~23~

1.8K 171 202
                                    

"Siktir!" dedim hala bulunduğum bahçede elimdeki telefonu parçalayacak gibi sıkıp sağa ve sola hızlı adımlarla yürürken. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu.

Ondan ne konuda özür dilemeliydim? ‘Namjoon seni dövmüş, özür dilerim.’ veya ‘Onun seni döndüğünden haberim yoktu, üzgünüm.’ mü demeliydim? Bana sorarsanız, onu dövmesi için yeterli sebebi vardı elbet, ama sebebi olan kişi Namjoon değildi, kesinlikle Namjoon değildi! O kişi bendim. Eğer bu hale geldiyse ve bunu yapan ben olsam, asla özür dilemezdim. Ama bir gece yarısı evimizden ayrıldığında hayatında ilk kez gördüğü birinden bana yaptıkları yüzünden dayak yemesi kadar büyük bir saçmalık olamazdı. Sinirlendiğim şey tam olarak buydu.

Bunu yaptığı için Namjoon'u suçlamam yanlıştı belki, ne de olsa beni küçük kardeşi olarak görüyordu ve bana yapılanlara sessiz kalmak onun gibi birinin yapabileceği son şey bile değildi. Bana onu döveceğiyle ilgili bir cümle kurduğunda, yani hemen hemen, bunu o anki siniriyle söylediğini sanıyordum. "Geldiğinde belasını sikersem bir daha gelebilir mi göreceğiz!"

Başka bir sebepten dolayı dayak yediğini gördüğümde sadece kısa bir süre için bunu hak ettiğini düşünmüş, sonra bu düşüncenin yanlış olduğunu anlayarak onu zihnimden uzaklaştırmıştım çünkü 18 yaşındaki bir çocuk için bile hiç iyi halde değildi. Namjoon'un birini döndüğüne hiç şahit olmamıştım çünkü o benim hyung'umdu. Her ne kadar arkadaş olsak da benim yanımda kötü sayılabilecek en ufak bir harekette bulunmazdı. Her zaman sevgi ve şefkat dolu, birazcık da sakar olan yönüyle karşılaşmıştım. Ama bildiğim bir şey de vardı ki, o eğer sinirlenirse ve sizi dövebilecek kadar sinirliyse, o halde kaçmanız gerekirdi! Oradan olabildiğince hızlı uzaklaşmalıydınız. Hiç vakit kaybetmeden hem de.

Ve Yoongi, onun sinirlenmesi için yeterli sayılabilecek şeyler yapmıştı. Küçük kardeşine zarar vermiş, ve hyung'unun yanında ağlamasına sebep olmuştu. Kesinlikle yaşaması için bir sebep yoktu. Ve eğer bunu duysaydım izin vermeyeceğimi bilerek, benim haberim olmadan cumartesi akşamı kapımızda beklemiş, dışarı çıkar çıkmaz onu çok fena benzetmişti!

Tahminlerime göre yanında Jin hyung da vardı, çünkü gruba girdiğimde tedirgin olan tavırları, ve Namjoon'a göre daha insancıl olan düşünceleri ile onu bu fikirden uzaklaştırmaya çalışmış, her ne kadar benim gibi hak ettiğini düşünse de aynı şekilde bunun zorba bir hareket olduğunun bilincindeydi. Namjoon için ise doğru veya yanlış yoktu. O sadece benim ne kadar üzüldüğüme odaklanmıştı. Ve onu döverken pişman olmadığını da, sonrasında söyledikleriyle anlamak zor bir şey değildi.

Şimdi benim düşündüğüm tek şey bunu öğrendikten sonra, özür mü yoksa teşekkür mü etmem gerektiği konusunun zihnimi bulandırmasıydı. Yüzü gözlerimin önüne geldiğinde sinirle hareket eden bedenim olduğu yerde durdu. Öğle molasının bitmesine yaklaşık 10 dakika vardı. Benimle konuşurken canının ne kadar çok yandığını düşündüm. Yaralarının ne kadar acıttığını. Pansumanı üstün körü yapmış olmasını ve, sonra aklıma kendi yaşadıklarım geldi.

O bana söylediği onca söz esnasında, canımı ne kadar yaktığının farkında mıydı ki? Bunu hiç düşünüp, ‘Bu onu kötü mü hissettiriyor?’ diye düşünmüş müydü?

‘Onlar senden nefret ediyor.’ derken buna sevindiğimi mi düşünüyordu? Okul tuvaletinde kustuğumu gördüğü o gün, bunun nedenini düşünmüş müdür hiç? Sıramda hareketsizce otururken, uyumadığımın farkına varmış mıydı?

Hayır. Tüm bunlar sırasında benden bir kez dahi özür dilememişti. Hiçbir zaman sebebi hakkında düşünmemişti. Şimdi Namjoon'un onu yaptıkları için fena! bir şekilde dövmüş olması benim hatam mıydı ki?

•~|ʙᴜʟʟɪᴇs|~•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin