13. BÖLÜM: İDDİA

141 7 8
                                    

Medyada Temmuz var..

"Arda uyuşturucu bağımlısı, biz ne halt edeceğiz?" Ellerini varildeki ateşte ısıtırken bana bakmadan "Beni bağlamaz. Kriz geçirirse orada bırakır devam ederim." dedi. O an gözlerinde görebildiğim tek şey ateşin kıvılcımlarının yansımasıydı. Eğer böyle bir şey olursa ne yapacağımı düşündüm. Büşra muhtemelen Arda'nın yanında kalacaktı. Peki ya ben? Temmuzla yoluma devam mı edecektim yoksa kalıp Arda'ya yardım mı edecektim?

Gelen inlemelerle dikkatim dağıldı. Büşra kesik kesik sesler çıkarıyordu. Gözlerimi kapatıp her şeyi bir yana atmak istiyordum. Hiç doğmamış olmayı dilerdim. Bu çukura hiç düşmemiş olmayı. Babamdan bir kez daha nefret ettim. Arda çoktan uyanmış küçük prensesin yanan bileğiyle ilgileniyordu. Neden lanet olası bir abim yoktu ki! Neden beni sahiplenen biri... Semih. Şimdi annemle beraber her yerde yana yakıla beni arıyordur. İçime dolan sıkıntıyla bir of çektim. Temmuz şöyle bir baktıktan sonra "Oflama!" dedi. Şaşırmıştım tabi.

Daha derin bir of çektim. "Neden sana bir şeyi ilk söyleyişimde anlamıyorsun?"

"Diyene bak! Bana emretmemeni defalarca söylemiştim."

"Ben herkese emrederim."

"Öyle mi? O zaman beni o herkes kategorisinden silmen gerekecek küçük bey."

"Küçük bey ha!?" deyip kahkaha attı. Kahkaha ve Temmuz. Temmuz ve kahkaha. İlginç bir birliktelik. Lakin hoş bir görüntü. Ağzını kapatıp bir şeyler söylemeye hazırlanıyordum ki Büşra "Şu sadist kahkahaların fazla ürkütücü." dedi beni şaşırtarak. Temmuz o tarafa bile bakmadan ellerini ısıtmaya devam etti. Arda Büşra'ya bir çimdik attı. Büşra çok da kısık olmayan bir sesle "Ne, çok ürkütücü bence. O çocukta hepimizi öldürecek potansiyel var." dedi. Arda "Ben de onu diyorum sus da çenenle sinirlendirme." deyince elimde olmadan kıkırdadım. Arda bana dönüp hayırdır der gibi kaş göz işareti yapınca 'hiç' anlamında ellerimi iki yana açtım. Temmuz kolundaki saatine baktıktan sonra "Hadi gidiyoruz." deyince hepimiz anlamsız gözlerle ona baktık.

Tek tek baktıktan sonra "Ne diye öyle bakıyorsunuz?" deyince ilk konuşan ben oldum. "Daha geleli ne kadar oldu yine nereye?"

"Sen güzellik uykundayken 6 saat oldu hanımefendi." Araya giren Arda oldu. "Yarın işe çıkarsınız demişlerdi."

" Ben bilmem. Bana söylenen bu. Gece bardayız." Zar zor ayaklanıp dışarı çıktık. İçimden Rize'de bar mı olur diye geçiriyordum. Ama bu aptalca düşüncelerin üzerini keskin soğuk öyle bir kaplıyordu ki dişlerim birbirine vurmaya başlamıştı. Arda montunu çıkarıp Büşra'ya sardı. Bir de koluna girdi. Acaba ben de mi topal numarası yapsam diye düşünmedim değil. Hazır karnım da ağrıdan kasılırken.

Sıcacık bir ceketin sarmalaması ile kafamı kaldırdım. Temmuz kazağıyla herhangi bi üşüme belirtisi göstermeden elleri ceplerinde başı dimdik çenesini kasarak yürüyordu. Ceketi ona uzatıp "İstemiyorum." dedim. İç sesim bu sırada bana küfrediyordu. Bir cekete bir bana baktıktan sonra omuz silkip ceketi aldı ve yeniden giydi. Garip bir mutluluk ve kendime olan sinirimle Arda ve Büşra'nın arkasından yürüdüm.

Bir on dakika sonra soğuk içime işleyince durmak zorunda kaldım. Gözlerim kararmıştı. Temmuz yanımda bitiverdi. Belli belirsiz duyduğum bir sesle "Siz gidin. Düz devam edeceksiniz." diye bağırdı. Sırtımdaki eliyle ayakta durmamı sağlıyordu. Biraz kendime gelmiştim. "Tamam çekil." Dişlerinin arasından "Kapa çeneni." deyince sustum. Ceketini güzelce bana giydirdikten sonra kolumdan tutup çekerek yürümeye başladı. Bırak diye höykürdüğüm ama tınlanmadığım on dakikanın ardından eski bir fabrikanın önüne gelmiştik.

SİS 34Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin