Arkadaşlar orada olduğunuzu bilmem gerekiyor. Okuyucu kitlemin olup olmadığını bile bilmiyorum. Oy ve yorumlarınızı lütfen esirgemeyin.
Medyada Temmuz var.
Bu bölüm çok da içime sinen bir bölüm olmadı. Neyse iyi okumalar...
Çökmüş gözlerim telaşsız, hiçbir şey fark ettirmeden, usul usul hayatımızdan çalarak ilerlemekte olan zamanın kadim temsilcisi akrebe takılı, sinir bozucu tik tak nidalarını duymamaya ant içmiş kulaklarım iç sesime yönelmiş durumda. İç sesim ise haykırmakta: " Bir siciline işlenmediği kalmıştı o da oldu. Hem de kim yüzünden bil bakalım. Hani şu seni fahişe olarak sıfatlandıran dokunuşlarında eridiğin züppe var ya o yaktı başını. Daha da yakacak. Bulaşmayacaktın kızım sen o çocuğa. Derdin neydi ki hem senin?" Daha fazla dayanamadım ve bağırdım "Kapasana sen çeneni. Çok biliyosun sanki de konuşuyosun."
Küçük bir kahkaha savurdu yüzüme. " Beni sen ortaya çıkardın unuttun mu? Ben senden bir parçayım. Ama artık uyarıcın olmaktan yoruldum be İlda." dedi ardından pişkin pişkin. "Uyarma o zaman. Ayrıca ben filan çıkarmadım seni ortaya. Kendin çıktın geldin bi yerlerden. Yüzsüzsün işte." " Kimin iç sesiyim?" deyince "Yeter!" diye haykırdım.
Tam bu sırada komiser olduğunu tahmin ettiğim bir polis içeri girdi. Sanırım onun odasındaydım. Kapıyı açtığında böyle bir manzara ile karşılaşacağını beklemiyor olacaktı ki şaşkın gözlerle odayı taradı. "Kızım iyi misin?" diye sordu ardından. Kafamı hafifçe sallamakla yetindim. " Özgürsün." deyince ellerimi kaldırıp kelepçeleri gösterdim. " Ah tabi ya. Unutmuşum." deyip kelepçelerimi çıkardı. Bileklerimi ovuştururken boş boş polise baktım. Adam tırsmış olacaktı ki beni hemen başından defetmek için kapıyı açtı. Ben de oyalanmadan dışarı çıktım.
Kapının girişinde Belçim ve abisi bekliyorlardı. O ana kadar nasıl özgür kaldığımı düşünmediğimi fark ettim. Belçim ağlamaktan şişmiş gözlerle üstüme atladı. Bağırsaklarımı çıkarırcasına sarıldıktan sonra burnunu çekerek " Özür dilerim. Sen iyi misin?" " Belçim bi sakin ol. Parmaklıklara bile göndermediler. Hapis hayatı filan yaşamadım."
" Ama yaşayabilirdin. Bundan sonra dikkatli ol derim." Kafamı kaldırdığımda Burağın kendini beğenmiş suratıyla karşılaştım. " Hem küçük hanım o Temmuz mudur nedir o serseri bozuntusundan da uzak dur. Elindeki bıçakta nasıl bulduysa senin parmak izlerin varmış. Ve senin onu yaraladığına dair detaylı bir ifade vermiş. Anlayacağın özgür kalman kolay olmadı. Eğer biz olmasaydık başına fazlasıyla iş almıştın." Belçim aniden arkasına dönüp abisine imalı bi "Abii" ikazı gönderdi.
Ben de elimi Belçimin omzuna koyarak bana dönmesini sağladım. " Belçim abin doğru söylüyor. Siz olmasaydınız kimbilir nelerle uğraşmak zorunda kalacaktım. Size borçluyum. Ama ikinizin de anlamadığı bir şey var. Ben bunun üstesinden yalnız da gelebilirdim. Bana yardım edebilecek kimsem yok abin bu konuda da haklı. Ama bundan sonra o züppeden korkup da geri çekilecek değilim. Ve lütfen bir daha bana yardım etmeyin. Belalarımla mutluyum ben. Bir şekilde başa çıkarım. Borçlu olmaktan nefret ediyorum. Ve şu serseri bozuntusuna gelince bedelini ödeyecek. Şu durumda senden tek isteğim beni düşünme benim için endişelenme ve bir daha sakın benim için ağlama Belçim. " Gözlerinde titreşen yaşlara aldırmamayı başararak Burağa doğru yürüdüm. " Sen de sonradan başıma kakacağın iyilikler yapma bir daha." dedim tam gözlerinin içine bakarak. Sonra da çıkışa yürümeye başladım.
Evet belki de yaptığım çok alçakça bir şeydi. Belki bunu hak etmemişlerdi. Ama bana yaklaşmamaları gerekiyordu. Karanlığımla onları boğmamak için uzak durmalıydım. Neden anlamak istemiyorlardı ki? Ben düşünceler kuyusunda çırpınırken bir el kolumu yakaladı. Elin sahibine döndüm. Evet ne istiyorsun der gibi tek kaşımı kaldırdım. Sonra da kolumu kurtardım. " Ben öyle demek istememiştim." Kollarımı göğsümde kavuşturdum. " Ben gerçekten öyle demek istememiştim. Yani şu iyilik meselesi. Bak ben sadece başının bir daha derde girmesini istemiyorum tamam mı? Sense sanki bela mıknatısı gibisin. Ayrıca kimsen olmadığı konusunda haksızsın." Bir kahkaha attıktan sonra güçlükle "Öyle mi?" diyebildim sadece. " E...evet öyle. Belçim seni çoj seviyor ve senin adına endişeleniyor. Bunun neresini bu kadar komik buldun ki? " Karşımda kekelemesi baya eğlenceliydi. Göğsümde kavuşturduğum ellerimi indirip ciddileştim. " İşte sorun tam da bu. Kimsenin beni sevmesini filan istemiyorum. Endişelenmesini de. İkinizin de benden uzak durması gerekiyor. Özellikle Belçimin. Kimseye zarar vermek istemiyorum. Şimdi yolumdan çekil." dedikten sonra kolumla iteledim. Ve her zaman yaptığım gibi yine kaçtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİS 34
Novela JuvenilKaranlık bir batakliktan ,gece kadar ıssız bir sokaktan gelen ,en az o sokak kadar karanlık bir kız... Her şeyini kaybetmiş, öfkesiyle beslenen bir adam... Ortada ise bir hayat kurtarılmayı bekleyen... Bu onların hikayesi...