"Ya oğlum bir kahve alacaksın ne abarttın be!" diye bağırdı Sarp
"Param yok lan anlamıyor musun sen?" dedi Emin boş ceplerini göstererek
"Aynen NAKİT parası yok ama limitsiz kartı var." dedim sırıtarak
Hem zengin hem salaktı.
"Tatlım babamla kavgalıyım diyorum. Bunu abim verdi zor durumlar için, harcamam bunu ben o adama inat."
Anlaşıldı. Hem zengin hem Morg'da çalışan biri olmak saçma. Babasıyla kavga etmiş, gurur yapıp kendi parasını kazanmaya başlamıştı ama bana göre hala salaktı. Gururlu salak...
Hepimiz mutluyduk çünkü ortak nedenimiz vardı. İşten ayrılmak...
Orası ruhumuzu sömürüyordu. Evet kıza istediğini verip kurtulmuştuk ama reşat amca sorunun Morg'da olduğunu söylediğinden oradaki olayların bitmeyeceğini anlamıştım. Daha fazlasını kaldıracak gücüm yoktu. Emin ve Sarp ile konuşup aynı anda işten ayrılma kararı aldık.
Biz ayrılalı 1 ay olacaktı ve benim tahmin ettiğim gibi orda olaylar bitmemişti. Biz işten ayrıldıktan yaklaşık 3 hafta sonra hastane haberlere çıkmıştı.
Cesetlerin üst üste kaybolması dikkat çekmiş ve araştırmalar yapılmıştı. Evra Dağeli, sen bu hallere düşecek kadın mıydın? Kafayı yemiştir o şimdi.
Bir süre sonra Morg'un içindeki cesetlerin kaybolma vakaları gitgide arttığından kapatılma kararı alındığını öğrendik. Bu demek oluyordu ki kimsesiz cesetlerde diğerleri gibi aynı yerde bakılacaktı.
Sonunda eşitlik...
İşten ayrıldıktan sonra Emin bir kafede işe başlamıştı. Sarp bir ofiste masabaşı iş yapıyordu. Ben ise lüks bir restoranda garsonluk yapıyordum.
Zor olmasına rağmen iyi gidiyordu. Her şey rayına oturmaya başlamıştı. Sarp, amcasıyla barışmıştı hatta reşat amca artık bizide Sarp gibi görüyordu. Sürekli yanyanayız diyebilirdim.
O günden sonra küçük kızı göreceğim aklıma gelmezdi. Sadece bir kere bile olsa...
Ateşlendiğim için mecburen eski çalıştığım hastaneye gittim. Muayenem bittikten sonra çıkış kapısına doğru giderken merakıma yenik düşerek merdivene doğru baktım. Oradaydı...
Ama bu sefer korkunç değildi. Minnet dolu bakışlarla bakıyordu. Yüzünde ufak bir gülümsemeyle...
Koşarak çıktım hastaneden. Aklıma direkt Reşat amca gelirken elim telefona gitti. Olanları tek tek anlatırken ses çıkarmadan dinledi.
"Ruhunu serbest bıraktığın için sana son kez görünmek istemiş evlat." dedi yumuşak sesiyle
"Ruhu zaten serbestti." dedi kaşlarım çatılırken
"O Morg'un içinde serbestti. Sen ona, onun katilini verdin.onun ruhunu gitmesi için serbest bıraktın. Demek ki o günden beri orada bekliyordu seni. Son kez minnetini göstermek için..."
Biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapattık.
İşten ayrıldığımız günden beri orda beni mi bekliyordu? Gözüm hastane kapısına kaydı. Yavaşça oraya yürümeye başladım.
" Son kez minnetini göstermek için... " Reşat amca böyle demişti.
Gidip merdivenin başında durdum. Kimse yoktu. Etrafa bakındım, kimsenin olmadığına emin olduktan sonra aşağı doğru adımladım.
Kapı kitlenmiş, etraf karanlık, kapının önündede sarı bir şerit vardı. O sırada ayağımın önünde bir zarf gördüm. Eğilip aldığımda katlanmış zarfta yazan yazıyı okudum dikkatle
"Teşekkür ederim." yüzüme gülümseme yerleşirken yukarı doğru adımlamaya başladım. Annesinede notlar göndermişti ama hepsi korkutucu ve iç açmayan türdendi ama bu... O kadar minnet dolu ve tatlı bir yazıydı ki...
Sanırım artık böyle şeyleri garipsemiyordum.
Şimdi Emin ve Sarp, emin'in evinde video oyunu oynamak için beni bekliyorlardı. Eve doğru yol alırken içimde bulunan ufak sıkıntıyıda attığımı hissettim.
Son

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Morg Saklambacı
KorkuTamamlandı✔️ *Bir Morg Saklambacı adında ilk kitaptır.* "Ne demek yok?" "yok abi baktım." "bu hafta üçüncü." Çalışmaya başladığım günden beri bu Morg'da kaybolan cesetlerle uğraşıyorum. Ölü bir insan nereye gidebilir ki? "Başımız belaya girecek yine...