~22~

2.1K 168 339
                                    

Pazar günü çok sıradandı, cumartesiye göre değerlendirirsek, geçirdiğim en normal günler arasındaydı. Tüm gün yatakta uzanmış, ara sıra film izlemiş, bunların arasında hastalık videoları da vardı, geri kalan vaktimde ise yatağımda uzanarak tavanı izlemiştim. Annem odamdan çıkmayacağını ilk üç girişinde anladığında ise beni salona çağırmaktan vazgeçmişti. Dışarı çıkıp hava almamı söylediğinde beni gerçekten evden kovduğunu düşünüyordum, sırf bu yüzden bazen pazarlardan nefret ederdim. Yalnızlığımın insanlarla dolu olduğu günler.

Akşama doğru çoktan uyuyakalmıştım. Annem, yemek vaktinde salona gelmem için beni yeniden çağırmaya geldiğinde uyuduğumu görmüş ve ses çıkarmadan geri dönmüştü. Ertesi gün okulum olduğunu bile bile beni uyandırmamış olmasına gece yarısı uyandıktan sonra sinirlensem bile, tuhaf bir şekilde uzun zamandan sonra iyi bir uyku çektiğim için bu şu anlık önemli değildi.

Gece yarısı uyanmaktan nefret ettiğimden gün içerisinde asla uyumazdım çünkü bir saatten az bile olsa bir şekerleme yaptığımda, geri kalan 18 saat boyunca uyku benden uzak duruyordu. Zaten uyumam yeterince zor iken kısacık bir uykunun bile bana uykusuzluk olarak geri dönmesi lanet olası bir şeydi, bu yüzden her ne kadar okuldayken kafam sıraya düşse de uyumaz, istesem de uyuyamazdım.

Ne yapacağımı bilemedikten sonra akşam, yeniden sosyal medya ve hastalık videoları izlemiş, belki bir saat daha uyurum umuduyla binlerce rahatlatıcı video açmış fakat işe yaramayınca uzun bir süre sadece pencereden çok yavaş bir şekilde doğan güneşin kızıl ışıklarının odayı nasıl doldurduğunu izlerken bütün her şeyi düşünme gereği duymuştum. Sanki bunu her dakika yapmıyormuş gibi...

Bana sarılışı geldi aklıma, onun bana sarılıp ağlaması. Bunun sebebi, gerçekliği ve niyeti. Rüya olmadığına emindim çünkü eğer kendi kendime uyanmazsam asla rüya görmezdim. Bu ihtimal düşük olduğundan, ondan daha düşük bir ihtimale sahip olmasına rağmen gerçekleşmiş olan o sarılmanın rüya olmadığına zor da olsa inanıyordum şimdi. Fakat anlayamadığım kısım, ne düşünüyordu? Bana neden sarıldı? Dün bana onca şey söyleyerek hakaretler eden çocuk ile bugün benden özür dileyip ağlayan kişi aynı kişi miydi yoksa bu da ismini değiştirip gizlenen başka birisi miydi? Anlam vermek zordu.

Tüm bu düşüncelerim güneşin yeterince gökyüzüne çıkmasına kadar kafamı meşgul ettikten sonra ayaklanmamla zihnimi terk etti. Her ne kadar yattığım yataktan sonsuza kadar çıkmak istemesem de kalkıp yapmam gereken bazı şeyler vardı ve hayat yataktayken çok yavaştı. Mecburiyet ise tüm koşuşturmanın başında yer alırdı.

Uyanabilmek ve üzerimdeki yorgunluğu atabilmek için hala vaktim varken kısa bir duş aldım, saçlarımı kurutup dağıttıktan sonra üzerimi giyindim ve çantamı alarak evden çıktım. Neyse ki henüz erkendi, yani eğer Taehyung okula gidecekse bile karşılaşmayacaktık. Yanlış anlaşılmasın, onunla bir derdim yoktu ama her ne kadar bazen boğucu da gelse yolculuklarda yalnızlığı ve müziği insanlara tercih ederdim. Bu yüzden günün en sevdiğim saatleri okula gidiş, ve geliş vakitleriydi.

Sokakta tek tük insan varken altıncı organım gibi yanımdan asla ayırmadığım kulaklığımı takarak slow parçalardan bir müzik açtım ve rahatlatıcı gitar sesleri arasında temiz ve soğuk havada okula doğru yürümeye başladım. Cidden, herhangi bir sorun çıkmazsa başladığım en güzel sabah bu olacaktı. Ve bu yıl için hatırladığım tek güzel anılar, bu yolda geçecekti.

Kendisini ne kadar sevsem de, yolun sonundan o kadar nefret ederdim. Sonunda okul göründüğünde içimi çoktan bir sıkıntı basmıştı. Derslerimin iyi olması beni okula aşık birisi yapmazdı, aksine, okulla ilgili her şey midemi bulandırıyordu.

Güvenlik kapısından geçerek ana binaya doğru ilerlemeye başladığımda benimle beraber erken gelen öğrencileri görmezden gelerek kulağımda kulaklıklar ve yere bakan gözlerimle sınıfa kadar çıktım. Koridora girdiğimde tek duam günün hızlı bitmesi ve huzurlu bir şekilde eve geri dönmekti. Belki yine müzik dinlerken, sakin halimle.

•~|ʙᴜʟʟɪᴇs|~•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin