kayarken
Hassiktir!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Morg Saklambacı
HorrorTamamlandı✔️ *Bir Morg Saklambacı adında ilk kitaptır.* "Ne demek yok?" "yok abi baktım." "bu hafta üçüncü." Çalışmaya başladığım günden beri bu Morg'da kaybolan cesetlerle uğraşıyorum. Ölü bir insan nereye gidebilir ki? "Başımız belaya girecek yine...