11

560 53 65
                                    

jake: hyung? ne işin var burada?

heeseung: evde sıkıldım ve çalışmaya geldim bir sıkıntı mı var?

jake: asıl sen de bir sıkıntı mı var? daha evlendiğiniz ilk günden sevdiğin kişinin yanında değilsin. şu takip eden kişi eski sevgilisi çıktı diye mi rahatsızsın? yani sunghoon'un seni tanımadan önce, hatta sen sunghoon'u ilk gördüğünden bile önce olmuş bir ilişki takmana gerek yok ki.

heeseung: onu takmıyorum zaten.

yalan söylediğini anlayan jake konuşması için daha fazla üstüne gitmek istiyordu. yıllardır kendisine anlattığı sunghoon'u resmen kardeşi gibi görüyordu. bu yüzden heeseung'un ona kötü davranması isteyeceği şeylerden değildi tabii ki.

jake: ee hyung bugün buraya gelecek kadar ne oldu o zaman?

heeseung: jake git başımdan tamam mı? bunları düşünmek istemiyorum. asistan baek'e söyler misin kahve ile son projenin dosyalarını getirsin.

jake heeseung'un şu an sinirli olduğunu fark ettiği için onu umursamadan çıkmış kendi kendine 'bir insan nasıl bu kadar işkolik olabilir' diye söylenmiş, elinden gelen bir şeyin olmaması ile beraber sunghoon'a şimdiden üzülmüştü.
__________
jungwon bürosuna dönünce sunoo'nun bugün işi olmadığı için gezinmiştik. sonrasında menajeri acil çağırınca gitmek zorunda kalmıştı.

yalnız kalınca eve dönerken canım çektiği için bir pasta ve pastayı yerken yanına yetecek şekilde birkaç kahve almıştım.

eve gidince hiçbir şey yapmadan oturma odasındaki sehpaya oturmuş pastayı ve kahveleri de üstüne koymuştum.

pastayı kesip tabakla uğraşamayacak kadar üşenmiş ve yalnız olduğum için boşvermiş çubukla yemeye başladım.

sunghoon: of çok sıkıldım ya...

televizyonun yanındaki birkaç kaseti görünce keyfim yerine gelsin diye komedi ile ilgili olan bir şey açmıştım.

sunghoon: babası niye öldü birden çocuğun ya gülmek için açtım burada bile ağlanacak şeyler var.
__________
heeseung gece yarısı gibi kafasını işlerinden ayırmış ardından her ne kadar arkadaşlarını çağırsa da bu saate kadar kalmamış olabilirler diye düşünüp sunghoon'un yalnız kalmaması için hızla ofisinden çıkmıştı.

eve girdiğinde yanmayan ışıklar yüzünden belki uyumuştur diye eşyalarını çalışma odasına koyacakken oturma odasında orta sehpaya kafasını koymuş uyuyan sunghoon'u görmüştü. elinde çubuklar önünde de minik minik yenmiş pasta duruyordu.

yanlarda kullanılmış peçete görünce ağladığını fark etmiş sonrasında açtığı filmin komedi olduğunu görünce kahkaha atmamak için kendini zor tutmuştu.

çubukları ve peçeteyi elinden almış ardından minik bedeni yavaşça kucağına alıp odalarına götürmüştü. yatırdıktan sonra omegasının güzel yüzünü biraz incelemiş ardından önce dudağının kenarına sonra yüzünde bulunan tüm benleri öpmüş "özür dilerim omegam" diyip odadan çıkmıştı.

içeriyi biraz toplayıp çalışma odasına gitmiş çalışmaya devam etmişti.
__________
sunoo: ağrın var mı hiç

sunghoon: hayır bayadır yok derken çalışmalarımı düzenleyip dosyama koyuyordum.

jungwon: ne bu acelen

sunghoon: eşyalarımı topluyorum. şirkete gidice-aghhhh şirket demişken heeseung beni çıldırtıyor gerçekten. başta çok fazla önemsemiş, ilgilenmiş yanımdan ayrılmamıştı. şimdi eve geldiği yok. gece gelmiş onda bile çalışma odasındaymış. bir insanın bu kadar duygusuz olabileceğini hiç beklemezdim.

ᴡᴏʀᴋᴀʜᴏʟɪᴄ-ʜᴇᴇʜᴏᴏɴ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin