~9~

3.5K 271 192
                                    

Elimin üzerinde hissettiğim titremeyle telefonuma mesaj geldiğini hissetmiş, ve yavaşça gözlerimi aralamıştım. Henüz tam uyanamadığım için kirpiklerim birbirine bağlıydı ve bu önümü görmeme engel olurken ellerimle gözlerimi ovuşturdum ve masanın üzerinde duran gözlüğümü takarak telefonun ekranını açtım. Saat 19.00'dı. yani yaklaşık 4 saattir uyuyordum. Ekrandan bildirim paneline göz attığımda gördüğüm minyoon kelimesi yeni uyanmış bedenime hiç iyi gelmemişti. Huzursuzca yatakta doğrulduğumda yüzümü yıkamaya üşendiğim için sadece sırtımı yatak başlığına yaslayıp mesajlara girmiştim.

13 yeni mesaj

minyoon:
Sana Jungkookla konuşma demiştim turuncu kafa.

Fotoğraf atıp siliyorsun öyle mi?

Üstelik sarhoşken.

Mesajıma bir saat içinde cevap veriyorsun.

Jimin

JİMİN

PARK JİMİN

Kimi beklettiğinin farkındasındır umarım

Kendini öldün say

Mesajlarıma bilerek dönmüyorsun değil mi?

Yarın okulda görüşürüz o halde

Kaçacak bir delik arasan iyi olur

Ezik.

Son mesaja kadar asık olan yüzüm son mesajı görünce afallamış, gözlerim devrilmişti. Min yoongi. Kontrol hastası bir manyaktı. Ona uyuduğumu söylemeli miydim? Çok fazla mesaj atmıştı ve bunların tek sebebi Jungkookla bir fotoğraf paylaşmam mıydı yani?

"Onun sorunu ne böyle?" demiştim seslice. Bir anda dış kapıdan gelen sesi duyduğumda kafamı kendi odamın kapısına çevirmiş, kaşlarımı çatmıştım. Bu saatte kim gelmişti? Annem zaten evdeydi ve babamın henüz iş çıkış saati değildi. Annemin kapıyı açma sesini işittiğimde hızlıca yataktan doğrulmuş ve yüzümü dahi yıkamamış halimle odamın kapısını aralayarak koridordan dış kapıya doğru bakmıştım. Annem kapıda olduğu için kimin geldiğini tam göremezken, annemin "Odasında" cümlesini duymamla benden bahsedildiğini anlamış, kafamı biraz daha çıkarmıştım kapıdan.

Bu sırada tamamen kapıdan çekilen annem gelen kişiye geçmesi için içeriyi gösterirken koca bir "Siktir!" çekmiştim çünkü Min yoongi, koyu yeşil ceketi, ve ona uyan yeşilin farklı tonlarındaki diğer her şeyiyle koridorda durmuş, kapıdan kafasını çıkararak onu gördüğü için gözlerini kocaman açmış benimle göz göze gelmişti.

Kafamı hızlıca içeri sokarak kapıyı kapattığımda hala uyuyor olup olmadığımı yüzüme bir tokat atarak kontrol etmiş, bunun bir kabus olmadığını idrak ettiğimde ise ikinci kez "Siktir!" demiştim çünkü adım sesleri odama doğru ilerliyor "Ah, saolun. Ben giderim." diyen kendi kişiliğine tamamen zıt olan naif sesini duyuyordum onun.

Mesajlarına cevap vermeme sebebim uyuyor olmamdandı, ama bunu ona söyleyemeden evime gelmiş, üstelik beni uyanık olarak görmüştü. Yani şu anda kesinlikle tek düşüncesi, mesajlarına bilerek cevap vermiyor olmamdı. Ve min yoongi göz ardı edilmeyi sevmezdi. Bu yüzden olsa gerek kapının arkasındaki bedenim henüz anahtara ulaşamamışken kapı sertçe açılmış ve bedenimi odanın ortasına doğru geriletmişti.

Ona hala aynı şok olmuş yüz ifadesiyle bakıyorken tek kaşını kaldırarak bana bakmış ve kapıyı ardından kapatmıştı. Ben seslice yutkunurken gözlerimdeki gözleri, henüz ne durumda olduğunu hiç kontrol etmediğim, yaklaşık beş dakika önce uyanmış bedenimde gezinmeye başlamıştı. O an fark ettiğim kadarıyla üzerimde koyu gri bol bir tişört, ve altımda ise beyaz çizgili siyah eşofmanım varken saçlarım tamamen savaş meydanı gibi darmadağınıktı. Üstelik gözlerim yeni uyandığım için ne olduğunu idrak edemez halde hızla açılıp kapanırken bir anda bakışları benden ayrılıp az önce kalktığım için en az benim kadar dağınık olan yatağıma ilişmişti. Tekrar bana bakmadan önce gözleriyle yavaşça odamı taramış, sonrasında ise korkutucu bir şekilde bana doğru adımlamaya başlamıştı.

•~|ʙᴜʟʟɪᴇs|~•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin