~27~

1.8K 159 287
                                    

Ağzımın üzerinde duran el sebebiyle zorla aldığım sık nefesler, adrenalinden dolayı hızlı atan kalbimin sesine eşlik etti. Yeşil saçları gözlerime dökülen çocuk bunu duyuyor muydu bilmem, ama o an, o tuvalet kabininin içerisinde duvara yaslanmış ve bu kadar yakınken, bu denli hızlı atarken kalbim bunu duyan tek kişinin ben olmadığımı düşünüyordum. Burnumdan çıkan sıcak hava beyaz tenine değiyorken kolumun üzerinde duran diğer eli sus çizgisine gitti, yavaşça sessiz olmamı belirten o fısıltıyı çıkardı. "Şşşt."

Başka bir şey söylemedi, sadece susmamı söyleyen bakışlarla aramızda santimler varken gözlerimin içine baktı derince. Dipsiz bir kuyuya bakıyormuş gibi hissettim. Bakışmamıza olan odağımı gelen ağlama ve acı dolu inleme sesi kesti. Birisi yalvarıyordu. "Lütfen, yalvarırım bırak onu! Maaşımı daha yeni aldım." Gözyaşlarının arasından zorlukla söylediğini duysam da karşısındaki her kimse, onu engelleyen sert sesiyle konuştu. "Hey hey hey, kes sesini. Kız gibi ağlamayı da bırak. Bu para benim. Kim bulduysa onundur anladın mı beni teneke?"

Ağlayan çocuk, erkek olduğu belliydi ve az önceki alaycı aşağılama (⁉️) ifadesinden de anlaşıldığı üzere bu bir erkekti, hala direniyor ve muhtemelen haraç kesen adamdan parasını geri almaya çalışıyordu. Birkaç saniye daha süren bu yalvarmalar adamın sesi yükselip de uzaklaşan kişileri durdurmaya çalışıncaya kadar sürdü. Derince yutkundum. Bunu Yoongi de fark etti. Çene kasları kasılırken gözlerini kapattı. Gelen adım sesleri ve ardından gelen hıçkırıklar adamların gittiğini haber verdiğinde henüz hareket etmedi beyaz tenli, ben çoktan sakinleşmişken çekilmesini bekledim. Gözlerini açtı önce, yüzüme baktı ve orda kaldı gözleri. Sonra konumumuzu fark ederek yavaşça çekti elini ağzımdan, ardından da bedenini. Duvara yapıştığım zaman ayaklarımın da yükseldiğini o an fark ettim. Yavaşça kabin kapısını açtı ve geçmem için yol verdi. Fakat tahmin etmediği şey, dışarı çıkar çıkmaz paralelde duran koridora ilerleyerek yere çökmüş ağlayan çocuğa ilerlememdi. Yoongi arkamdan ismimi seslenerek beni durdurmaya çalıştıysa da çoktan çocuğun yanına eğilmiş onu yerden kaldırmak için koluna girmiştim. Ne olduğunu anlamayan ve muhtemelen 18 yaşlarında olan genç adam bize baktı kalkarken. "Kimsiniz siz? Benim başka param yok!" dedi tedirginlikle. Yoongi derince iç çekti.

"Senden para istemiyoruz. Kimdi onlar? Neden paranı aldılar?" Ben soruyu sorarken Yoongi de diğer koluna girip kaldırmıştı onu. Siyah saçları çekilmekten dağılmış olan bu genç sonunda kendi başına ayakta durduğunda çekildik biz. Üzerindeki kıyafetlerden anlarsak, bu kafenin garsonuydu. Papyonu çoktan yerinden ayrılmış ve kıyafetleri kırışmıştı. Yüzünde de hafif kızarıklıklar vardı. Görüntüsüne içim acıdı.

"O-onları tanımıyorum. Maaşımı aldıktan sonra annemle konuşmak için tuvalete girmiştim. Arkamdan girdiklerini g-görmedim bile. Sonra paramı çekip aldılar."

"Ama, neden? Neden izinsizce paranı aldılar ki?" Ben kaşlarım çatılı bir şekilde yanakları ıslak gence bakarken ikinci iç çekişiyle dikkatimi Yoongi'ye verdim. "Bir sebepleri olmak zorunda değil Jimin. Yankesiciler belli ki."

"Kafeye nasıl girdiler peki? Onları şikayet etmeliyiz!" Sinirle konuştuğumda genç çocuk burnunu çekmekten başka bir şey yapmazken Yoongi, "Delirdin mi sen? Sakın karışma buna. Onlar belalı tipler. Başına bela alırsın!" dedi çatılı kaşlarıyla. Sinirle iç çektiğimde kafamla yanımdaki çocuğu işaret ettim. "Ne? Onu bu şekilde mi bırakacağız yani? Baksana tüm parasını almışlar!"

"Nasıl olduklarını bilmiyor musun? Seul'ün sokak mafyası bunlar. Şikayet edersen peşini asla bırakmazlar." Kafasını çocuğa çevirdi. "Paranı bir daha kaptırmamaya bak." Çocuk Yoongi'nin söylediğiyle tekrar ağlamaya başladığında kaşlarımı sinirle çatarak Yoongi'ye baktım. "Ne yaptığını sanıyorsun? Onu ağlattın!" Çocuğa yaklaşarak elimi omzundan diğer koluna doğru uzatıp sıvazlamaya başladım. "Onu dinleme, paranı geri alacağız."

•~|ʙᴜʟʟɪᴇs|~•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin